Senaryosunu Jonathan Easley'in kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda da Eshom ve Ian Nelms biraderlerin oturmakta olduğu "Red Right Hand"; aksiyon dozunun giderek artacağı, bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Kendisini, romantik komedi ve klasik Hollywood dramalarının yıldızı olarak izlemeye alıştığımız Andie MacDowell'ı; böylesine sert bir karakteri canlandırırken, daha önce hiç görmediğinizi tahmin ettiğimiz...
Bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Bir türlü bırakamadığı sigarasını yakıp, evinin önündeki veranda da...
İyice kas yaptırdığı, pazılarındaki dövmelerini de gözümüze soka soka...
Şınav ve bar içerikli sabah sporunu da yapan Cash (Orlando Bloom)...
***
Motosikletine atladığı gibi...
Alkolik kayınbiraderi Finney Thompson (Scott Haze) ile dokuzuncu sınıf öğrencisi yeğeni Savannah'ın (Chapel Oaks) yaşamakta oldukları...
Appalachia'daki, atalardan kalma aile çiftliğine doğru yola koyuluverir...
***
Zira...
Hep birlikte...
Ahırlardaki büyükbaş hayvanlar ile tavukları besleyecek...
Hatta...
Hamile atlardan birine doğum da yaptırıp...
***
Ardından da...
Cash ile Savannah, kasabanın eski kulağı kesik yetişkinlerinden biri olan Rahip Wilder'ın (Garret Dillahunt) Pazar ayinine katılmak üzere; Finney'i evde bırakıp kiliseye giderlerken...
***
Öğlen yemeği için de...
Kasabadaki bir restoranda buluşmayı kararlaştıracaklardır...
***
Ancak...
Cash ile Savannah, neredeyse yemeklerini bitirmiş olmalarına rağmen...
Evde alkolün dibine vurma alışkanlığından, bir türlü vazgeçemeyen Finney...
Halen ortalıklarda görünmemektedir...
***
Bunun üzerine Cash...
Kendisini, telefonla aramak amacıyla masadan kalkıp yeğenini yalnız bıraktığı bir esnada...
Savannah'ın yanına...
Büyük Kedi'nin (Andie MacDowell) adamlarından...
The Doe (Nicholas Logan), The Buck (Kenneth Miller) ve Jett (William McKinney) gelip oturacaklar...
***
Ve Cash'e...
Finney'in, ölen karısı Rachel'ın çiftlikteki payı karşılığında...
Borç para aldığı...
Büyük Kedi'den mesaj getirdiklerini söyleyip...
Huzurunu kaçırdıklarında...
***
Cash'de soluğu...
Borcun miktarını öğrenmek gayesiyle...
Büyük Kedi'nin oğlu Zeke Barkley'in (Daniel David Stewart) hukuk bürosunda aldığında...
Büyük Kedi'nin aynı adamları da...
Çiftliği basıp...
Finney ile Savannah'ı bayağı bir hırpalarlarken...
***
Cash, Zeke'den...
Annesi Büyük Kedi'nin, çiftliğe çökmek üzere olduğu haberini işitecek...
***
Ve...
Baktı işler iyice sarpa sarıyor...
O da mecburen...
Büyük Kedi'nin göreve getirdiğini bilmediği Şerif Lindsay Hollister (Brian Geraghty) ile Büyük Kedi'ye takık vaziyetteki yardımcısı Duke Parks'ı (Mo McRae)...
Ofislerinde ziyaret edip...
Meramını anlatacak...
***
Ancak...
Elinde somut bir kanıtın bulunmaması nedeniyle...
O an için...
Herhangi bir yasal devlet desteğine ulaşamayacak...
***
Böyle olunca da...
Uyuşturucu üretim ve dağıtım işini iyice büyüterek...
Bir suç imparatoriçesi halini almış olan, eski patronu Büyük Kedi'nin ayağına kadar bizzat gidip göründüğünde...
Ziyadesiyle garip bir biçimde, pek de zorlanmadan hemen anlaşacaklar...
***
Ve Cash...
Gaddarlıkta sınır tanımayan Büyük Kedi adına icra edeceği "üç iş" karşılığında kendisinden...
Finney'in borcunun silineceği sözünü alacaktır...
Dakika 33...
***
Cash'in, çok da kısa bir süre içerisinde...
Kendisinden, peş peşe talep edilen...
Zorluk derecesi yüksek "üç işi" de, fevkalade bir şekilde tamamlamasına rağmen...
Büyük Kedi'nin, "Ben bitti demeden bitmez..." demesi sebebiyle, çadırın karışacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; yakın dövüş ve silahlı çatışma sahnelerinden hoşlananları da yeterince tatmin edeceğini düşündüğümüz...
78 dakikalık, oldukça kanlı bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,