uzun zamandır görmek istediğim bir filmdi,bu klasik için oldukça geç kalmış olduğumu kabul ediyorum.merakımın başlıca nedenleri john steinbeck ve john ford isimleriydi.steinbeck bahsettiğimiz dönemleri en iyi gözler önüne seren yazarlardan biri olmasının yanında,"insanlık" ve "aile" gibi kavramlar üzerine de her zaman söyleyecek sözleri olan bir adamdı.john fordun hikaye anlatımındaki başarısını da hepimiz biliyoruz.bu iki isimden dediğim gibi kötü bir iş çıkması mümkün değildi zaten.zannettiğim gibi de oldu.bir ailenin parçalanışını ve yaşadıklarını anlatan en kaliteli ve unutulmaz filmler arasında the grapes of wrath.tabii bir edebi eserden uyarlanmış olmasının da katkısıyla,film boyunca sık sık çok sağlam ve altı dolu cümleler duyuyoruz.yazarın ve yönetmenin tavrı çok net.sizleri de anında filmin içine sokuyor bu hikaye.oradan oraya savrulan,tam olarak ne yapmaları gerektiğini bilmeyen bir ailenin kurtuluşu,dört senelik hapisten beklenmedik bir anda tam da bu karmaşanın ortasında dönen oğulları tom ve ailenin sağlam karakterli annesinin elinden geliyor.bu iki sağlam karakter tüm aileyi neredeyse tek başlarına taşıyor ve bozuk düzene de birlikte kafa tutuyorlar.bunu yaparken de başta dediğim gibi çok sağlam diyaloglar geçiyor aralarında.yalnız anne karakteri kesinlikle üzerine uzun uzun konuşulmayı hak ediyor.onun yaptıkları ve söyledikleri filmin duygusallığının da temelini oluşturuyor bir anlamda.seyirciye en fazla dokunan kısımlar bunlar.izlenmeyi hak eden,gerçek insanların gerçek hayatlarını anlatan ve üzerinden 70 yıl sonra da dönüp baktığımızda dünyanın durumuyla ilgili bizi düşüncelere boğabilecek bir yapım.bu koca 100 yılda ne değişti?yoksa durumlar tamamen aynı mı?bu sorunlar insanlığın dünyaya ayak bastığı ilk zamanlardan beri hep vardı ve sonsuza kadar da var olmaya devam mı edecek?kişisel fikrimi sorarsanız,sanırım öyle.evrensel bir film.
Kitabını okumadım ama uzun zamandır izlemek istediğim bir filmdi,çok başarılı buldum filmi,gerçekten o buhran yıllarını insana hissettiriyor ve olaylar çok gerçekçi şekilde aktarılmış,yılına göre de değerlendirirsek çok önemli bir yapıt kanımca
Filmin atmosferi kusursuza yakındı. Bencede ziyadesiyle başarılı bir John Steinbeck adaptasyonu.The Great Depression sonrasına dair izlediğim en iyi bakış. Denk gelirseniz izlememezlik yapmayın. 9/10
Gazap Üzümleri (1940) Bir zamanlar topraklarımız vardı.. Sınırlarımız vardı..Yaşlılar ölüyordu ve gençler geliyordu, daima bir aileydik.. Bir bütündük ve temizdik.. Ama artık temiz değiliz..Temiz kalmamıza izin vermiyorlar.. Artık aile değiliz, dağılıyoruz.. Yönetmenliğini John Ford üstlenirken oyuncu kadrosunda Henry Fonda, Ward Bond, Jane Darwell, Charley Grapewin ve John Carradine gibi isimleri izleyeceksiniz.. Film Dram türlerini barındırıyor.. Konusuna gelecek olursak, hapishaneden yeni çıkmış Tom Joad ailesinin Oklahoma daki çiftliğine doğru yola çıkar.. Ama Tom evine vardığında ailesini bulamaz.. Casy adındaki eski bir din adamına rastlar evini sadece o terk etmemiştir.. Casy büyük bir ekonomik krizin olduğunu ve kuraklığın olmasından dolayı git gide büyüyen işsizlik sonucunda bölgede yaşayan insanların evlerini terk etmek zorunda kaldıklarını Tom anlatır.. Tom ailesinin California doğru yol aldıklarını öğrenir ve ailesinin peşine Casy ile düşer.. California da iş var umuduyla binlerce insan evlerini bırakıp karınlarını doyurmak için dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmışlardır bakalım umduklarını orada bulabilecekler midir? John Steinbeck romanından sinemaya uyarlanan filmi ünlü yönetmen John Ford çekmiştir.. Yönetmen bu film ile Oscarda En İyi Yönetmen Oscar heykelciliğini kazanmayı başarmıştır.. Gerçekten filmi kusursuz çekmiş diyebilirim.. Bir dram filmi olarak oldukça etkilendim..
Ünlü yazar John Steinbeck ise bu roman Pulitzer ödülünü kazandırmıştır.. Yazarın sinemaya uyarlanan romanlarından birkaç tane daha klasik olmuş filmlerini izledim.. Bunlardan Cennetin Doğusu ve Viva Zapata göz atmanızı öneririm.. 1930 lu yıllarda Amerikada büyük ekonomik buhran olarak bilenen dönemde bir çok insan çok zor dönemler geçirmişler neredeyse bir parça ekmeğe muhtaç duruma düşmüşlerdir.. O insanların yokluk çektiği dönemi seyirciye duygusal anlamda hissettirdikleri bir film olmuş.. Dram türünü seven seyircilerin arşivine kesinlikle gireceğini düşünüyorum.. Hapisten yeni çıkmış bir adamın hayatının artık daha iyi gideceğini düşüncesiyle eve geldiğinde yaşadığı manzara sistemin bozukluğu karşısında sistemle olan mücadelesi yaşanmış bir olay olması gerçekten çok kaliteli bir film izledim.. ‘’ Bir gün kendi evime hırsız gibi gireceğim aklıma gelmezdi’’ Filmde aile ve açlık kavramlarının ne olduğunu gerçekçi bir şekilde gözlemleyeceksiniz.. Tam anlamıyla bir sistem eleştirisi.. Bundan yüz yıl sonrada izlense hiçbir şey kaybetmeyecek bir başyapıt..
Sinema tarihindeki en iyi film bana göre Chaplin imzalı Modern Zamanlar filmidir.. Sanayileşmenin sonucu insanların topraklarını kaybetmesini toprağına sahip çıkmasını ona sarılmasını her şeyden önce ailesini düşünüp çocuklarına bir gelecek verme çabaları hepsine Gazap Üzümleri filminde de şahit oldum.. Çok fazla para kazanmak yani Kapitalizm ve Kapitalizmin getirdikleri işte bunlar.. Filmde insanların kötü durumlarında dayanışmasına dikkat çekiyor işte buda sosyalizmi savunuyor.. Günün birinde mutlaka kapitalist sistemin yerini sosyalizmin alacağını düşünüyorum.. Yoksa kapitalist sistemin insanları ne hale getidiği ortada.. ‘’Hayır, burada polis yok, güvenliği ortak alınan kararla seçilen kişiler sağlar, tuvalet var ve herkesindir, ekmek ve su düzenli şekilde verilir..’’ Başrolde zamanın en iyi oyuncularından Henry Fonda yine performansı ile göz dolduruyor..
Bu filmdeki perfomansı ile oscarda En İyi Erkek Oyuncu dalında adaylığı bulunuyor.. O yıl oscarda En İyi Erkek Oyuncu dalında Büyük Diktatör filmindeki unutulmaz Hitler rolü ile Charles Chaplin de adaylar içerindeydi ama ödülü Philadelphia Hikayesi filmindeki rolü ile James Stewart kazanmıştır.. Henry Fonda nın annesi rolünde Jane Darwell hayatının rolünü kesmiş yaşayarak oynamış diyebilirim.. Aileyi toparlayan ayakta kalmaları için elinden geleni yapan anne rolü ile Oscarda En İyi Yardımcı Kadın Oscarını benim gözümde hak ederek kazandığını söyleyebilirim.. Filmin İmdb puanı: 8.2 almış olduğu puan ile İmdb Top 250 Listesinde mevcut olup kendine 160. sırada yer bulmaktadır.. Dram türünü sevenlerin kesinlikle izlemeleri gereken bir film özellikle klasik severlere tavsiye eder iyi seyirler dilerim.. Bir adamın kendi ruhu yoktur, sadece büyük bir ruhun bir parçası vardır.. Büyük ruh herkese aittir.. Öyleyse fark etmez.. Karanlığın içinde olacağım.. Her yerde olacağım.. Baktığın her yerde.. Aç insanların karınlarını doyurması için kavga çıkınca, orada olacağım.. Ne zaman bir polis birini döverse,orada olacağım..
john steinbeck e pultizer ödülü getiren bu klasik eser aynı zamanda sinemaya da çok iyi uyarlanmıştır .Gazap Üzümleri", 1929 ekonomik bunalımından sonra ayakta kalabilmek için Oklahoma dan california ya göç eden amerikalı bir çiftçi ailesinin kelimelere sığmayan yolculuğunu anlatır. john ford bu filmde adeta kalıpları yıkar . unutulmaz bir klasik ortaya çıkarır bu arada john steinbeck yine konusu çiftçilerin dramı olan usta oyuncu marlon brandonun başrolunde oynadığı "viva zapata" nın senaryosunu yazmıştır.
Lise dil bölümü çıkışlılar bilirler. Ya kitabının reading derslerinde okutmuşar ya da videosunu styrettirmiştir zira hocalarımız. Hatta bizim hocamız başka bir hocanın boş dersinde izletmek istemiş biz bu ders boş hocam eve gidicez deyince "İzlemezseniz küserim" demişti. İyiki küstürmemişiz hocamıza. Belki okur tanır beni. Sonuz teşekkürler hocam.
kitabını okuyodum geçenn sene tam sonlara doğru yaklaşmıştı ki trt de filmini verdiler oturdum seyrettim bence muhteşem bi film insanlar hala açlıktan ölüyor dünyada :(
20Yüzyılın en büyük edebiyat eserleri arasında bulunan ve Pulitzer ödülü kazanan bir kitabı sinemaya uyarlamak zor olsada usta yönetmen Ford kamera arkasındaki güçünü bu filmden esirgemeyerek müthiş bir görsellikle üstünden gelmiş.Etkiliyici bir anlatım üslubunu ile estetigin kusursuz birlikteligini bir yönetmenlik dersi gibi bizlere sunuyor.Hızlı vahşi,sert ve uyumsuz bir sanayileşmenin içinde kaybolan topraga bagımlı olarak hayata tutunan ailelerin degişim karşısındaki parçalanışlarını(bütün ğöçmenlerin tek bir aile oluşunu)ve ayakta kalma mücadelesini etkili bir dille anlatıyor.Sinemaya ancak bu kadar etkili bir şekilde aktarılırdı.Bu uyrlamadan sonra kimse bir daha bu eseri filme uyrlamayı cesaret edemedi.En iyi yönetmen(Vadim O Kadar Yeşildi ki,The Quiet Man)ödülünü bu filmdede almıştı.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.