Hesabım
    Horton
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Horton

    Horton

    Yazar: Zafer İlbars

    Buz Devri filmlerinin yarattığı etki malumunuz. Yapımcılar yeni Buz Devri filminin tarihini 2009 olarak açıkladı. Bu hafta vizyona giren Horton ile bekleme sürecindeki boşluğu doldurmayı düşünmüş olmalılar. Zaten filmin fragmanında da "Buz Devri'nin yapımcılarından" ibaresi de özellikle vurgulanmış. Bu ısrarlı vurgulama acaba bu bir pazarlama tuzağı mı diye düşündürmüyor değildi aslında.

    Jim Carrey ve Steve Carrel gibi isimlerin de dublaj kadrosunda yer alması filme karşı olan ilgiyi artıran bir etken. Horton'un hareketlerine Jim Carrey'nin davranışları ve beden dilinin kılavuzluk yapmış olduğu çok belli. Öte yandan ülkemizde yapılan dublaj çalışmalarının da oldukça kalburüstü bir kaliteye sahip olduğu muhakkak. Öyle ki dublaj sanatçılarımız animasyonlara kendi dublaj yetenekleriyle ekstra katkı sağlayabiliyorlar. Diğer filmleri dublajlı izlemek tercih edilecek bir durum olmasa da, animasyon dublajları açısından şanslı bir ülke olduğumuzu söyleyebiliriz.

    Konu itibariyle filmimiz günümüz dünyasının popüler konularından biri olan iletişimsizliğe yapılan atıflarla dolu. Horton, hortumunda taşıdığı çiçeğin üstündeki toz zerresinde bir dünyanın var olduğunu iddia ediyor. O dünyanın seslerini duyuyor, hatta yöneticisiyle konuşmaya başlıyor. Onlarla arkadaşlık kurarak, kendilerine güvenli bir yer bulmaya çalışıyor. Bu arada bir toz zerresine kafayı takmasından dolayı Horton'un çocuklara kötü örnek olduğunu söyleyen bir de kangurumuz var. Kangurunun varlığıyla karakter çatışması ve karşıtlık da sağlanmış oluyor.

    Son yıllarda yapılan animasyonların sadece çocuklara hitap etmediğini, kalitesi ve eğlenceli havasıyla yetişkinlerin de ilgisini çektiğini görüyoruz. Horton bu noktada son yıllarda yapılan bu animasyonlardan biraz farklı. Bu fark pozitif anlamda kendini göstermiyor. Yani hikaye ve karakterler daha çok çocuklara yönelik tasarlanmış izlenimi veriyor. Ancak filmin vermek istediği mesaj bu yöneliş için biraz muğlak bir görüntü arz ediyor. Ne yetişkinlerin ilgisini çekecek denli yukarıda, ne de çocukların kavrayacağı kadar aşağıda.

    Film bir düşünceye inanmak konusunda insanın hislerinin de ne kadar önemli olduğunu, bu anlamda sadece beş duyu vasıtasıyla kanıta ihtiyaç duyulmaması gerektiğinin altını çiziyor. Horton gibi koca bir filden alınacak dersler var aslında. Küçük bir zerrede birilerinin yaşadığını düşünen Horton gibi, başka birilerine göre bizlerin de bir zerre olma ihtimalini düşünenler var mıdır acaba? Olsa bile bu insanlar hayallerinin daha doğrusu inançlarının arkasından Horton kadar kararlı, inançlı ve inatçı bir şekilde ilerliyorlar mı? Bu tür düşleri, bu hayale özdeş olan hayalleri yasaklayan bir dünyada Horton gibi olanlara ihtiyacımız var belki de.

    Düşününce bir gönül adamının taşıyacağı türden hisleri, düşünceleri pompalıyor Horton. Bu tür düşünceler de aslında günümüzde hakkıyla yerine getirilmeyen, prim yapma gayesiyle ego gösterisi yapan sahte şahısların tekelinde. O şahıslar da ya hak etikleri gibi alaya alınıyor, ya da birileri tarafından fazlasıyla ciddiye alınıp guru olarak nitelendiriliyor. Horton'un naifliği ve saflığının gerçek dünyadaki izdüşümünü düşününce olsa olsa aslında çoğu kişinin sıkıcı olarak nitelendireceği bu tür çıkarımları yapmamızı sağlayabiliyor ancak.

    Amerikalı yazar ve karikatürist "Dr. Seuss"un elli yıl evvel kaleme aldığı masallarından birini CG animasyon tekniğiyle sinemaya uyarlayan filmi çok büyük beklentilerle izlememek gerek. Yine de özellikle çok çeşitli ve renkli hayvan karakterleri nedeniyle çocukların ilgisini çekerek beğeni kazanacak gibi gözüküyor. Çok yüksek dozda hayal gücüne sahip olan bir modern zaman masalı olsa da, Horton'un uzun vadede belleklerde yer edeceğini söylemek biraz zor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top