Filmin konusunu çok beğendim. Herşey güzeldi bir puanı sadece çekimlerin çok yakın hareketli olmasından kırdım. Göz yordu o sahneler.. kesinlikle izlenmeli.. tam bı zombi filmi
“28 Weeks Later”, senaryosunu da Rowan Joffé, E. L. Lavigne ve Jesus Olmo ile birlikte yazan İspanyol sinemacı Juan Carlos Fresnadillo’nun yönetmen koltuğunda oturduğu “apokaliptik” bir gerilim filmi…
İnsanların zombiye dönüşmesine neden olan virüs salgınının, kontrol altına alınmaya başlanmasından sonraki 28. haftada:
Bir baba (Don – Robert Carlyle) ile onun ergen iki çocuğunun (Tammy – Imogen Poots, Andy – Mackintosh Muggleton) yol açtığı olaylar zincirinin anlatıldığı “28 Weeks Later”, 15 milyon dolar gibi oldukça mütevazı bir bütçeye sahip olmasına karşın, yediden yetmişe hemen her kesimden izleyiciyi memnun eden bir film olarak çıkıyor karşımıza…
Elbette bu film, eski “Frankenstein”ları saymazsak büyük sinema ustası George A. Romero’nun “Night of the Living Dead” (1968) isimli siyah beyaz filmi ile başlayan “zombi” furyasının sinemadaki başyapıtlarından biri değil…
Üstelik en basitinden serinin ilk filmi “28 Days Later...” (2002) yahut da AMC’nin “The Walking Dead” (2010 – 2021) dizi ile de kesinlikle aşık atamaz…
Ama gel gör ki, Fresnadillo’nun, Nasreddin Hoca misali “göle çaldığı bu maya” tutmuş bir kere…
Zaten tek tek saymaya gerek yok, ancak ilk filmin yönetmeni “Boyle”a zarif bir gönderme olarak keskin nişancı çavuş “Doyle” karakteri ile filmde önemli bir rol kapmış olan Jeremy Renner dâhil oyuncu kadrosunun tamamı da çok iyi…
Bu bütçeye karşın, Londra sokaklarında yaratılan atmosfer de mükemmel…
Ki, görsel efektlerde son derece etkin (ve etkileyici) kullanılmış…
Yani neresinden bakılırsa bakılsın ortada, ustalıkla yönetilmiş bir kurgu var…
Aradan geçen bunca zamana rağmen filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak adına, 100 dakikalık süresinin nasıl geçtiğini anlamayacağınız ilgiyle izlenen bu filmin hikâyesine hiç girmeyeceğiz…
Fakat bize, “Bu filmin devamı çekilir mi?” diye bir soru yöneltecek olursanız da…
"Gerek kalmadı!"
“Covid – 19” virüsü sayesinde 2020 yılı içinde daha fazlası “canlı yayında” çekildi ve halen çekilmeye de devam ediyor deriz…
Zira insan davranışlarındaki, örneğin “bana bir şey olmazcı” anlayış ile “yasakları delme” konusundaki düşüncede de o günden bugüne değişen pek fazla bir şey yok…
Hani bir de şu, “öksürmüyorsa”, “nefes almakta zorlanmıyor” ve “ateşlenmiyorsa”, “Covid – 19” virüsünü kesin kapmamıştır denilerek hiçbir tıbbi teste gerek dahi duyulmadan doğrudan insan yığınlarının içine “bubi tuzağı” misali salınan “asemptomatik (belirti göstermeden taşıyıcı ve bulaştırıcı olabilen)” tehlikeli vakalar var ya…
Ne yazık ki, “bilim ve toplum sağlığı” açısından, tam anlamıyla utanç, dehşet ve gelecek günler için oldukça endişe verici bir durum da bu aslında…
İşte filmi izlediğinizde, bütün bu “ibretlik” manzaraların hepsini bizzat tek tek görmüş ve irkilerek sarsılmış da olacaksınız…
Fena değildi orta halli ama keşke bunun yerine daha kaliteli bişey izleseydim klasikkk. İzleyecek başka bişey bulamadıysanız can sıkıntısına izleyin. Çokta kötü değil.
Böyle zombi filminde mantık hataları az olmalı mantık hataları soru işaretleri bazı zamanlar çok oldumu istemeden ne biçim iş be! diyiyor insan,Mantık hatalarını seyrederken hissedeceksiniz keyifde veriyor film ona rağbilir.
hani biraz ciddiye aldığımda ve etraflıca düşündüğümde,sanırım hayatımda izlediğim en kötü filmlerden biri 28 weeks later.tabii sadece sorgusuz sualsiz izlerseniz belki de gözünüze batmaz,fakat bu tarz bir filmde oturup biraz mantık istemeye hakkım var benim.çünkü bu fantastik bir film değil.yani bahsedilen ve hatta filmin asıl gücünü almak istediği durum da anlatılanların her an bizlerin başına da gelebileceği,dünyanın bu gibi virüs salgınlarıyla çalkalanabileceği ihtimali üzerine kurulu.yani gerçekçilikten elde edilmeye çalışılan artı bir güç var filmde.hani fantastik olsa,büyücüler canavarlar vs. olsa kesinlikle sorgulamam.ama kendilerinin seçtiği bu gerçekçi ortamda bile feci çuvallıyorlar.sayısız mantıksızlık var film boyunca.ne bir altyapı,ne bir ön hazırlık var,sanki almışlar ellerine iki kamera çekmeye başlamışlar akıllarına estiği gibi de devam ettirmişler gibi.28 days laterı da inanılmaz beğenmemiştim ama en azından orada boyle zombi türüne yeni bir soluk getirmiş,ona tekrar can vermişti.ve eli yüzü düzgün,bir nebze inandırıcı bir film ortaya çıkarmıştı.ancak bu devam benzeri filmde beğendiğim tek bir unsur yok neredeyse.hani senaryoyu oyunculukları falan zaten geçtim,böyle bir filmde onlar açısından beklentim yoktu zaten merak etmeyin.ama aksiyon vs. olarak da sadece bir iki sahne idare eder.olay nedir?yakın ve hareketli çekimlerle gerçekçilik sağlamaya çalışmak?bazı durumlarda bu çekimler işe yarayabilir fakat zaten en başta olayların mantıksızlığı filmi tek başına dibe çekmeye yetiyor ve bu gibi şeyler de önemini yitiriyor anında.mesela virüsün yeniden yayılışı kısmı,karı-koca sahnesi.sağlam komedi olmuş,çok mantıksız.hani filmi çekmeleri lazım ya,virüsü de bir şekilde yeniden yaymaları lazım.bunu nasıl yaptıklarının önemi yok ne de olsa onlar da saçmalamışlar.seyirci ciddiye alınmıyor bile.hiç beğenmedim,beğenenlere de bir iki film önereyim isterlerse de adam gibi aksiyon falan izlesinler bu saçma filmi neden beğendiğinizi cidden anlamadım:/
Virüs ve zombi konulu filmler içerisinde en beğendiğim çalışmalardan biridir. Benim gibi fazla şey beklemeden izlerseniz çok zevk alırsınız diyebilirim. Baştan sona müthiş bir macera.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.