Senaryosunu da, Tonino Guerra ile beraber yazan usta sinemacı Federico Fellini'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Amarcord”; komedi unsurları bünyesinde barındıran bir dönem draması olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, hikaye olarak filmin ana karakterlerinden genç Titta'nın; büyüdüğünde avukat olmasının yanı sıra filmin anlatıcılığını da üstlenen Fellini'nin çocukluk ve yetişkinlik günlerindeki kadim dostlarından Luigi Titta Benzi'nin yarı otobiyografisinden yola çıkılan bu filme, 1080p formatındaki pırıl pırıl bir "Criterion Collection" Blu - Ray kopyası aracılığı ile biraz daha yakından bakalım...
***
Rimini yakınlarındaki bir kasaba olan Borgo San Giuliano'da; rüzgarda uçuşan kavak polenleri, baharın gelişini müjdelemektedir...
Erkekler bölümünü Aurelio'nun (Armando Brancia) kadınlar bölümünü ise, kasabanın popüler kadınlarından "Gradisca" lakaplı Ninola'nın (Magali Noël) işlettiği berber salonundaki herkes akşamki; ülkemizdeki Nevruz kutlamalarını anımsatan, Giudizio'nun (Aristide Caporale) tutuşturacağı şenlik ateşi gösterisine hazırlanmaktadır...
***
An itibarıyla, kimler gelmemiştir ki meydana...
Kasabanın fahişesi Volpina'dan (Josiane Tanzilli) sinema işletmecisi Ronald Colman'a (Mario Liberati) ve Lallo'dan (Nando Orfei) Cicco'ya (Fernando De Felice) kadar bütün kasaba oradadır...
Bitime doğru motosikleti ile Scureza'da (Mario Del Vago) şenliğe dahil olur...
Bitimdeyse bir Avukat yani yukarıda da adını vurguladığımız Luigi Titta Benzi (Luigi Rossi); kasabanın, M.Ö. 268'lere dayanan tarihi hakkında bilgi vermektedir...
***
Gigliozzi (Bruno Lenzi) ve Aldina Cordini (Nella Gambini) gibi öğrenciler ile öğretmenler (Nando Villella - Marcello Bonini Olas - Dante Cleri - Mario Silvestri - Fides Stagni); sınıflarının duvarında, Mussolini'nin portresinin bulunduğu okulun bahçesinde, topluca bir hatıra fotoğrafı çektirmektedirler bir fotoğrafçıya (Mario Milo)...
Derslerdeki sahneler de resmen birebir, Ertem Eğilmez'in "Hababam Sınıfı" serisi kadar eğlenceli bir kıvamdadır...
***
Evlerindeki bir yemek sahnesinde, bir gece önce sinemanın balkon kısmındayken salon da oturmakta olan Bay Biondi'nin şapkasına çişini yapan Titta'nın (Bruno Zanin); birbirleriyle sürekli tartışan babası berber Aurelio ve annesi Miranda (Pupella Maggio) ile küçük kardeşi Oliva (Stefano Proietti), dayısı Lallo ve bulduğu her fırsatta boş bir odaya geçerek gaz çıkartan büyükbabası (Giuseppe Ianigro) ile tanıştırılırız...
Elbette Lallo'nun sulanmaktan kendini alamadığı Miranda'nın evdeki yardımcısı Gina'yı da atlamayalım...
Sinema demişken de, kasabanın sinemasında; baş rollerini Fred Astaire ve Ginger Rogers'ın oynadıkları "Follow the Fleet" (1936) filminin afişinin, neredeyse gözümüze sokulduğunu fark ederiz...
***
Tütün satıcısı kadın (Maria Antonietta Beluzzi) ve vahşi bir aslana benzettiği matematik öğretmenini (Dina Adorni) hayal ederek mastürbasyon yaptığını itiraf edemeyen Titta, annesinin zoruyla uğradığı kilise de Peder Balosa'ya günah çıkartmaktadır...
Zaten Volpina ve Gradisca ile Aziz Antonio günündeki bisiklete binen kadınlardan da asla söz edemezdi...
Böyle olunca da geriye, incir çekirdeğini dahi doldurmayan birkaç gereksiz ıvır zıvır günah kalıyordu...
***
Derken sıra...
Roma'nın kuruluşunun yıl dönümü olan 21 Nisan tarihindeki, kara gömlekli faşist müfrezelerce yapılan kutlamalara gelir...
Ancak evin bahçe kapısını kilitleyen Miranda; faşistleri tehlikeli bulması sebebiyle, o gün için kocasının dışarıya çıkmasını istemektedir...
Üstelik bu korumacı tavrını Miranda, her türlü faşist eylem esnasında tekrarlamaktadır...
Ama gel ve gör ki, kendi kardeşi Lallo'da o faşistlerden biridir...
Fakat daha da önemlisi, faşistler gece barda kutlama yapıp bilardo oynarlarken kasabanın elektriklerinin kesilmesi ve gizli bir yerde çalınan bir plaktan, komünizmin simgelerinden olan Enternasyonal Marşının yükselmesidir...
Nihayet müzik sesinin çan kulesine yerleştirilen bir gramofondan geldiği anlaşılır ve topluca ateş açılarak susturulur...
***
Uzatmayalım...
Aynı faşistler, "Mussolini böyle devam ederse, bilemiyorum" diyen Aurelio'yu; bu sözleri ve gramofon hakkında sorgularlarken müshil yağı içmeye de zorlamışlardır...
Dakika 53...
Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz bu sinema klasiğinin geride kalanında sizleri, Nino Rota'nın müziklerinin damgasını vurmaya devam ettiği 70 dakikalık bir kısım daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Çocukluk yıllarımızda, peş peşe sunulan filmlerinin tam anlamıyla tiryakisi haline geldiğimiz; dublaj seslendirmelerini Erol Günaydın ve Altan Erbulak'ın yaptıkları "Yavru ile Katip / Franco & Ciccio" serisinin Katip'i Ciccio Ingrassia'yı, Titta'nın akıl hastanesinde yatmakta olan amcası Teo rolünde görmek de son derece heyecan verici bir nostaljiydi...