Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?
Yazar: Funda SularözSoğuk rüzgarların memleketinde, Vikingler'in köyündeyiz. Efsanelere konu olan; kaba-saba ruha ve bedene sahip insanların pek de renkli olmayan hayatındayız. Üstüne üstlük Vikingler bir de haşerelerle uğraşmak zorundalar ve bunların boyutu da, kelimenin tam anlamıyla devasa.
Yaşadıkları köyü basan haşereleri 'ejderhalar'. Kimisi iki başlı, kimisini hızından görmek bile mümkün değil. Onları tanıyacaksın, bileceksin ve zayıf yönlerine saldırıp öldüreceksin. Onları yok edeceksin ki köydeki yaşam en azından huzurlu olsun.
Bu insanlar Viking; avlamayı iyi bilirler, fakat biri dışında. Köyün en önde geleninin oğlu Hıçkıdık. Ama onun da bir yolu vardır ejderhaların saldırısını durdurmak için, ki aslında mutlak huzuru ve mutluluğu sağlayacak tek yol onunkisidir.
Şrek, Madagaskar ve Kung Fu Panda'yı sunan stüdyo Dreamworks'ün, Cressida Cowell'ın romanlarından uyarlanan filmi "Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?"; animasyon ve fantastik filmleri seven herkese hitap eder cinsten. Macerası, filmin akışı, görüntüler, ejderhalar ve insanlar arasındaki ilişkiler sizi filmin başından itibaren ele geçirip filmin sonuna gelene kadar filmden kopmanıza izin vermiyor.
Özünde kas gücüne karşı önce duygusal zeka ve ardından salt zekayı karşı karşıya getiren film; karşındakini dinleme, anlamanın, iletişim kurmanın önemini vurguluyor. Ve bu da 'çok iri Vikingler'le onların başbelası 'cılız Hıçkıdık' arasında yaşananlar üzerinden anlatılıyor. Hıçkıdık da bir Viking gibi ejderha öldürmek, güçlü olmak istiyor, ama sadece 'sorun' olabiliyor. Fakat aslında o da Vikingler gibi korkusuz ve güçlüdür, sadece yöntemleri farklıdır.
Özellikle Hıçkıdık ve önce yaraladığı ardından arkadaş oldukları ejderhayla ilişkisi filmin en etkileyici sahnelerini ve duygularını oluşturuyor. Dreamworks ismi zaten filmi izlemeden önce beklentiyi yükseltip film esnasında karşılığını fersah fersah veriyor. Filmin karakterleri,doğası, renklerin canlılığı ve uyumlu armonisi yaratılan efsanevi dünyada bizim dünyamıza ait duygularla harmanlanıyor. Özellikle filmin üç boyutlu olması zaman zaman filmi başdöndürücü derecede güzel kılıyor.
Ben bu filmi çok sevdim; izlerken çok heyecanlandım, esprilerine kahkahalar attım, yeri geldi üzüldüm, çokça sevindim, hatta sinema salonu olarak hep birlikte alkışladık. Fakat çocuklara da hitap eden bu filmi eğer sükunet içinde izlemek istiyorsanız, ya da kafanızı, yanda oturan çocuğun çenesini nasıl kapatabilirim planlarıyla doldurmak istemiyorsanız, filmi daha geç saatlerde izlemenizi tavsiye ederim.