21
Yazar: Oktay Ege Kozak21, Ocean's serisi ve Tutku (Rounders) arasında bir yerde durmayı amaçlıyor. Hem Vegas'ın ışıltısı ve eğlencesi üzerine stilize bir eğlencelik, hem de yüksek rakamlı kumarın tehlikesi ve sömürüsü üzerine bir ahlâk hikayesi ortaya koymak istiyor. İşin sonunda ışıltılı Hollywood/Vegas karması ağırlığını basıyor ve kolay unutulabilir bir yapım olarak sonuçlanıyor 21.
Yazık, çünkü 21'e ilham kaynağı olmuş, bir avuç MIT öğrencisinin kart sayarak Amerika'nın dört köşesinde onlarca gazinoyu soyup soğana çevirmesini anlatan Bringing Down The House isimli yarı gerçek, yarı kurmaca kitap, fırsatçılığın mekanizmasını inceleyen daha gerçekçi bir drama yapısı sunuyor.
Her ne kadar orijinal kitap gerçek hayatta yaşananlara bazı eklemelerde bulunsa da, 21 bu hikayeyi olabildiğince alışılagelmiş bir Vegas macerasına dönüştürmek için elinden geleni yapıyor. Bu değişimlerin arkasındaki sebepler gayet bariz. Aslında bu kararların barizliği ve kolaylığı 21'in en çok üzen özellikleri.
Mesela gerçek hayatta Asyalı olan MIT Blackjack grubunun en başarılı üyesi Jeff Ma'nın, film versiyonunda isminin Ben Campbell gibi tipik bir anglo-saxon ismine dönüştürülmesi ve beyaz bir aktör tarafından (Across The Universe'den Jim Sturgess) canlandırılması. Ma, basında bu seçim hakkında bir sorunu olmadığını belirtti, fakat yine de kitaptaki MIT öğrencilerinin çoğunun Asyalı olmasına rağmen, filmde sadece bir karakterin Asyalı bir aktör tarafından canlandırılması Hollywood'un etnik çeşitlilik bakımından halen büyümeye ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca Ben ile bir diğer MIT Blackjack kart sayıcısı tipik "dahi süpermodel" tiplemesi Jill (Kate Bosworth) arasında yaratılan romantik alt-hikaye, zorlama bir duyguya sahip. Belki de gerçek hayatta bu ikili arasında herhangi bir romantizm oluşmaması bunun sebepleri arasındadır.
Ben'in Harvard'a gidebilmek için paraya ihtiyacı olduğundan kart saymaya karar vermesi haliyle ona olan sempatimizi güçlendirmek için yaratılmış bir motivasyon. Gerçek hayatta Jeff Ma'nın ZENGİN OLMAK gibi anlaşılması güç bir nedenle kart sayması tabii ki fazla yüzeysel bir sebep 21'in senaryo yazarları için. Neyse ki "Annem hasta. Ameliyat için para lazım" numarasıyla karşılaşmıyoruz.
Vegas'a yolu düşmüş biri olarak hep çoğu televizyon şovunda ve filmde Vegas'ın fazla ışıltılı, heyecan ve macera dolu bir yer olarak gösterildiğini düşünmüşümdür. Vegas'ın küçük bir kısmı gerçekten ışıltılı ve çekici olabilir, ama çoğunluğu ışık girmeyen, soluk ve depresif kumar masalarıyla, yaşama arzusunu yitirmiş alkoliklerle dolu. 21, Vegas Strip'i bütün şanıyla gösteren stilize helikopter çekimleri ve romantizm dolu dinamik gazino sahneleriyle MIT grubunun ne kadar eğlendiğini gösteriyor sadece.
Gerçek hayatta grubun tamamiyle oyuna odaklandıklarını, yani kulüplerden, partilerden ve pahalı alışverişten uzak durduklarını akla getirdiğimde, Vegas'ın daha monoton tarafını ve MIT grubunun bu monoton mekanizmanın içinde kaybolmasını inceleyen daha aklı başında bir drama akla getirmemek mümkün değil.
Haliyle bu tür bir proje, Bu Nasıl Sarışın ve Vay Kaynanam Vay gibi hafif romantik komedilerin yönetmeni Robert Luketic'e verildiğine göre yüksek beklentilerle yaklaşmak zor. Luketic, her daim hareket eden kamerası ve CGI kart çekimleriyle Blackjack kadar basit bir oyunu ilgi çekici kılmayı başarıyor. İki saati aşkın süresiyle aynı konu noktalarını üst üste tekrarlayan 21, yarım saat kadar kısaltılsaydı, en azından kolay unutulabilir "kısa" bir eğlencelik olabilirdi. Fakat bu haliyle yavan, alışılagelmiş ve sıkıcı bir Vegas macerası.