Arthur: Maltazar’ın İntikamı
Yazar: Funda SularözLuc Besson'un kendi kitabından uyarladığı serinin 2. filminde Arthur, maceralarına Arthur ile Minimoylar'dan sonra Arthur: Maltazar'ın İntikamı ile devam ediyor. On ay dönümü geçmiştir ve Arthur 10. Ay dönümü geceyarısında insanların dünyasından Minimoylar'ın dünyasına geçiş yapacağı gün gelmiştir. Böylece çok sevdiği Elfler'e ve aşkı Selena'ya kavuşacaktır. Ayrıca o gün gerekli sınavlardan da geçmiş ve doğayla bütünleşmiştir, doğayı başka anlıyordur.
Fakat büyükbabaları bir gün önce dönünce babası tatillerini o akşam kesme kararı alır. Tam evden ayrılacaklarken bir örümcekle gelen yardım çağrısı ile Arthur Selena'nın başının belada olduğunu düşünür, bu yardım çağrısının bir yaprakla değil de piriniç tanesi ile yapılmış olsa bile. (Herkes bilir ki Minimoylar mesajlarını sadece yapraklarla gönderirler.)
Fakat sonunda büyükbabanın da yardımıyla -ve acı çekilen bir yolla- Arthur Minimoylar'ın dünyasına geçer. Ama yardım mesajı Minimoylar'dan değil Maltazar' dan gelmiştir. Maltazar'ın planı çok alçakçadır; Arthur'un dönüş yolundan kendi geçecek ve insan boyutlarına ulaşıp tüm insanlığa hükmetmedecektir...
7 yaş sınırı olan bu animasyon ile gerçek görüntülerin melezi film, izleyicisinin büyüdüğünü de hesaba katarak serinin ilk filmine göre daha sert olmuş. Luc Besson, Minimoyların renkli dünyasını diğer filme göre daha ayrıntılı ve şatafatlı anlatırken; yaratılan aksiyon hedef kitlesi için oldukça tatmin edici nitelikte, hatta bazı sahneleri küçük çocukları korkutabilir. Fakat Arthur, ailesi ve bir kabilenin fertlerinin arasında yaşanılanların anlatıldığı 'gerçek dünya'; pazar sabahları gösterilen, çocuklar için çekilmiş televizyon filmleri kalitesinde.
Arthur, büyükbabası, büyükannesi ve kabile doğayla uyum içinde yaşarken bir tarafta neden olduğunu bilmediğimiz babanın histeri krizleri içinde Arthur'un ebeveynlerinin doğayla olan uyumsuzluğu arasında çıkan çatışmayı seyrediyoruz. Minimoylar'ın dünyasında gelişen ilişkiler de bir o kadar sığ olduğunu belirtmek gerekir. Filmin açılışında gördüğümüz bahçedeki hazırlıklar ise sadece Tinkerbell'in 'daha büyülü' olan dünyasını anımsatıyor.
Ayrıca filmin geçiş filmi olarak bir sona bağlanmaması ve Maltazar'ın bizim dünyamıza büyümüş olarak geçerek derinliksizce kötüyü kazandırarak bitirmesi, çok ticari bir son olarak akıllarda kalacaktır. Halbuki ben 93 dakikalık filmde, tam o anda 'gerçekten' kendimi kaptırmıştım.
Sonuç olarak, havalar iyice güzelleşmeden önce çocuğunuza, kardeşinize beyazperdede film izlettirmek istiyorsanız, izlenecek bir film Arthur: Maltazar'ın İntikamı. Senarist yönü bu kadar güçlü bir yönetmenin kendi yarattığı dünyanın derinsizliği ise tam bir hayal kırıklığı. Luc Besson gibi bir dahiden, Angel-A'a gibi bünyede yer edici filmler bekliyoruz.