Günışığı Temizleme Şirketi
Yazar: Murat Özerİstanbul Film Festivali'nden vizyona düşen filmlerden biri "Günışığı Temizleme Şirketi" (Sunshine Cleaning). Birkaç yıl öncesinin çarpıcı 'azimli aile' komedisi "Küçük Gün Işığım"ın (Little Miss Sunshine) yapımcılarının yeni bir marifeti olan film, o kadronun yıldızlarından Alan Arkin'i de bir kez daha benzer bir rolde karşımıza çıkarıyor.
Lise yıllarında 'popüler' bir kızken şimdilerde bekar bir anne olarak hayatını sürdüren ve kıt kanaat geçinen Rose'un etrafında şekilleniyor filmin öyküsü. Devlet okulundan uzaklaştırılan oğlunu özel okula verebilmek için 'ilginç' bir işe sıvanan kahramanımız, yanına delişmen kardeşi Norah'yı da alarak 'suç mahali temizleme' işine girişir. İki kadın için son derece zorlu bir sınav anlamına da gelen bu iş, giderek onları bir arada tutan zamk haline dönüşecektir...
'Amerikan rüyası' formülünü tersten okumayı deneyen ama ilerleyen dakikalarda bunu standart bir yola sokan "Günışığı Temizleme Şirketi", zorlu koşullarda sürdürülmeye çalışılan hayatların anatomisini çıkarma niyetinde bir film. Çıkış noktası olarak 'doğru' bir seçimle hareketlenen yapım, iki kardeşin birbirlerine sırtlarını dayayarak giriştikleri işin handikapları arasında boğuşmalarını keyifli anlarla desteklerken, bir yandan da onların babalarıyla olan ilişkilerini deşifre etme çabası içinde görünüyor.
Ancak tüm bu çabalar, belli bir noktaya kadar filmi taşıma işlevi üstlenmesine karşın, bir bütünlük arz edecek bir yapının ortaya çıkmasını sağlayamıyor. Özellikle Amy Adams'ın canlandırdığı Rose karakterinde çizdiği 'kaybeden' profilini destekleyecek 'ikna edici' argümanları bir araya getiremiyor film. Öte yandan son zamanların en çarpıcı genç aktrisleri arasında sayabileceğimiz Emily Blunt'ın bedeninde yaşayan Norah, ablasına göre daha iyi çizilmiş, özellikleri ortaya çıkarılabilmiş bir karakter olarak kendini gösteriyor. Alan Arkin'in baba kompozisyonu ise başta da dediğimiz gibi, "Küçük Gün Işığım"dan fırlamış izlenimi veriyor, ama burada daha 'etkisiz' bir karakter derinliği söz konusu.
"Günışığı Temizleme Şirketi", 'temizlik' fikrini karakterlerinin ruh temizliği üzerinden de okuyabileceğimiz bir çatı kurmaya çalışıyor hikâye boyunca. Onların temizlenmesi son derece güç yerleri pırıl pırıl yapma isteklerinin kendi kişilikleri üzerinde de etkili olacağı motivasyonundan yola çıkan senarist Megan Holley, dibe vurma noktasına gelmiş karakterlerini ayağa kaldırmak için kullanıyor 'temizlik' düşüncesini. Ama birçok işte olduğu gibi burada da 'iyi niyet' yeterli olmuyor ve Yeni Zelanda doğumlu yönetmen Christine Jeffs'in kadın hikâyeleri anlatma yeteneğinin de 'yetersiz' kaldığını görüyoruz.
Sonuç olarak bu filmin izlenme sıkıntısı taşımadığını ama hedeflediği noktadan çok uzaklara savrulduğunu söylemek mümkün. Kadın dayanışmasının hayatı biçimlendirme gücünü deşifre etme çabasının karşılığını yeterince görmediğimiz de bir gerçek. Sundance Film Festivali'nin yarışmalı bölümüne seçilme dışında 'gözle görülür, elle tutulur' bir başarısı olmadığını da belirtelim "Günışığı Temizleme Şirketi"nin.