En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
rapmtrak
1 değerlendirme
Takip Et!
4,0
20 Mayıs 2008 tarihinde eklendi
Michael Haneke daha çok izleyiciye özellikle eleştirilerinin büyük bir kısmını yaptığı Amerikan halkına ulaşması için böyle bir yeniden çekime ihtiyaç duydu.bence yerinde bir karar sonuçta daha çok kişiye ulaşacak.ve herkes çevresindeki büyük tehlikenin farkına varmış olacak.ama eski filmle bu filmi kare kare aynı çeken Haneke bir daha böyle bir projede yer almayacağını fakat istediği şekilde çekilmesine izin verildeği sürece her yapımcıyla çalışabiliceğinin altını çizmiş.Belkide Haneke yi bu ilk Hollywoodda görüşümüz olmaz.
yapılabilcek en rahatsız edici, en psikopat filmlerden birisi böyle bir filmide haneke’den başkası yapamazdı herhalde. film resmen izleyiciyle dalga geçiyor. oyunculuk performansları müthiş. özellikle psikopatlardan birinin kumandayı alarak zamanı geriye sardığı sahnede haneke seyirciyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. izlenmesi gereken ama insanın asabını bozan bir film 8/10
Yönetmenimiz "Michael Haneke" tüm zamanların en tapındığım 5 yönetmen listemin demirbaşlarındandır. Haneke sinemasıyla, sinema birikimine ve zekasına güvendiğim bir üstad aracılığıyla tanıştım. Yaa bana bir yönetmen öner ki : "Leş gibi Hollywood kokan filmler yapmasın, filmleri klişelerden klişelere koşmasın, filmlerinde ters köşeler olsun, filmleri "Otomatik Portakal" tadı versin; film bittikten sonra birkaç gün kendime gelemeyeyim ve son olarak da alternatif ve orjinal bir film izlemek isteyen herkese de şiddet ötesiyle tavsiye edebileyim" dedim. "Havada karada Michael Haneke" dedi... İlk Haneke deneyimim "La Pianiste"dir, sonrasında "Funny Games" ile müptelası oldum, "The Seventh Continent" ile de Haneke sinemasına tapındım resmen:) Lakin 3 Haneke filmi izleyip ruh sağlığınızı korumak çok zor, bünye kaldırmayabilir:)
Michael Haneke insanı germeyi çok iyi başaran bir yönetmen, felsefeci, büyük bir düşünür... Haneke'nin filmleri psikolojik işkencenin en sarsıcı örnekleri olarak adlandırılabilir ve orta sınıf ahlakını da son derece sert bir üslupla eleştirir, tüketim alışkanlıklarını yerden yere vurur, kimseye yaranmak gibi bir derdi yoktur:)
Hollywood ile kendi araçları ile dalga geçen bir yönetmen olan Haneke "Funny Games"te yine giydirmiştir Hollywood'a, 24 ayar bir ayar verip izleyiciyi tokatlayıp kendine getirmiştir...
Bi de o müzikler beni benden ayrıca aldı, hele o "Scream vokalli kuzeyli metali" da neydi yaaa öyle...
Özetle "Funny Games"i alternatif ve orjinal bir film izlemek isteyen herkese şiddet ötesiyle tavsiye ederim lakin hazmı zordur Haneke sinemasının, asabınızı bozar, sinirlerinize ve beyin kıvrımlarınıza güveniyorsanız buyrun izleyin ama çerez film ekolunden geliyorsanız uzak durmanızda fayda var:)
Rahatsız edici,iğrenç,tiksindirici,utanç verici...Haneke yine sorunsuz giden hayatLara çomak sokuyor.her şeyi yerLe bir ediyor.biz de ekran başından ona boLca küfür ediyoruz...
ya hayret bir şey ya? Michael Haneke durup dururken hollywood'da funny games'i amerikalı oyuncularla yeniden çekti. tamam da neden?hayret bir şey. Dehasından ve politik tavrından zerre kadar kuşku yok ama olmaz ki böyle de olmaz ki ya.
Ağaçlar, çiçekler, kuşlar;Mozart, Vivaldi...Hayat o kadar güzeldi ki Georg, Anna ve biricik oğulları için.Tek dertleri ertesi gün düzenleyecekleri partinin hazırlıkları.Göl kenarındaki yazlıklarına gelen bu çekirdek aile cennette yaşamaktadırlar.Komşuları Eva ve Fred’in yanında gördükleri iki gencin hayatlarına girmesiyle cennet, cehenneme dönüşür.Yeşilliğin ortasında, kuş ve cırcır böceği seslerini arka fona alıp gerilim filmi yapmak pek de akıl karı değil doğrusu;lakin Haneke işin basitine kaçmayıp zor olanı başarmak istiyor ve bunun altından harikulade bir biçimde kalkıyor.Önce oturaklı bir senaryo için hazırlıklar yapılıyor.Peter eve gelip Eva adına yumurta istediği andan itibaren Haneke tuşa basıyor ve önceden hazırladığı menü, bir ziyafete dönüşüyor.(baba ve oğulun yelkenlerini tamir etmeye çalışırken düşürdüğü bıçak, dönüp dolaşıp finale doğru karşımıza çıkıyor.Bu da senaryonun nasıl ince detayına kadar tasarlandığının apaçık bir kan.tı.)Her filminde yaptığı gibi cevaplarla ilgilenmiyor Haneke.Film, sorular üzerine kurulu.(Georg, hemen ölmek istediğinde;Paul’un cevabı oldukça ba.ittir:Seyirci uzun metraj bir filmde mantıklı bir final bekler.Her ne kadar sorularımıza cevap bulamasak da, Paul’un seyirciyle sık sık diyaloğa girmesi gerilimin dozunu fazlasıyla arttırıyor.)Aslında Haneke, Paul aracılığıyla sık sık, bunun bir film olduğunu dile getirmekte.Lakin Paul’un seyirciyle diyaloğa girmesi, seyirciyi rahatlatmıyor;aksine daha fazla geriyor.Ve evet.’’Peki ya siz'Siz de iddaya var mısınız'Yoksa siz onlardan taraf mısınız?’’ diye sorduğunda biz de bu çekirdek ailenin korkularını paylaşıyoruz.Evet, bu cevaplar üzerine kurulu bir film değil;sorular üzerine kurulu...Filmin akışı sırasında sürekli, Paul ve Peter’ın yapmalarını istedikleri şeyi yapsalar hayatta kalırlar mı, sorusu yankılanıyor kafamızda.Bununla beraber Paul ve Peter’ın bazen kötü olmadıklarını da düşünmüyor değiliz.Ne de olsa ilk tokadı atan Georg’tu.Paul ve Peter’ın yaptığı tek şey bu bakımlı (sıfır kalori, hiç yağ yok) burjuva sınıfının şiddet dürtüsünü harekete geçirmek.Filmi izlemek için çok geç olabilir, ’’bahisler kapanmak üzere!...’’
hanekenin filmlerini izleyenler anlar yönetmen filmi değil izleyici rahatsız etmeye çalışıyor.yani izleyiciyi de filmin içine sokuyor.cache deki gibi bi görüntüyü nerdeyse 10 dakika tutarak izleyicinin sinirlerini iyice bozuyor.yaşayan en iyi yönetmenlerden birisi olan haneke filmlerinde yaptığı bu bekletme taktiğini başka bir yönetmen yapsa kesinlikle bir daha film çekemez hale gelirdi kimse tutmazdı.ama haneke seyirciyi de filme sokunca işin boyutu nefis değişiyor.ve şiddetin içinde oynayanlar dışında oynatılanlar da oluyor(yani biz).süper bir film söylenecek başka birşey yok...
Haneke’den izleyici rahatsız eden,zorlayan enteresan bir film.Şiddet üzerinden masumiyeti sorgulayan film moderniteyi belirleyen unsurların şiddetin ana kaynağı oldugunu savunuyor.Medyaya karşı uyarıcı bir tavır olarak da okunabilir film.Haneke, filminin keskin duruşuyla seyirciyi olaylara tanık etmekten ziyade kendini sorgulamasını istiyor.Görülmesi gereken bir film...
Michael Haneke'nin sinemasını tanımamı sağlayan film olan 'Ölümcül Oyunlar', sanırım ilk izlediğim filmi olduğu için beni en çok etkileyen çalışması. Son derece sert, kimi planlarında zor izlenen, buna rağmen etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız bir film... (8/10)
hanekenin her filminde buluşan yer de var uzağında olan yer de... ve bu yerlerde konaklamak her zaman güçtür. funny games benim henekeyle ilk tanışmamdı. sinemadan sinirle çıkmış, n'apacağımı şaşırmıştım. algılayamamıştım daha... sonra da unuttum filmi... ve bir hafta sonra kafama bir şey düşmüştü sanki. sokakta yürüyemiyor, insanlarla konuşamıyordum. her şey beni dayanılmaz korkutuyordu. öfkelendim... çok öfkelendim... işte bütün bunların ardından hanekeye sımsıkı sarıldım. funny games çok ama çok iyi bir filmdi... belirtmeden geçemeyeceğim: susanne lothar'a lütfen dikkat. hatta bulursanız, ben de uçan süpürge kadın filmleri festivali'nde izlemiştim, küçük melek adlı filmini mutlaka ama mutlaka izleyin. muhteşem bir oyunculşuğa tanık olacaksınız...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.