Ortalama puan
2,7
264 Puanlama
Deccal hakkında görüşlerin ?
1,0
16 Haziran 2010 tarihinde eklendi
türkçe isim çevirisi oldukça isabetsiz;bu türe ilgi duyan kişilere saygı duyuyorum ama sırf izlemek için izlediğim bu film hakkında pek de iiyi cümleler sarf edemeyeceğim 4/ 10(o 4 puanda ilk 4 dakikanın hatırına)
2,5
20 Haziran 2010 tarihinde eklendi
Mesaj kaygısı üzerine inşa edilmiş bir film. Herkes yönetmenin bakış açısıyla filme bakmayabilir ve birşey anlayamaz haliyle. Oldukça durağan, korku unusurlarından uzak bir yapım olmakla beraber, filme Türkçe isim olarak 'Deccal' diye çeviri yapanlara sormak lazım; hangi mantıkla bu Türkçe karşılığı bulmuşlar'Sırf bu saçma Türkçe isim yüzünden insanlar farklı beklentilerle salona giriyorlar ve sonuç hüsran!Eğer sinemayı bir eğlence ve keyif aracı olarak görüyorsanız filme gitmeyin derim. Yönetmen birşeyler anlatmak, mesaj vermek uğruna filmi kaçırmış.Oysa filmin başı öylesine güzeldi ki, devamını getirememiş. 4/10
2,5
18 Ekim 2009 tarihinde eklendi
Çok iyi ve farklı deneyim olacağı kesin izlememiş arkadaşlar için.Trierden böyle sürprizler bekliyordum ve beklentilerimi karşıladı.
4,5
28 Nisan 2010 tarihinde eklendi
öncelikle filmden ziyade bir deneyim olarak görüyorum, trier hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan arkadaşlar tabiki filmden hiçbirşey anlamamakla beraber filmi beğenenleri de kendi içsel düyalarında ötekileştirecektir, ki böyle olması gerekir. izlediğim en iyi film, bu film yılın filmi gibi klasik yorumları yakıştıramayacağım bir film, kesinlikle daha fazlasını içeriyor daha fazlasını hak ediyor. film baştan sona imgesel bir başyapıt niteliğinde. her sahnenin görünen yönü dışında derin bir izdüşümü var. klasik amerikan korku filmlerinde kullanılan sahnelerden pek farksız sahnelerle bu derece vurucu bir film ortaya koymak takdir edilesi bir durum.
2,5
16 Haziran 2009 tarihinde eklendi
Cannes'daki gösterimi bittiği anda basın mensuplarının yarısı ayağa kalkıp alkışlarken, yarısı çığlık çığlığa, ıslıklarla ve yuhlamalarla protestolara başladı. Zevk ve kızgınlık haykırışları 15 dakika sürdü. Gösterimin ertesi günü yapılan basın toplantısında Lars von Trier "Ben dünyanın en iyi yönetmeniyim" diyerek bu bol alevli tartışmaya bir bidon benzin daha döktü. Antichrist'ı Cannes'da olmadığımız için doğal olarak henüz izlemedik, nasıl bir film olduğunu bilmiyoruz. Ama şu ana kadar izleyenlerin eleştirilerini okuyunca ve gösterimden sonra ortaya çıkan tartışmaları görünce şunu net bir şekilde anlıyoruz: İyi ya da kötü olabilir ama çok güçlü bir filmle karşı karşıyayız.
2,5
25 Kasım 2009 tarihinde eklendi
Film, çok yoğun duygular içermekte ve çok derin vurgular yapmakta.. Yüzeysel bir bakış açısıyla izlenirse çok basit fikirlerin ortaya çıkacağı bir film. Somut bir olaydan hareketle, duyguların bu kadar yoğun hissedildiği bir film daha izlemedim son zamanlarda.. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
2,5
22 Kasım 2009 tarihinde eklendi
yok "bayan"la gitmeyin, yok ailenize bilmem ne izletmeyin gibi anlamsız yorumları gördükten sonra, az önce filmi izlemiş ve pek çok aorgulamayı da beraberinde keşfe çıkmış biri olarak filmin anlaşılması paganizmin hristiyanlıkla lanetlenmesi, ortaçağ avrupasında din adına 2000 yıldır kadına yapılan işkenceler ve kadının bu doğada nasıl özneleştirildiği hakkında altyapısı olanların ödülüdür demeliyim. film izlenmesi güç; ama yerlerini iyi dolduran imgelerle çarpıcı bir yansıma oluşturuyor zihinlerde. trier yine gereğinden fazla başarılı.
5,0
13 Ağustos 2010 tarihinde eklendi
arkadaşa ben de katılıyorum böyle bir film nasıl olur da 4ün altında puan alır ilginç.acaba hangi türk filminde bu filmin ilk 5 dakikası kadar olağanüstü sahneler var.adam birilah kimse laf etmemeli sadece bize izleyip susmak düşer.filmi 4-5 gün önce izledim ama hala etkisindeyim,gün içerisinde filmden kareler gözümünönünden geçip duruyor.ne diyelim umarım birgün bizimkiler de böyle filmler çeker..
2,5
14 Haziran 2010 tarihinde eklendi
rahatsız edici, ilginç...porno mevcut. ama bu kadar. sırf 'rutinin dışında' diye güzel bir film diyemem. 5/10
5,0
19 Aralık 2010 tarihinde eklendi
antihrist hakkında bilginiz varsa ve tuhaf ön yargılarınız yoksa gerçekten kaçırmamanız gereken bir film bir an önce dvd sinin çıkmasını bekliyorum.hayatımda izlediğim en iyi filmlerden birisi...
1,0
18 Ekim 2009 tarihinde eklendi
Düşün,sanat ve bilimden uzak olanlara tavsiye edilmezmiş...1000e yakın dvd arşivi olan biri olarak yorumumu geliştiriyorum ve diyorum ki entel dantel işlerle uğraşıp milleti bilgisiz diye hor görmeyi marifet sananlara bu psikopatlık içerisinde işlenmiş senaryo olmayı bile beceremeyen paçavrayı öneriyorum.Hayvanların ızdıraplar içerisinde acı çekmesini,milletin birbirini ve kendilerini kesip biçmesini felsefe kitaplarından gördükleriyle sanat eseri zannedip edebi değeri olduğuna inananlar buyursun bu filme hayran kalacaksınız!
4,0
22 Mayıs 2009 tarihinde eklendi
Bilginiz olsun filmi izlerken 26 kişi hastanelik oldu ve 200 dan fazla kişi sinemayi terk etmişler. Heyecanla Türkiyeye gelmesine bekliyorum......izleyenlere bol şanslar :O)
1,0
16 Ekim 2009 tarihinde eklendi
tek kelimeyle zaman kaybı
2,5
29 Ekim 2009 tarihinde eklendi
cannes galasında ayılanları bayılanları duyunca çok aşırı meraklanmıştım.her seferinde farklı ve zekice filmler yapan lars von trier in belkide filmografisindeki en sıradışı filmi bu.yaratılan atmosfer kusursuz.prolog sahnesi gelmiş geçmiş en iyi açılışlardan.oyuncular çok özverili.film oldukça gerebiliyor insanı ve aynı zaman da tarihsel göndermeleri de oldukça yerinde geldi bana.beklediğimden daha sert değildi(tabi beklentilerimin ölçüsü aşırıydı sanırım)lafın özü sansürsüz gösterilecekmi ülkemizde bilemiorum ama orjinal haliyle izlemek gereken bir film bence.
4,0
21 Haziran 2010 tarihinde eklendi
Daha önce yaptığım yorumuma bir kaç şey eklemek istiyorum. Filmin konusu sizce nedir diye sormuştum.ve kendi yorumumu dile getirmiştim.Bu film ile ilgilenenler zaten filmden sonra veya filmden önce eleştirmenlerin yorumlarını okumuşlardır.Fakat yapılan yorumlar o kadar düşünsellikten uzak ki eleştirmenlerin yaptıkları yorumların aynısı yazıyorsunuz arkadaşlar. Bir eleştirmen film hakkında derlemesine bir yorum getirebilir.fakat onun bile yanlış anladığı veya kaçırdığı noktalar veya sizce kabul etmediğiniz noktalar olabilir.Aslında doğruyu siz bilmişsinizdir belkide.Belkide öyle bir anlatım tarzı vardır ki filmden herkes kendine göre bir sonuç çıkarabilir. Aslında bu filmde öyleydi. Kadının filmde klitorisini kestiğini ve bunu feminist düşünceye sahip olduğu için artık kendi egemenliğini kendi eline almak için yaptığını yazmış beyaz perde eleştirmeni. Bu kadar saçma bir yorum olabilir mi? Peki sizce öyle mi? Çok ince bir düşünce ve algılayış tarzı olarak yorumlansada tamamen mantığa dayatılmaya çalışılan ve pek ip ucusu olmayan bir yorum.Ben bu yoruma katılmıyorum. Çünkü filmde kadının çektiği acı ön planda.Duygu ön planda. Film zaten psikolojik gerilim.Korku falan hiç değil.Feministlerin yapısını ele alan bir film değil. Kadın zaten sapık ruhlu çift karakterli ve acı yaşatmayı seven bir kadın.Yaptığı işkencelere sevinen daha sonradan üzülen bir şizofreni oynuyor.Kadının o anda kendi klitorisini kesmesinin feministlikle bir alakası olduğunu sanmıyorum. Şöyleki filmin başında onlar sevişirken (karı koca yataktalar iken) çocukları öldü. Yani belki o an sevişmeselerdi kadın çocuğu kurtarmayı düşünebilecekti. Ama kendini o kadar çok sadizime vermiş olan şizofren bir kadın ki çocuğunun ölümünü izlemeyi bile sekse tercih etti.seks ön plandaydı.Ve bu yüzden filmin sonunda klitorisini keserek böyle büyük bir suçu özellikle sevişirken işlediği için kendisini cezalandırdı.belkide bir nevi adamıda bu yüzden cezalandırdı. yaptığı işkencelerle. Ormanda gördüğümüz ölü bedenleri kadının soğuk ölüm havasını yansıtıyordu.Buz gibi ölüm kokan cesetler dolu orman.Kadının yaşadığı dünyayı aktarıyordu bize. Şizofrenik ,kasvet dolu, ölüm kokan, kapkaranlık, yaşamaktan uzak, hayatta iken bile zaten ölmüş bir insanın psikolojini çok iyi yansıttı bize ormandaki ölü bedenleri.Filmin sonunda ise adamın gördüğü ve tepe çıkan insanlar topluluğu ise neşenin ve mutluluğun sembolü idi.Bir düşünürseniz o kadar çok insanla dolu bir ormanda kim korkabilir ki? Çünkü korku artık gitmişti. Adamın dünyaya bakış açısını bize temsil etti o insanlar. Film boyunca kadının kendisine ve kocasına yaşattğı kasveti yansıtan şizofrenik hayvan tasvirleri,ölüler ile karşılaşmıştık o ana kadar. Öyleki artık adama bile bulaşmaya başlamıştı bu hava yavaşça. Üzüm üzüme bak baka kararır deyimine çok iyi bir örnek aslında.Ama kadın öldükten sonra adamın asıl psikolojini ilk kez görebildik.Ki filmin adıda bence bu sona bağlıydı.Antichrist - hristiyan karşıtı (olmayan) bir sondu.hristyan karşıtı yada dinsiz olan bir kadına karşın, inancın ,din kurallarına ve etiğe göre yaşayan bir adamın (insanın)aslında doğruluğu ve mutluluğu her zaman ne koşulda olursa olsun bulacağını gösteren bir anlatımdı. Bu kelime Birde dinden uzaklaşma anlamında kullanmış nietzsche bir romanında. Sanırım ona bir gönderme yapılmış filmin isminde de. Nietzschenin hristiyanlar ve hristiyanligi yerden yere vurdugu romaninda kendisi icin kullandigi isim hristiyanligi elestirken decall adini vermisir kendisine. Sanırım filme Türkçe isim aranırken burdan yola çıkılmış. tabiki bunu herkes bilemez. daha filmi anlatabilir bir isimlendirilme yapılabilirdi. Anti-friz gibi. Bu işin şakasıydı tabiki :) Sevgiyle kalın.
Daha Fazlasını Göster