En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
askin999
Takipçi
17 değerlendirmeler
Takip Et!
2,5
2 Eylül 2010 tarihinde eklendi
Liam Neeson denen adamın filmleri o kadar sıkıcı iğrenç oluyorki...adamda bir kere oyuncu tipi yok...yetenek yok.boş filmlerde oynayıp duruyor.boşa izlemeyin derim.
hayatımda izlediğim en kötü filmlerden biri sadece zaman kaybı..sakın izlemeyin paranıza,vaktinize yazık bu puanı nasıl almış hayret bi amacı olmayan film
hem merak uyandırıcı hem akıl karıştırıcı hem de sıkıcı... çorba gibi bir film olmuş. kızın ne olduğunu zor anlıyorsunuz adamın ise amacı belli değil. sinemaya gitmeye değmez bir film sıkılmaktan ve zaman kaybından öteye geçemezsiniz.
Film çok güzel.Mutlaka izleyin.Bide arkadaşlar film hakkında yorum yaparken final le ilgili yorumlara lütfen biraz dikkat edin.Hiç değilse satır başına spoiler yazın ona göre mesaja bakmayalım.sonuçta filmi izlemeyen bi dünya insan var.ayıp oluyo.
Başrollerinde Tim Burtonın Sleepy Hollowundaki depresif ama iyi kalpli cadı rolünden hatırladığımız güzeller güzeli Christina Ricci ve artık korku menşeili filmlerdeki, çaresiz ve başı beladaki kızların güven veren, başarılı sevgilisi rollerinde görmeye başladığımız ve 'Drag me to Hell'den hatırlayacağımız çakma Keanu 'Justin Long.' Söz 'Drag me to Hell'den açılmışken, filmin 'başı beladaki kız ve onu kurtarmak isteyen erkek arkadaşı' yönü, 'Drag me to Hell'in bir kopyası gibi olmuş. Ancak filmin izleyici üzerinde bırakması istenen etki, ve izleyicinin hissetmesi istenen duyguları gayet güzel hissettirmişler diye düşünüyorum. Yeri geldiği zaman Liam Neesona sinir küpü oluyor, nefret hissediyorsunuz, yeri geldiği zaman, Christinaya 'ah be aptal kız yapma, hadi bee' gibi ifadelerle şefkat besliyor ve yeri geldiği zamanda Justinle oturup hüznü paylaşabiliyorsunuz. O yüzden bu açıdan bakıldığında 'harika' olmasa da, 'fena değil' bir film olmuş. Konusuna gelince: trafik kazası sonucu ölen ve iki dünya arasında geçiş dönemine giren (ya da öyle inanması istenen) ve defin gününe kadar ölümü kabullenmesi için telkine uğrayan esas kız ve kız arkadaşının öldüğüne inanmayan ve 'bu işte bir bit yeniği var' diyerek olayları araştıran acılar içindeki esas oğlan. Konu güzel düşünülmüş, ama fikir bulunduktan sonra üzerinde hiç kafa yorulmamış. Yani üç beş arkadaş oturup 'abi düşün işte, kız bu dünyayla öbür dünya arasında kalsa, ama asla anlaşılmasa gerçekten öldümü kaldımı vs.vs.. böyle bi film çeksek süper olmaz mı sence de?' denilmiş ama sonrasında 'tamam oldu işte ya yeter, çekin gitsin' havası var. Sebepler veriliyor, izleyici inanmaya hazır ama öylece bırakılıyor arkası gelmiyor. Havada kalmış. Buna sinir olabilirsiniz. Ben çok kez 'Eee yani?' dedim çünkü. Diyaloglar tatmin edici değil. Yüzde 20-30u 'sen öldün ya da o öldü alış buna' ve başka bir kaç daha cümleden oluşuyor diyebilirim. Ama herşeye rağmen izleyiciyi ciddiye alan bir film. Bazı filmler gibi 'bu izleyicinin önüne ne koysak' izler gibi hakaretvari bir yaklaşımı yok. O yüzden kendini sonuna kadar izlettiriyor rahat olun. Görsel açıdan bakılırsa, gotik ögeler gayet güzel verilmiş, Christina Ricci rolüne cuk oturmuş, cenaze evindeki gri ve kırmızı tonlar ve kızıl saç muhabbeti güzel olmuş. Yönetmeni tanımıyorum ama Shutter Islanddan çok etkilenen yeni yetme birisi olduğu belli. Filmin isminin çevirisi hoşuma gitmedi. After Life ?Araf? , ?Son Saatler? , ?Öbür Dünya? ya da ne bileyim filmin konusuna uygun bir şekilde ?Diriliş'ten başka herhangi bir şey olarak çevrilebilirdi. Film afişide ?Aşk-ı Memnu'ya benzemiş. Uzun lafın kısası; vakit kaybı sayılmayacak kadar güzel, size hiç bir şey katmayacak kadar da vasat bir film. Kararı siz verin.
Film çok ilginç bir senaryoya sahip. sıradanlıktan sıkıldıysanız güzel gelecektir.Film başladığı andan itibaren hep bir soru işaretleri var.gerilim yada korku değil. Filmin sonuna kadar hep bir merak ve şüphe içinde seyrediyorsunuz. filmi güzel yapan sadece bu. ben meraklı biri olduğumdan dikkat kesildim tabi.Konusu şöyle: bir kız kaza geçiriyor gözünü açtığında cenaze işlerindeki adam bunu cenazeye hazırlıyor buluyor..kız diyor 'ben ölmedim.' adam diyor ki 'ben ölülerle konuşabiliyorum sen öldün'..kız cenaze evinden kaçmaya çalışıyor, adam emanet cesede sahip çıkmaya....cenaze işlerindeki adamın oyunculuğu çok güzeldi kızın yerine de başka biri oynayabilirmiş ama tipi gerçekten cesedi andırıyordu ki fena değildi.filmde kovalamaca ve boğuşma sahneleri olsaymış film çok süpermiş ama daha sakin bir film olmuş ben beğendim. fakat çok fazla çıplaklık olduğundan küçükleri yanınıza almayın. 10/7
Film kesinlikle harika izlerken sürekli düşümenizi sağlıyor siz düşünürkende filmin nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Kişiye göre filmin konusu değişiyor bunu belirtmek isterim. ben 10 üzerinden 10 veriyorum
bu filmii izleyin....inanın bı kaç gun etkısınde kalabılcegınzz bi film...siziii hayat la ölüm arasında düşünmeye teşvik ediyor...senin farklı oldugunu sanmıstımm diyip kapıyı kapatmasıı cok etkileyiciydi.. tekrar bi şnas verilse neler yapardın ifaadesinii.. sizii düşünmeyee şevk ediyor hayat için... gercekten izleyin.... puanım 8/10
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.