Sağ Çıkacakları Biliyoruz!
Yazar: Ali ErcivanNe gişede kayda değer bir başarı elde etmiş ne de türünün önemli bir örneği olarak kabul görmüş 2006 tarihli ilk filmin ardından, Wes Craven ve oğlu Jonathan Craven, yönetmenin 1977 tarihli orijinal filminin yeniden çevrimine bir de devam filmi eklediler. Tepenin Gözleri 2'nin yönetmenliğini de, klip ve reklam kökenli Martin Weisz'a verdiler. Yurtdışında hemen hemen hiç ilgi görmeyen bu yapım, ülkemizin korku filmine doymak bilmeyen genç seyirci kitlesi tarafındansa koşulsuz bir ilgi göreceğe benziyor.
Tepenin Gözleri 2'nin izlediği yol, bu ve benzeri türlerdeki çoğu devam filminin tercihiyle aynı. İlk filmde yolunu kaybeden bir ailenin mahsur kaldığı çölün ortasındaki tekinsiz mekana, bu kez bir grup Amerikan askeri geliyor. Zamanında nükleer araştırmaların yürütüldüğü bölgeyi mutasyona uğramış bir ailenin mesken edindiğini biz zaten biliyoruz. Afganistan'a gönderilmeden önce eğitimden geçmekte olan askerler, sadece bir teslimat için uğradıkları üstteki herkesin öldüğünü fark ediyor ve kısa süre içinde duruma uyanıyorlar. Gerisi aynı hikaye.
'70'lerdeki Teksas Katliamı serisinden bu yana, mutasyona uğramış aile tehdidi, korku filmlerinde o kadar sık kullanıldı ki, Hollywood yapımcıları seyircinin hala ilgilenmesini sağlayabileceklerini nasıl düşünüyor, bilemiyorum. "Hep daha fazlası"nı vermekten öte herhangi bir düsturları bulunmadığından bu sektörde, onlar da bildikleri tek formülü uygulamaya çalışıyorlar: Daha fazla kan, daha fazla iğrençlik. Ama son yıllarda öyle şeyler gördük ki filmlerde, artık daha fazlası gerçekten bir şey ifade ediyor mu, emin değilim. O çıtayı çoktan aştık aslında.
Bir de işin politik söylemi var tabii. Çok şey beklemeyin, o da hep aynı. Elbette muhafazakar, savaş taraftarı, maço, ayrımcı, Cumhuriyetçi (Amerika'da halen iktidarda olan siyasi partiyi kast ediyorum) vb. iseniz kurtulma şansınız yoktur. Oradan sinemasal bir çelişki çıkmaz. Kurtulanlar hep ılımlı, ölçülü, aslında savaş ve şiddet karşıtı, liberal görüşlü, kısaca Demokrat Partili kent soylular olurlar.
Ama kurtulmak için geçirmeleri şart olan bir dönüşüm vardır. Şiddet karşıtlığından vazgeçmeleri elzemdir. Naif siyasi ve toplumsal görüşlerini bırakıp, ellerine silahı/baltayı/elektrikli testereyi (ya da Allah ne verdiyse artık) alırlarsa, hayatta kalmayı hak etmiş olurlar. Aksi mümkün değildir. Fazla hümanist olursanız, korku filmlerinden sağ çıkamazsınız. Bir de tabii kadınsanız, güzel ve beyaz; erkekseniz, bebek yüzlü bir yakışıklı ve tabii yine beyaz olmanız tercih sebebidir. Bütün bu tanımlara uyan kişilerin kim olduğunu, dolayısıyla filmin sonunda kimin hayatta kalacağını tahmin etmek de en fazla beş dakikanızı alır.
Tepenin Gözleri 2, olabildiğine sıkıcı, yenilikten uzak, kötü (ne kötüsü, felaket) oynanmış, lüzumsuz bir film. Ve utanmazca, hala sonunda yeni devam filmleri için bırakılmış bir açık kapı var. Ama ille görmek istiyorsanız ve hatta daha izlemeden aylar önce filmin sitemizdeki sayfasına heyecanla 10 puan vermişseniz; ben size daha ne diyebilirim, inanın bilmiyorum. İyi seyirler.