Hesabım
    Alvin ve Sincaplar
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Alvin ve Sincaplar

    Pazar Sabahınız İçin...

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Çok uzun yıllardır televizyon kanallarının hiçbirinde Alvin'in yaramazlıkları, Simon'ın dahiyane icatları ve Theodore'un kendi elleriyle pişirdiği enfes görünüşlü tatlılarla karşılaşmadığımızı düşünürsek yeni nesil çocukların Alvin ve Sincaplar'dan bihaber olduklarını iddia edebiliriz.

    Oysa benim için 80'li yıllarda çocuk olmanın en güzel yanlarından biri çizgi film saatinde bu üçlü ile buluşmayı beklemekti sanırım. Nitekim bu hafta vizyona giren Alvin ve Sincaplar'ın esas hedef kitlesi de şarkı söyleyen sevimli sincaplarla tanışmayı bekleyen küçük izleyiciler değil, nostalji bağımlısı büyükler. Filmin vizyona giren diğer animasyonlar gibi Türkçe dublajlı gösterilmemesi de hedef kitlesine küçükleri değil büyükleri aldığını kanıtlamakta.

    Öte yandan çocukluğunuzda oldukça değer verdiğiniz bir çizgi filmle, büyüdüğünüzde tekrar karşılaşmak oldukça riskli bir durum. Hele bir de gelişen bilgisayar teknolojileriyle tekrar şekillenen çizgi karakterlerinizin eskisi gibi görünmeyeceğini, bambaşka bir arka planla karşınıza çıkacağını biliyorsanız bahsettiğimiz riskin katsayısı daha da artıyor. Bütün bunların yanı sıra Alvin ve Sincaplar filminin afişinde sevimli birer sincaptan çok, şeytani bir güçle ele geçirilmiş korku filmi karakterlerini andıran Alvin, Simon ve Theodore'un üç boyutlu görünüşleriyle karşılaştığınızda içinizi derin bir endişe kaplıyor.

    Ancak siz siz olun, afişin başarısızlığına kanmayın. Filmi izlemeye başladığınızda afişte gördüğünüz korkunç sincaplarla değil, Alvin, Simon ve Theodore'un sahici görünüşlerine oldukça benzeyen karakterlerle karşılaşıyorsunuz ve içiniz oldukça rahatlıyor. Dahası sevimli sincaplar dışında filmde çizgi karakter bulunmamasına rağmen, sincapların bulundukları mekanın arka planına oldukça iyi uyum sağladıklarını söyleyebilirim.

    Özellikle manevi babaları Dave'in evinde geçen ilk sahnede, Alvin, Simon ve Theodore'un Sevile'in mutfağını altüst edişini gözler önüne seren yönetmen Tim Hill'in bu sahnelerdeki başarılı kurgusu animasyon karakterleri elle tutulur aktörlerden farksız hale getiriyor. Jason Lee (Dave) ile sincapları ilk kez bir arada gösteren Tim Hill'in yakın plandan geniş plana atlayan hareketli kamerası sayesinde animasyon karakterler, gerçek dünya ile uyumlu bir birliktelik oluşturmanın temellerini atıyorlar. Bizler de sevimli sincapları bulundukları mekanın araç gereçlerini bizzat kullanırken gösteren bu mutfak sahneleri sayesinde neredeyse onların birer bilgisayar harikası olduklarını unutuyoruz.

    Bununla birlikte, Jason Lee'nin abartıdan uzak, sahici performansı da karakterlerin arka planla uyum içinde hareket etmelerine oldukça yardımcı oluyor. Lee, sincaplarla konuşmanın dışında birebir temasa geçtiği sahnelerde dahi oldukça başarılı, yapaylıktan uzak bir oyunculuk sergiliyor. Bu sayede film, ilk dakikalarında izleyicilerden geçer not alarak, seyredenleri kendisine bağlıyor.

    Gelelim, filmin gidişatına. Alvin ve Sincaplar'ın ilk yarısında gösterdiği başarılı performansı ikinci yarısında devam ettiremediğini üzülerek itiraf etmek gerek. Alvin, Simon ve Theodore'dan kurulu vokal grubu, kurnaz bir müzik şirketi patronu tarafından keşfedildikten ve Dave'den uzaklaştırıldıktan sonra film ilk dakikalarındaki uyumlu bütünlüğü kaybediyor. Nitelikli ve özgün esprilerle beslenmeyen bilindik gidişatı, zamanla sıradanlaşarak izleyicinin ilgisinin dağılmasına neden oluyor. Oysaki benim her fırsat bulduğumda severek izlediğim Sünger Bob Kareşort çizgi filminin yazar kadrosunda bulunan yönetmen Tim Hill, filmin senaryosuna da katkıda bulunsaydı belki öykü daha yaratıcı esprilerle donatılabilirdi.

    Öte yandan Alvin ve Sincaplar'ın ikinci yarısında çuvallamasının bir diğer sebebi de olayların akışına fazla odaklanıp, karakterlerini ihmal etmesi. Anlayacağınız Tim Hill baş kahramanlarının karakteristik özelliklerine odaklanmaktan çok olay örgüsünde nasıl konumlandırılacaklarına ağırlık vererek Garfield 2'de düştüğü hatayı yeni filminde de tekrarlamış.

    Aslına bakarsanız, filmin en başından itibaren Alvin, Simon ve Theodore üçlüsünün en çarpıcı özelliklerine fazla değinmediğini söyleyebiliriz. Filmde, Simon'ın parlak zekasına sadece gözlükleri üzerinden vurgu yapılırken, Alvin'in yaramaz ve havalı kişiliğine oldukça az ağırlık verilmiş.

    Her zaman sevimliliğiyle ön plana çıkan Theodore'un kardeşlerine göre nispeten daha fazla ilgi topladığını iddia edebiliriz belki. Ancak bu durum filmin karakterlerine olan ilgisiz tutumunu örtbas etmeye yetmemiş. Açıkça görülüyor ki üçlünün temel karakteristikleri, şarkı söyleme becerilerinin, sahne şovlarının ve hızlı dans figürlerinin arka planında kalmış. Böylelikle film, kendine özgü bir Alvin ve Sincaplar hikayesi anlatamaz hale gelmiş.

    Bana kalırsa Alvin ve Sincaplar, tıpkı çocukken olduğu gibi, bir pazar sabahı kahvaltı esnasında seve seve izlenecek bir televizyon filmi niteliğinde. Gidişatındaki aksaklıklara rağmen, görsel niteliklerinden şüphe etmeden filmi izleyebilmeniz, sincap üçlüsüne olan özleminizi gidermeniz için filmi ideal bir yapım kılıyor. Ancak Alvin'in uzun uzun "Hula Hoop" isteğini dile getirdiği meşhur "The Chipmunk Song (Christmas Don't Be Late)" şarkısını ikinci kez duyduktan sonra bu özlemin ve nostalji merakının yok olacağını da belirtmek gerek.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top