Gelecekte ısınan dünyaya bir çözüm bulmaya çalışan bilimadamları, dünyayı buzul çağına sokarlar. Wilford (Ed Harris) adındaki bir adam, dünyanın çevresinde dolaşan ve hiç durmayan bir tren yapar. Bu trenin öndeki vagonlarında hayat lüks içerisinde geçerken arkadaki vagonlarda durum tam bir sefalettir. 18 yıllarını bu trende geçirmiş insanlar artık kendilerine yapılan baskı ve zulme karşı ayaklanmaya karar verirler. Curtis (Chris Evans), yönetimdeki arka vagon, öne doğru yürümeye başlarlar.
9. Bölge, Elysium, Açlık Oyunları, Paralel Dünyalar konseptinden giden Snowpiercer, aslında pek te bilmediğimiz bir konuyu işleniyor. Dünyanın kurulduğu günden beri devam eden düzeninin, modernleşmiş hali hepsi o kadar. Zengin yine zengin fakir yine fakir.
Film konu ve işleniş yönüyle iyi olmasının yanında kafada bir sürü soru işareti de oluşuyor. Bir tren yapıyorsun, içerisine insanların ihtiyaç duyacağı her türlü şeyi (uyuşturucu dahil) koyuyorsun ama; bir grup insana böcek yediriyorsun, bu nasıl bir psikopatlıktır. Sen bu insanları kurtardığın için sana minnet duyacaklarını biliyorsun, minnet duyacakları niye kendine düşman ediyorsun? Hadi diyelim nüfus fazla, o zaman ilk başta çok az insan alırdın ve zamanla nüfus çoğalır ve de kimse sana bir şey diyemezdi. Ya da uyuşturucu yapabilen bir trende, nüfus kontrolü içinde bir yol bulunurdu. İnsan ne gerek vardı diyor bunca insana zulmetmeye. Gelelim trenin tasarımına, diyelim ki siz diş doktoruna gideceksiniz, o zaman ya saunadan ya da bardan geçeceksiniz. Dişçiye varana kadar ya haşlanacak ya da kafayı bulacaksınız.
Ön vagondaki insanların tavırları ile Açlık Oyunları filmindeki açlıktan uzak olanların, davranış bütünlüğü son noktada. Uyuşmuş, hayali bir dünyada yaşayanlar ve hayatın en acımasız noktasını, açlığı ve birbirini yeme sınırını görmüş insanlar.
Filmi izlemeden önce, bazı yerdeki yorumlara baktım ve özellikle sonunun çok iyi kurgulandığı yönünde yorumlar gördüm. Yorumlar üzerine filmi izledim ve sonu için onlarca müthiş senaryo yazdım ama; sonu benim için tam bir fiyasko oldu. Acaba ben mi anlamadım diye tekrar izledim. Evet, ben anlamıştım ama; bu son benim yazdığım senaryoların onda biri bile değildi. Bu kısmıyla beni hayal kırıklığına uğratsa da güzel bir yapım olduğu ortada.
Evet, son dönemlerde insanları ayaklandırmaya yönelik filmlerin bu denli çoğalmış olması, birileri yine bir şeylerin planlarını mı yapıyor sorusunu, benim açımdan hep taze tutuyor ve Snowpiercer IMDB'den tamı tamına 7,2 puanı hakkıyla alıyor.
Aaa unutmadan, Tilda Swinton, müthiş performansı ile kalbime taht kurdu.