kaç defa doğarız, kaç defa ölürüz? bilincimizin(bilinçaltı?) çok uzakmış gibi görünen ormanlarına tekinsiz , kayıtsız, cesur bir yolculuk... erdem, önce imgeyi sunuyor; sonra o imgeyle yüzleştiriyor. ne de iyi ediyor.
Diyaloglardan çok görsel öğelerle anlatmış Reha Erdem anlatmak istediğini...Çocuk oyuncuların -oyunculuk tecrübeleri olmamasına rağmen- performansları görülmeye değer...Mutlaka izlenmesi gereken, gelecek günlerde uluslararası ödüller alması kuvvetle muhtemel bir Reha Erdem filmi...
Uluslar arası bir çok ödül almış bir filme gidiyorum, çok güzel olmalı diye, kendi kendime çok şartlndığımdan mıdır nedir, film bittiğinde hayal kırıklıklarımla başbaşa kaldım. Film güzel ama sadece güzel, öyle çok farklı bir konusu, sarsıcı bir finali veya ne bileyim olağanüstü müziği falan yok. Ödül almış filmler denince daha fazla şey bekliyor insan. Ama film beklentileri karşılıyor mu? Hayır!
Son yıllarda izlediğim en iyi Türk filmi. Çok etkileyici bir film gerçekten. En etkileyici şey gerçek,doğal yaşamdır ve filmde fazlasıyla var. Aksiyona, maceraya, gereksiz efektlere, gereksiz abartmalara,dekora, makyaja gerek duyulmadan yapılmış bir film. Sıkıcılıktan çok uzak, çok doğal, çok gerçek bir film. Oyuncuların yansıttıkları duygular gerçekten çok iyi. Onların hissettiklerini siz de hissediyorsunuz. Mutlaka görülmeli, görülmemesi bir kayıp olur.
Reha Erdem , aslında basit bi konu seçerek 3 çocuğun köydeki zamanlarının nasıl da sıkıştırılmış bir dünyada olduklarını gösteriyor...Ayrıca kamerra ve oyunculuklar çokk güzel sergilenmiş yer seçimi harika bence, izlenmesi ve görülmesi gereken filmlerin başında olmalı..
Ben filmi bazı yönleriyle beğendim bazı yönleri ile beğenmedim. Şöyle ki; filmde anlatılan hikaye aslında bir hikaye olmaktan çok yaşamdan bir kesit gibi anlatılmış. Hal böyle olunca film, çok sıkıcı bir hal alıyor ve sürükleyicilikten uzaklaşıyor. İkinci olumsuz yönü ise müzikleri. Ben bir müzisyenim ve bu filmin müziklerini gerçekten hiç beğenmedim. Devamlı tekrar eden oldukça sıkıcı bir konuyu daha da sıkıcı hale getiren müzikler var. Ama oyunculuk hakkında olumlu şeyler söylemek mümkün. Zira çocuk oyuncuların performansları takdire şayan. Özünde çok masum bir film ancak ben kendi ergenlik dönemimi hatırlıyorum da aklımızda genelde tek bir şey vardı o da cinsellik. Ancak yönetmen, 3 tane ergenliğe girmekte olan gencin hikayesini anlatırken cinselliğe fazla ağırlık vermemiş. Bu da bana göre olayı gerçekçilikten uzaklaştırmış biraz. Bir baş yapıt olmasa da herşeye rağmen izlenebilecek bir film Beş Vakit.
büyük şehirlerde vakit ne kadar hızlı geçiyorsa kırsalda zaman o kadar çabuk geçmiyor işte beş vakitde bu o kadar güzel anlatılmış ve seyirceye hissettirelebilmiş o geçmeyen vakitde bir çocuğun büyümeside gecikiyor babasının ona verdiği 20 dakikalık cezada bitmiyor... reha erdem ,ömer kavur'dan sonra zaman konusunu en iyi işleyen yönetmen bence...
görsel öğeler çok iyi kullanılmış,kamera kullanımı süper..ancak zaman zaman sizi filmden koparmasa da birtakım boşluklar var gibi sanki.bunlara rağmen filmin bir sanatçının elinden çıktığı aşikar.müziklere gelince,gerçekten de birtakım çıkışlar kulağını tırmalıyordu insanın..
Reha Erdem,Türkiyenin çok ilerisinde bir film yapmış bence.Sınırları aşan bir film olmuş gerek kamera kullanımı,gerekse konu itibariyle..Filmde tek beğenmediğim nokta kullanılan müziklerdi.Gereksiz yerlerde gereksiz müzikler kullanılmıştı.Çocuk oyuncuların performansı mutlaka görülmeli.İmam rolündeki Bülent Emin Yarar ise daha çok tanınmayı hakeden bir oyuncu.Çünkü çok iyi bir oyuncu bence.Reha Erdem'in tarzına alışkın değildim.Bu,ilk izlediğim Erdem filmi oldu o yüzden biraz sıkılır gibi oldum bazı sahnelerde..Ama bu,filmin sanatsallığına ve müthişliğine gölge düşüremez.Çekimlerin yapıldığı "Ayvacık" beldesi görülmesi gereken bir yer.Manzaralar ve büyüleyici ezan sesinin eşliğinde insanı başka diyarlara götürüyor.
Filmin konusu ise,hepimizin bildiği her gün tanık olduğu ya da işittiği kadar basit bir konu olmasına rağmen hiçbirimizin üzerine konuşmadığı,kafa yormadığı bir konu.Ebeveynler beklenti içindeler,küçük bedenler ise anlaşılma ve sevildiğini hissetme arzusuyla yanıp tutuşuyorlar.Ne onlar küçüklerin yarasına merhem oluyor ne de küçükler onların yarasının merhemi oluyor.Yürüyüp giderken üzerine basıpta gittiğimiz bir konu bu filmin konusu.Çocukken,genel olarak her insanın böyle bir psikoloji içine girdiği düşünülürse bazı sahnelerin gözlerimizin sulanmasına sebep olacağı aşikar.En azından benim için öyle oldu.Görülmeye değer bir Türk sineması şaheseri 9/10
elime bir kamera alıp,güzel anadolumun herhangi bi köyünde tamamiyle doğaçlama 2 gün çekim yapsam bu filmden daha seyredilebilir nitelik taşıyacağına eminim.Başta diyalog diye birşey yok filmde,müziklerde çok anlamsız ve yersiz,senaryo desen çok dağınık..İin özü ben beğenmedim,aldığı ödüllerede baya şaşırdım..
mükemmel amerikan insanlarının karakterize edildiği amerikan filmlerinden sıkılanlara iyi gelen bir film. çocukluk ve ergen psikolojisi harika resmediliyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.