Hesabım
    Harry Potter ve Melez Prens
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Harry Potter ve Melez Prens

    Harry Potter ve Melez Prens

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    İşte size film eleştirisi adı altında kitap uyarlamaları üzerine küçük bir deneme. Hayatı boyunca en az bir kitap okumuş ve en az bir film izlemiş her hangi biri yüzlerce sayfalık bir romanın olduğu gibi iki saat süren bir filme sıkıştırılamayacağını biliyordur. Aslında sıkıştırılmaması gerektiğini desem daha doğru olur. Çünkü her sayfası heyecanla döndürülen dört-beş yüz sayfalık bir kitap eğer bölümü bölümüne, sahnesi sahnesine beyazperdeye aktarılırsa gayet monoton ve sıkıcı bir deneyime yol açabilir. Bu konuda aklıma gelen ilk örnek DaVinci Şifresi'nin film uyarlaması.

    Bu handikapın en büyük sebebi sinema formatının kapsam ve ritm bakımından kitapların zevkini çıkardığı özgürlüğe sahip olmaması. Akıl almaz düzeyde popüler Harry Potter serisinin film uyarlamarını ele alalım. Kitapların hiç birini okumamış, seriye olan bütün bilgisi sadece filmlerinden kaynaklanan biriyim. Belki de bu yüzden konu Harry'nin sinema maceralarına geldiğinde kitapların her birini yalayıp yutmuş ölümsüz hayranları ile beğeni bakımından tamamiyle aykırıyız. Harry Potter hayranları her yeni bölümü ne kadar hor görse, hakkında ne kadar şikayet etse, ben o bölümden bir sinema deneyimi olarak o kadar haz alıyorum.

    Mesela Potter hayranları tarafından çok beğenilen ilk iki bölümün büyük hayranı değilim. Bunun en büyük sebebi ilk iki filmin görsel olarak biraz fazla düz olmasının yanısıra kitapları (duyduğum kadarıyla) neredeyse olduğu gibi aktarmasında, bu sayede kitaplarla haşır neşir olmayan seyirci için fazla durağan, odaksız ve epizodik bir deneyim yaratmasında.

    Harry Potter serisinin her filmi yaklaşık iki buçuk saat, fakat kitapların her biri bir öncekinden daha çok sayfa sayısına sahip. Yani her yeni filmin uyarladığı kitabı iki buçuk saate sıkıştırabilmesi için kitaptan daha fazla detayı, bazen bütün alt-konuları ve karakterleri kırpması gerekiyor. Bu sayede her yeni sinema bölümüyle Harry Potter serisi senaryo anlatımı bakımından daha odaklı, daha hızlı bir tempoya sahip, daha sürükleyici birer sinema deneyimine dönüşüyor, kitaplardan bağımsız olarak.

    Harry'nin has düşmanı Lord Voldemort'a karşı bol sihirli, bol efektli son büyük savaşına gelmeden önce karakterlerine tamamen olgunlaşmaları için gerekli zamanı ayıran altıncı film Melez Prens'i ele alalım. Filmi açılış gününde izleyip serinin şu ana kadarki en başarılı 'filmi' olarak aklımda oturttuktan sonra internette kitapların hayranları tarafından film hakkındaki türlü şikayetlerini okudum. Bu şikayetlerin arasında en önde geleni tabi ki kitaptaki bir sürü sahnenin ve hikayenin filmde bulunmaması idi.

    Bu konuda aklıma gelen ilk soru şu; eğer okuyucu bir kitabın hayranı olarak kitaptaki her sahnenin filminde bulunmasını isterse o zaman kendi hayalgücümüzün ne değeri var? Eğer kitabı okuduktan sonra hayalimizde yarattığımız görüntüleri dış parti bir sinema ekibi tarafından elverişli bir biçimde önümüze serilmesini bekliyorsak o zaman kitabı okumanın ne gereği var?

    Bu çatışma hakkındaki ikinci mesele ise ilk tezime geri dönüyor. Saf sinematik anlatım bakımından Harry Potter serisinin başına gelen en iyi ilave olan yönetmen Peter Yates ile seriyi başından beri uyarlamış senaryo yazarı Steve Kloves'un yazar J.K. Rowling'in epik uzunluktaki kitabını iki buçuk saate sığdırabilmek için olabildiğince ana hikayeye ve ana karakterlere odaklanıyor. Bu sayede anlatım ve ritm bakımından bir sinema deneyimine daha uygun bir yapım ortaya çıkıyor.

    Yates ve Kloves altıncı film ile hikayenin sihir tarafını biraz kısıp Harry ve arkadaşlarını olabildiğince üç boyutlu 'insan'lara dönüştürmeyi amaçlıyor. Bu sayede bol bol parıltılı efekt ve patlama dolu olacağını tahmin ettiğim finale gelmeden önce seyircinin karakterlerin kaderini olabildiğince umursaması sağlanıyor. Altıncı filmde Harry, Ron ve Hermione'nin lise çağının baştacı olan karmaşık aşk hikayelerine neredeyse Harry'nin Dumbledore'un yardımı ile Voldemort'u yenmenin yollarını aradıkları ana hikaye kadar ağırlık veriliyor. Bu bakımdan Harry Potter ve Melez Prens belki de serinin en insani bölümü.

    Konuyu fazla uzatmadan sadede gelelim. Harry Potter ve Melez Prens, kitaptan bağımsız olarak bakıldığında serinin şimdiye kadarki en başarılı filmi. Görsel bakımdan baştan sona etkileyici, karakter gelişimi bakımından görevini sonuna kadar yerine getiren, epik bir blockbuster fantezisi olarak her adımını doğru atan bir 'film'.

    Beyazperde now has reviews in English! If you would like to read our critic Oktay Ege Kozak's review of "Harry Potter and the Half-Blood Prince" in English, read below. New reviews coming soon!

    Here's a small essay on book-to-film adaptations under the guise of a film review. Anyone who read a single book and watched a single movie in their lifetime should know that a five-hundred-page novel can not be squeezed word-by-word into a two-hour movie. Actually, I should say 'should' not be squeezed. That's because a five-hundred-page book, no matter how much of a page turner it might be, will most likely end up as a boring and monotone viewing experience if it's translated to the silver screen chapter by chapter, scene by scene. The first example that comes into mind is the film version of The DaVinci Code.

    The biggest reason of this shortcoming stems from the fact that movies can't enjoy the luxury of relatively unlimited scope and size that the book form enjoys. Let's take the immensely popular Harry Potter books as an example. As someone who haven't read any of the novels, my familiarity with the boy wizard originates solely from the equally popular film adaptations. Maybe that's why my reaction to each cinematic entry in the series is usually opposite to that of die-hard Potter fans, who have every single novel memorized like those book people at the end of Fahrenheit 451. The more Harry Potter fans complain and dislike each new movie, I enjoy it that much more purely as a cinematic experience.

    I'm not a big fan of the first two films, generally admired by Potter fans. Besides being rather visually flat, especially compared to the later episodes, the most prominent reason for my indifference comes from the screenplay adaptation being almost a scene-by-scene transcription of the first two books, or so I've heard. Because the films really take their time introducing each character and situation in great lengths, the way a book would, the end result might be a glorious visual celebration of the books for the converted, but it ends up feeling too slow, unfocused and episodic for the general audience.

    Each filmed episode of the Harry Potter series is about two and a half hours long, yet each book is much longer than the previous one, which means in order for each book to be adapted into a screenplay of the same length as the previous installment, more and more details from the book, sometimes entire sub-plots and characters have to be removed. Because of this, each new Harry Potter film turn into more focused, fast paced and emotionally engrossing experiences in a pure cinematic sense, independent of the books.

    About The Half-Blood Prince, the sixth entry in the series which reserves the necessary time and space for its characters to fully develop before we arrive at Harry's magic and special effects driven final battle against Lord Voldemort. After watching it on opening day and proclaiming it to be the best 'film' in the series, I came upon many complaints from fans of the books about the movie. The main focus of these complaints were of course the exclusion of many scenes and sub-plots from the book.

    The first question that comes to mind is this: If as a fan of the book, the reader expects every scene from the book to be visualized beat-by-beat, then what's the use for our own imagination? If we require the images created by our minds after reading the book to be conveniently spread in front of us by a third party film crew, then why should anyone bother reading?

    The second subject about this conflict harkens back to my first thesis. In order to adapt the epic-length book by J.K. Rowling to the silver screen, director David Yates, who is the best thing that even happened to the franchise, and writer Steve Kloves, who adapted all of the Harry Potter books except one, focus mainly on the main storyline and the main characters. Therefore the end result is more suitable for cinematic consumption, with a more brisk pace and economic storytelling.

    Yates and Kloves dial down the magic part of the story a bit in order to turn Harry and his friends into three dimentional human beings. Therefore enabling the audience to care as much as possible for its characters before we inadvertantly arrive at what I guess will be full of impressive special effects and explosions. During the sixth film Harry, Ron and Hermione's confusing and sometimes painful bout with love, which is an obligatory rite of passage for any teenager suffering the woes high school, is given almost as much screen time as the main plot, which involves Harry and Professor Dumbledore's quest to find Voldemort's vital weakness. In that regard, Harry Potter and The Half-Blood Prince might be the most human and character-driven episode of the series.

    Without further ado, Harry Potter and The Half-Blood Prince is the most successful film in the series so far, independent of the book it adapted. It's visually stunning and does its job perfectly well when it comes to character development. As an epic blockbuster fantasy, it's a 'movie' that makes all the right magical moves.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top