7/10 Terry Gilliamın Monty Python and the Holy Grail filmi, İngiliz kimliği ve efsaneleri ile bolca dalgasını geçer. Şövalyelik tesisine dair üretilmiş söylenceleri makaraya alan bu film, ne kadar izlense de hiç eskimeyecek güzide bir arşiv filmidir. Monty Python ekibinin abartılı aksanları ile daha da komik hale gelen kibirli İngiliz kimliği, bu kez Amerikan sineması tarafından yüceltiliyor.Cannes Film Festivalinde galasını yapan Ridley Scott imzalı Robin Hood, gerçek anlamda bir cesaret işi. Hani Fransızlara verip veriştirirken, bir de bunu en görkemli Fransız film festivalinde gözlerine sokmak, her babayiğidin harcı değil. Ama yönetmen Ridley Scott olunca, herkes el pençe divan durmak zorunda. Ne de olsa karşımızdaki Blade Runner ve Alien gibi efsanelere imza atmış bir usta yönetmen.Hemen belirtmek gerekir ki, Robin Hood bildiğimiz Robin Hood hikayesinden çok ama çok farklı. Daha önce defalarca sinemaya aktarılan bu kahramanı, hiç bu şekilde izlemediğinize eminiz. Zenginden alıp yoksula dağıtan bu neşeli haydudun Sherwood ormanındaki maceralarına hiç vermeyen film, Robin Hoodu bir mite dönüştüren süreci mercek altına alıyor. Robin Hoodun aslında kendi menfaatini düşünen bir asker kaçağı olması gibi şaibelerin de yer aldığını gördüğümüz film, belki de şimdiye kadar ki en gerçekçi Robin Hood profilini çiziyor. Onun neden bir devlet düşmanı ilan edildiğini çok daha geniş ölçekte ele alan Scottın filmi, Hollywoodun neşeli hayduda indirgediği bu mitolojiyi kendi kaynaklarına geri döndürüyor.Filmin benim gibi stilize dövüş sahnelerinden hoşlananlara çok daha keyif vereceğini söylemeden geçmeyelim. Özellikle 300 Spartalı ya da Er Ryanı Kurtarmak (ne alaka demeyin) gibi filmlerin ikonografik şiddet sahnelerini kendi bünyesine katan Robin Hood, Scottın ustalığını konuşturduğu yönetmenlik alanı oluyor. Kimi yerlerde sahneler uzasa da, bu estetik savaş görüntüleri filme gerçeklik katıyor. Öte taraftan bu gibi sahneler Robin Hoodu Gladiator filmine yaklaştırıyor. Uzun süredir kariyerinde tıkanıklık yaşayan yönetmen, bunu ikinci bir Gladyatör filmi ile atlatmaya çabalıyor. Her iki başkahramanı canlandıran kişinin Russell Crowe olmasının yanı sıra, filmler arasındaki geçişkenlik diğer karakterlere de yansımış durumda. Commudus ile Kral John, Lucilla ile Marion, Proximo ile Walter Loxley arasında benzerlik fezadan anlaşılıyor. Öykünün ve olay örgüsünün de aynı şekilde ilerlemesi, Robin Hood'un ikinci bir Gladyatör deneyimi olarak tasarlandığının ispatını veriyor.Oyunculuklar konusuna gelince? Russell Crowe ile Cate Blanchett arasındaki elektriğin uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Rahatsızlık veren tek nokta, Robin Hoodun şimdiye kadar en yaşlı haliyle karşımıza çıkması. Orta yaşının göbeğinde olan bu kahramanın daha sonra bir hayduda dönüşeceğini de düşünürsek, zamansal olarak çelişkiler doğuyor. Bununla birlikte yıllara meydan okuyan Max von Sydowun filmde bir yıldız gibi parladığını eklemek gerek.Sherwood ormanında arkadaşları ile koşup hoplayan ve komün hayatı süren Robin Hood'u mert bir savaşçıya dönüştüren film, ABDnin atalarının ne denli üstün bir millet olduğunda hayli ısrarcı. Şayet bu konuda film içinizi şişirdiyse, hemen üstüne bir bardak Holy Grail içiniz. Monty Python ekibi şişkinliğinizi alacak ve güldürerek sizi rahatlatacaktır.