Büyük Hata
Yazar: Murat ÖzerVaktiyle bizde de gösterime giren 2003 tarihli Anne Fontaine filmi "Nathalie..."nin Amerikanlaştırılmış ve bir miktar da 'gerilmiş' versiyonu olan "Büyük Hata" (Chloe), özgün fikri sulandırarak popülist bir yöne doğru akma telaşında görünüyor. Atom Egoyan, başyapıtı olduğunu düşündüğümüz 2005 tarihli filmi "Gerçeğin Ötesinde"kine (Where the Truth Lies) benzer bir atmosfere sahip Fontaine'in çalışmasını çok çabuk benimseyip harekete geçmiş belli ki. Entrikayı oluşturma aşamasında bu 'çabukluk'un izlerini görmek mümkün. Bunda Egoyan kadar senarist Erin Cressida Wilson'ın da payı var kuşkusuz.
Chloe, özgün hikâyedeki gibi 'birinci sınıf' bir fahişe. Kocasının kendisini aldattığından şüphelenen ve seks hayatı taban yapmış zengin bir kadının isteği üzerine 'özel bir görev' üstleniyor. Adama 'yaklaşarak' onun tepkilerini kadına rapor etmek olan görevinin ilerleyen aşamaları, bir süre sonra Chloe'nin 'özel' bir planı olduğunu gösteriyor bizlere. Bu plan, fazlasıyla gergin bir yapıyla her şeyi darmadağın ediyor nihayetinde...
Eleştirilerimize filmin Türkçe adından başlayalım isterseniz... Hikâyenin gelişimine dair keskin ipuçları içeren "Büyük Hata" ismi, bu filmden biraz olsun keyif alacaksak onu da kapıp götürüyor, geriye bir şey bırakmıyor. Filmin hemen başlarında bu isimden kaynaklanan bir 'vazgeçme' duygusu yaşıyoruz, sonrasınıysa 'olacaklardan haberdar' biçimde izliyoruz. Oysa ki 'sürprizli' olması gereken bir film bu!
Her neyse... İsmi unutalım biraz ve gelelim Egoyan'ın hikâyeye tutunamamasının nedenlerine... Öncelikle özgün filmdeki karakter derinliklerinden eser yok "Büyük Hata"da. Hikâyenin üç ana karakterinin motivasyonlarını az çok anlıyoruz, ilk filmi bildiğimiz için belki de, ama onların yaptıklarının altını doldurabilecek bir 'formül' bulunamamış senaryoda. Her şey belli bir sırayı izler gibi arka arkaya beyazperdeye geliyor, iniş ve çıkışları olması gereken karakterler tekdüzeleştiriliyor. "Nathalie..."de Fanny Ardant'ın karakterini her adımda biraz daha derinlere indiren bir kompozisyon çalışması içinde olduğu gerçeği varken, Julianne Moore'un 'kafası karışık' kadındaki 'sıradan' hamlelerine inanmakta güçlük çekiyoruz, ki aslında Moore bu rol için biçilmiş kaftan gibi görünüyor. Liam Neeson'ı hiç saymıyoruz zaten, olanca etkisizliğiyle salınıyor ortalıkta bütün hikâye boyunca. Belki biraz Amanda Seyfried'in etkisi hissediliyor filmde; genç aktris, 'ilginç' fiziğinin de yardımıyla kendine çekebiliyor izleyiciyi, onları oyalamayı başarıyor. Ancak bu noktada da özgün filmden kopuyor "Büyük Hata". Henüz 20'li yaşlarının ilk yarısını süren Seyfried, "Nathalie..." çekildiğinde 40 yaşında olan Emmanuelle Béart'ın yarattığı etkinin yanına yaklaşamıyor haliyle. Bu rol için gereken 'olgunluk' giysisini zorla üzerine geçirmiş gibi duruyor.
Atom Egoyan'ın temel hatalarından biri de, hikâyeyi bir süre sonra "Öldüren Cazibe" (Fatal Attraction) tadında bir yöne taşımaya kalkması. 'Durum'un dramatikliği yetmemiş olmalı ki böyle bir kulvara akmaya çalışıyor yönetmen. Oysa ki hikâyenin 'insanlara tutunan' yanıyla yetinerek onların 'etkiye tepki' veren ruh halleri üzerine yüklenmeliydi diye düşünmekten alıkoyamıyoruz kendimizi.
Hayatlarından tatmin olmayan ve bilinçli ya da bilinçsizce belli çıkış noktaları arayan insanların 'kullanılmaya açık' görüntülerine dayasaydı sırtını, çok daha başarılı olurdu kuşkusuz.
Egoyan, iyi bir yönetmen olmanın avantajlarını kullanıyor yine de... Sıradan bir sinemacının elinde 'paçavra'ya dönüşebilecek bu filmi, her şeye rağmen belli bir düzeyde tutmayı başarıyor. Hikâyeden ziyade 'kara film'e doğru meyleden bir atmosfer üzerine kafa yoruyor ve bu noktada da işini iyi yapıyor. Yazının başında da söylediğimiz gibi, başyapıtı "Gerçeğin Ötesinde"nin atmosferine yakın bir çalışma gerçekleştiriyor ve "Büyük Hata"nın tam bir 'büyük hata' olmasının önüne geçiyor!