En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
lelaina
Takipçi
116 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
9 Nisan 2007 tarihinde eklendi
aslında yeni tanıdığım ama çok fazla sevdiğim reha erdem in bu son filmi beni korkuyorum anne de de olduğu gibi büyüledi 5 vakiti daha 5.dakikasında ödüllendirdim... büyümek yada aslında büyüyememek yönetmenin sinemasındaki temel dert.sanki filmde zaman geçiyor gibi gözüküyor ama duruyor.5 vakitte cezalandırıldıkça babalarını dahada sevmeyen oğullar kadar dedelerden azar işiten ve akabinde gözyaşı döken babalarda var.babasını öldürmek isteyen oğul bir yana babasını annesinden ve kardeşinden daha çok seven hatta kıskanan bir kız çocuğuda filmin karakterleri arasındaki(ben bu hikayeyi çok sevdim)... filmin bir sahnesinde yaşlı kadın'bunun babasıda böyleydi onun babasıda böyleymiş' ...yani bu filmde sanki kuşaktan kuşağa aktarılan bir çatışma sevgisiszlik veya beyhude bir sevme çabası var... sanki insan nedir ki nin devamı gibi doğum ve ölüm arasında olan her evre anlatılmış çiftleşen hayvanlar,sevişen insanlar,hamile bir kadın,bir bebek, doğum yapan bir inek,çocuklar,yetişkinler,ölümü bekleyen yaşlılar... mekan olarak doğayı seçmesine hiç şaşırmadım müzik olarakda doğadaki sesleri kullanmış bu çok süper olmuş... çocuk karakterleri sıklıkla doğayla bütünleşmiş halde görüyoruz ben bunu yetişkinlerin dünyasından sistemden kaçış diye algıladım.bu konuda stainboy ne düşünür meraklardayım.büyüklerle mücadelenin yorgunluğu ardından gelen huzur sanki bu... korkuyorum anne nin mahallesi gibi imrendirici olmaktan çok tedirgin edici... ve ben bu filmin çekildiği yere gidip o topraklara yatıp kendimden geçmek istiyorum birde sanırım söğüt ağacı idi onun altından geçerken yapraklarını da hissetmek istiyorum...
filmde nefret ve sevgi unsurları güzel işlenmiş.beğendiğim ender sahnelerden birtanesi de yıldızın bayılma sahnesiydi.bana kalırsa bu filmin notu 10 üzerinden 5.yine de türk sinemasına katkısından ve emeğinden dolayı reha erdeme teşekkürler.
filme olumsuz yorum yazanları anlamakta güçlük çekiyorum.nedenmi?deniliyor ki"film çok sıkıcı,böyle sıkıcı filmmi olur?"allahaşkına film bazı şeyleri o kadar güzel anlatmış ki filme sıkıcı diyebilmenin ihtimali yok.hatta insana yaşama sevinci veren bir film bence.neden mi?filmin geçtiği köye bir göz atalım.zaman geçmiyor bu köyde.hiçbir eğlenceleri yok insanların.hiçbir sosyal faaliyetleri yok.veee bu sıkıntı insanları o kadar geriyor ki birbirine düşman oluyor neredeyse herkes.çocuk babasıyla problemli,babası kendi babasıyla problemli.diyalogları neredeyse sıfır.fotoğraf çekilirken bile babasına yanaşmıyor çocuk.insanlar umutsuzlaşmış hiçbir eğlenceleri yok.işte burada dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var.film hayatınızın değerini bilin diyor.ve sosyal faaliyetlerin önemini sosyalleşmenin insanın gelişimde çok ama çok önemli olduğunu anlatıyor.sosyalleşme olmazsa bir buçuk saat bile sizi sıkabiliyor bir de o köyde yaşayanları düşünsenize.işte bu bağlamda film bazı şeylerin değerini bilmeyi öneriyor bize.gerçekten çok sıkıcı bir yerleşim merkezi konunun geçtiği yer.aşık olan bile yok neredeyse birbirine.çocuk tutup platonik bir aşk yaşıyor öğretmenine.yaşlı kadın hayattan bıkmış,babalar anneler umutsuz.birbirine düşman herkes.babasını öldürmek isteyen çocuk mu dersiniz,gariban çobanı kırbaçlayan adam mı dersiniz.her şey var burada.işte film diyor ki hayatınızın değerini bilin ondan sıkılmamak için daima kendinizi geliştirin,eğer gelişimi yavaşlatırsanız bir buçuk saat dayanamadığınız monotonluk tüm hayatınızı sarıverir.
ben gerçekten filmi bu kadar övenleri anlamıyorum izlerken o kadar sıkıldım ki belli bir konu var ama çok ağır işliyor ve de sonunda ee ne oldu gibisinden kalıyosunuz takva da aynı şekilde konu ağır işliyordu bu kadar ödül almasına açıkçası şaşırdım çok daha iyi filmler olduğunu düşünüyorum ayrıca bir filmi film yapan sadece konunun güzelliği değil onun işlenişi izleyici etkilemesi ve de hareketliliği bu filmde hiçbir hareketlilik yok konuşmalar bile çok az 55.Mannheim-Heidelberg film festivalindeki görüntü yönetmenine verilen ödülü haketmiş konu güzel ama çok ağır işlenmiş 10 üzerinden 5
Ya bu filme bayıldım bittim resmen o kadar güzeldi ki cd den izledim toplam 17 ödül almış ve gerçekten heketmiş müzikler oyuncular herşey çok güzeldi bu filmden sonra bi reha erdem fanatiği olbilirim 10/9 verdim çünkü ışıkla çok güzel işler başarılabilirdi mesela ’sabah güneş doarken köyde yaşananlar ışığın minarenin tepelerine vururken ezanın çınlaması kulaklarda ve insanın içini ürperten bi dram sahnesine masum bi müzik ve suya vuran güneş ışığıyla bi geçiş’ belki fazla oluorum ama sanki bu tarz bişeyler eksikti yine de kesinlikle favorim...
Senaryosu ve çekim planları çok güçlü bir film kotarmış Reha Erdem.Filmin en büyük handikapı müzikler, ses, diyaloglar. Bunlara rağmen cesur ve dingin anlatımından dolayı Reha Erdem'in yeni filmlerini sabırsızlıkla bekliyorum.
bu filme yapılabilecek tek eleştiri fazla yer kaplayan müziklerine olabilir, filmin muhteşem müzikleri daha az sahnede kullanılsa filmin değeri artardı eminim, ama başka da söyleyecek bir şey yok on üzerinden onu ve hatta daha fazlasını hakeden ama maalesef daha fazlası verilemeyen bir film, reha erdem bilinmek istemeyeni, korkulanı, söylenmekten utanılanı öyle bir söylüyor ki, izlerken, insan yaşayabileceği her sapkın duygudan haberdar olunmasından ürküyor, hiçbirşey gizli kalmıyor, ve bu kadar ağır ilerleyen bir film seyirciyi nasıl oluyor da bir saniye bile sıkmıyor anlamak zor.
Bazı filmler vardır senaryoda söze gerek duymazlar.Kim ku duk’un' boş evi' gibi.Beş vakit te bu fazla söze gerek duymayan filmlerden.Müziğin ritmine ve doğa görüntülerinin güzelliğine bırakın kendinizi film sizi alıp götürsün.Beş vakit gözlerimize ve ruhumuza ziyafet veriyor.Filmde emeği geçen herkesin eline ve yüregine sağlık.
Bir çok toplumsal aksaklığı bünyesinde barındıran bir toplum olmamızdan olsa gerek sinema eserlerimiz genelde toplumsal eleştiri üzerine kurgulanmaktadır. Sinemamızın bu yönü, seyirci ya da eleştirmenlerin dikkatinin eserin teknik/kurgu yönünden çok içeriğine yönelmesine neden olmaktadır. Kanaatimce "Beş Vakit"in en başarılı yönü genç oyuncularla iyi bir ürün ortaya çıkarmasıdır. Ayrımcılık, eşitlik ilkesinin ihlali, adaletsizlik bu toplum asırlardır en büyük sorunun olagelir. Eşitlik ilkesinin ihlali sadece belirli bir coğrnafya, dönem, kurum ya da sınıfla sınırlı olmadığını bilmeyen yoktur sanırım. Bu filmde Ömer ile babasının, Yıldız ile annesinin... ilişkileri esas alınarak başarılı bir biçimde işxlenmektedir. Ömer'in öğretmenine olan aşkı da "Cemile" hikayesini artamyacak kadar güzel işlenmektedir. Filmin akışı durağan gibi görünse de bence "Beş Vakit"in güzelliği burada...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.