Hesabım
    9
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    9

    Türk Avant-garde’ı <b>9</b>: Zihniyet ve Ötekiler

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    İstanbul'un herhangi bir semtinde herhangi bir mahalle. Polis, mahalle sakinlerinin meczup dediği, gizemli, yabancı bir kadının cesedini bulmuştur. Herkesin tanıdığı, fakat çoğunun mesafeli yaklaştığı genç kadının öldürülmesi, mahalle sakinlerinin teker teker polis tarafından sorguya alınmasına neden olur. Ayrıca polisin elinde kadının amatör video kamerayla çekilmiş çıplak görüntüleri vardır. Ve sorgu başlar...

    Film, ZeN’in müziği eşliğinde akan etkileyici jeneriğin ardından, vatandaşların sorgudaki açıklamalarıyla devam eder, hem de sonuna kadar. Kişilerin tek cümlelik, bazen bir kelimelik açıklamaları hızlı bir kurguyla verilerek öykü yavaş yavaş belirir. Bu insanlar kimdir, neden sorgudalar, kadın niye öldürülmüş gibi soruların yanıt bulmasının ardından, sıra cevabı filmin en büyük sırrı olmamasına rağmen, merak uyandıran soruya gelir: Kadını kim öldürmüştür?

    9 deneysel bir film. Anlatımını neredeyse tek mekana, ve kameralar karşısında konuşan bir avuç insana yaslaması, filmi sadece memleket sinemasında değil, dünya sineması içinde de özel bir yere koyuyor. Yönetmen, belirsiz, loş bir mekanda ter döken insanların görüntülerini mahallede uzaylı gibi dolaşan bir amatör kameranın görüntüleriyle keserek ve ZeN’in müziğine film müziğinden çok öte anlamlar yükleyerek filmi biçimci bir sinemaya yaklaştırır gibi olsa da, senaryonun olağanüstülüğü dengeyi koruyor.

    Kültür ve zihniyeti kurcalayan karakterler ve öyküler seçilmesine rağmen, filmin gerçeküstüstücü sinemaya yaklaşan bir anlayışı var. Dışarıdan bir yönetmenin Türkiye’ye dair bir film yapmaya kalkıştığında içine düşebileceği oryantalizm benzeri tuzakların hiçbirine yakalanmayan yönetmen, gerçeküstü bir mekan olan sorgu odasını bir laboratuvar gibi kullanarak, dışarıdan içeriye değil ama içeriden dışarıya dair bir bakış atmış.

    Filmin, dış dünya ile arasına koyduğu duvar, dışarıdan gelen görüntülerin belirsiz amatör çekimler olması gibi ayrıntılar, sıradan bir mahallenin ve sıradan insanların esas yüzünü görebilmek için, dış dünyanın ve tenimizi ısıtan güneşin sıcaklığından uzaklaşmamız gerektiğine vurgu yapıyor. Tabii ki zamansız / mekansız bir film değil, ve tabii ki gerçeküstücü bir film de değil, ama bize dair bir hikayeyi çok uzaklarda, ya da sorgu odasında / zemininde anlatmanın da son derece etkili olacağının farkında olan bir film. Belgesel gibi etkisini yitirmeye başlayan gerçekçi sinemanın tam olarak incelemediği zihniyet temelli olguları kurcalıyor 9. Sorgunun sonlarına doğru, olayın gerçek yüzü belirmeye başladıkça herkes sakladığı kimliğini çıkarmaya başlar. Filmin ilk dakikalarında bir karakterin ağzından duyduğumuz, 'mahallelerin de eski sıcaklığı kalmadı' klişesi mahalle sıcaklığı ile alakası olmayan, karanlık bir amaçta uzlaşan insanların deşifre olmasıyla, filmin ironisine dönüşür.

    Kişilerin, öteki olana hoşgörü göstermeyen geleneksel bir yapıda, kendi öteki kimliklerini gizlemek suretiyle mahallenin / toplumun içinde erimelerini ve bunun yarattığı içten patlamaları farklı bir şekilde sergileyen, doğru bir film 9.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top