En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
KaliteTAKİP
Takipçi
873 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
6 Şubat 2015 tarihinde eklendi
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki şimdiye kadar sinema ile ilgili yaptığım tüm yorumların birazdan yapacağım yorumla ilgili bir uçurum söz konusu olursa sevenlerim affetsin. Sevgili Nolan ailesine olan saygım artık bir tık üstü olamayacak seviyeye gelmiş durumda. Filmin içeriğine girmeden önce size bir tavsiye; izlemek üzere olduğunuz film tıpkı The Shawshank Redemption gibi ya da Braveheart gibi tarih sayfalarında yer alacak bir film. O yüzden boş bir kafa ile kendinizi filme tam anlamıyla bırakarak izleyin. Artık insanoğlu, kusurlarının farkına doğanın zoruyla varmış durumda ve tüketim çılgınlığı yerini tasarruf çılgınlığına bırakacak seviyede. Kaynakların sona geldiği bir dünya ile karşı karşıyayız. Tabi her zamanki gibi NASA abilerimiz buna bir el atmayı düşünüyor fakat bu sefer amaçlarından biri dünyayı kurtarmak diğeri başka bir dünya bulmak (tıpkı Elysium filminden hatırlayacağımız gibi). Filmi bir başyapıt yapan bu sefer oyunculuklardan daha çok senaryo ve effectler. Filmde bir çok duyguya yer verildiği gibi aynı zamanda çokta populer duygular bulunmuyor. Asla yaşayamayacağımız bir duygu karşısında empati yeteneğimiz bizi ağlama noktasına getiriyor. Özetleyecek olursak: Gördüğüm kadarıyla şimdiden bazı yorumlarda "din ve felsefe" ayrımlarına girmiş bulunulmakta. Bunları bir kenara bırakıp filmin tadını çıkarmanızı dilerim. Sevgili EİNSTEİN ın dediği gibi: FELSEFE BİR BARDAK SUDUR VE İLK YUDUM DA TANRIDAN UZAKLAŞIRSINIZ ANCAK BARDAĞIN SONUNA GELDİĞİNİZ TANRI SİZİ ORADA BEKLEMEKTEDİR Ha birde uzaya ilginiz olsun veya olmasın şu 3 maddeyi araştırıp filmi izleyin, izlediyseniz bu bilgilerle tekrar izleyin. 1- cooper solucan deliği 2- izafiyet teorisi 3- 3. ve 4. tür Değerli Christopher ve Jonathan abilerimede şapkamı saygıyla çıkarıyorum.. ufak bir dipnot : Matthew McConaughey oyunculukta kendini uç noktalara taşımış kusursuzluk kelimesi ona yakışmış şiddetle tavsiye ediyorum izleyin iyi seyirler...
Arkadaşlar şimdi size birkaç husustan bahsetmek istiyorum,filmin afişi sizi birnevi bol aksiyon ve macera dolu filme gireceğiniz hissini doğurabilir , evet filmde macera var fakat size filmin anlatmak istediği başka şeylerde var eğer siz uzay hakkında, solucan deliği hakkında, üç boyut iki boyut beş boyut hakkında yer çekimi hakkında birşeyler bilmiyorsanız bu film yerine başka film seçin . Ben kendi çapımda uzay aşığıyım ve filmde anlatılmak isteneni tam olarak aldım ve film beni mest etti, ama baktım ki diğer izleyiciler uzaya o kadar yabancı ki içinde yaşamalarına rağmen pek çözememişler ne olup ne bittiğini. Bazı eleştirilerim var, eleştirilerimin hepside uzay bilgisi olmayan izleyiciye bazı bilgileri anlatmak için zoraki bilgi veriliyormuşçasına yapılan şeyler hani bilirsiniz bunu önceden radyo dinletilerinde arkası yarınlarda vardı biz göremediğimiz için gereksiz ama bizim tam olarak anlayabilmemiz için zaruri betimlemeleri işte onun gibi diğer astronotun coopere solucan deliğini tarif etmesi gibi, cooper solucan değiliğini bilmiyorsa nasanın önünden geçmesin ama asıl mevzu bize anlatmaktı ama onu bile anlamayanlar illaki vardı, donmuş bulutu anlatmak için illaki çarpmaya gerek yok gelişmiş bir uzay aracının birşeyleri çarpmadanda anlaması gerekir , Dahası var fakat anlayışla karşılıyorum bunları çünkü uzayla arası olmayan izleyiciye ipuçları vermek lazım ama diğer taraftanda diyorum ki adamın uzayla alakası yoksa sen ne kadar ipucu verirsen ver yine meselenin aslını çözemeyecektir. Neyse film güzel filmdi ve meseleyi anlayanlar için hakkını sonuna kadar veriyor. Filmi uzayla alakası olmayanlara tavsiye etmiyorum gitsinlen başka filmlere baksınlar sonra gelip burada bir yıldız felan veripte filmin hakkına girmesinler.
BAŞYAPIT Interstellar benim açımdan 2014 yılının tartışmasız şekilde en iyi filmi. Hatta belki de son yıllarda izleyip izleyebileceğiniz en iyi bilim kurgu yapımı. Eğer Fizik alanında doktora yapmış ya da yapmayı isteyen bir insansanız, hikayedeki bazı noktalar size saçma gelecek bundan eminim ama anlatılan hikayenin gerçek değil de kurgu olduğu gerçeğini algılayabilirseniz fikriniz değişecektir diye düşünüyorum. Zaten kaç kişi olaya bu şekilde bakabilir bilemiyorum. Yine de hakkında fazlasıyla tartışılacak ve hikayelere kurgu değil de belgesel izler gibi bakmaya çalışan bazı kişiler Interstellar’ı kötülemeye çalışacak. Ne zaman büyük bir bilim kurgu filmi ortaya çıksa olan şey bu değil mi zaten?
Yazılan yabancı kaynaklı inceleme ve eleştiri yazılarında düşük puanlar alması filmden beklentilerimi bir hayli etkilemişken, neyle karşılaşacağımı dahi bilmeden gittiğim Interstellar, 169 dakika boyunca yeri geldi nefesimi kesti, yeri geldi gözlerimi doldurdu. Ortada müthiş bir hikaye var ve bunun için Jonathan Nolan’ın önünde saygıyla eğilmek gerek. Müthiş yazılan hikaye Christopher Nolan’ın elinde harika bir bilim kurgu – dram türüne dönüşmüş ve bu da izlerken insanda tüm hisleri harekete geçiren bir yapımın ortaya çıkmasına yol açmış.
Filmi sizlere belki de saatlerce övebilirim. Her saniyesinden size saatlerce bahsedebilirim. öncelikle film, görsel olarak tam bir şölen. özellikle solucan deliği sahnesi, kara delik sahnesi ve yüzeyi suyla kaplı gezegen sahnesini izleyip etkilenmemek zor. Fakat bunun yerine sizlere yalnızca mutlaka ama mutlaka izlemeniz gereken bir film olduğunu söylemek istiyorum. Nolan kardeşlerin 2000′li yıllara damgasını vuracak bir yapıma imza attığı ortada. Evet, Interstellar’ı izlemeniz hayata olan bakış açınızı değiştirmeyecek (belki de değiştirebilir bilemiyorum.) ama hayatınızın sonuna kadar unutamayacağınız ve bundan 10 yıl sonra genç nüfus arasında “Sen Interstellar’ı izlemedin mi? Yok artık.” tadında tartışmalara şahit olacağınız bir yapım olduğunu bilmenizi istiyorum. 9.1/10
Şimdi öncelikle bu filmin yönetmeni ve yazarı Christopher Nolan'ı çoğumuz tanıyoruz değil mi? Bu yönetmen ilk önce adını Batman Başlıyor ve Prestij gibi beklenmedik başarılar gösteren filmler ile adını duyurdu. Ardından yönetmenlik camiasında Kara Şövalye ile müthiş bir yükseliş yaparak gönüllerimize taht kurdu. Ve bunu da ayrıca 2010'da vizyona giren yeni filmi Başlangıç ile de yeniden kanıtlamış oldu. 2012'de ise Kara Şövalye Yükseliyor ile karşımıza çıktı bu yönetmen ve karışık eleştiriler aldı. Ama genelde iyiydi. Şimdi kısaca bu yönetmenin her filminde çıtasını, yapabileceklerini bir tık hep daha ileriye atarak ortaya bir şaheser çıkarıyor. Peki bu şaheserleri de bir tık ötesine gidilebilir mi? İşte cevabı Nolan'ın son filmi Yıldızlararası'nda ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ortaya tam bir şaheser çıkmış. Ayrıca büyük bir ihtimalle de bu yılın en iyi filmi.
Aslında bu eleştiriyi ayrıntılı yazmak isterdim ama film hakkında bir sürü spoiler (sürpriz bozan) var. Bu yüzden öncelikle bu film hakkında bildiklerimizden gidelim. "Dünya'da artık yiyecek kaynakları tükenmiştir ve tozlar daha da artmıştır. Yani Dünya yavaş yavaş yaşanamaz bir hale gelmiştir. Bu sırada Cooper (Matthew McConaughey) şans eseri dünyayı kurtarmak amaçlı bir göreve seçilir ve bu iş uzayda, yeni ve yaşanabilir bir gezegen bulmak amaçlıdır. Ama bu yolda onu, ailesi ve aynı görevde olan diğerleri için zorlu bir yolculuk olacaktır." Tamam, tamam. Bence film hakkında bu kadar ana bilgi yeter de artar bile. Gerisini izleyip kendiniz görün bence, kesinlikle buna değecek.
Şimdi filmin başarılarına gelelim; Görsel efektler, son zamanlardaki en yaratıcı ve en başarılı örneklerinden birisi adeta. Oyunculuklar, oldukça başarılıydı. McConaughey ve Anne Hathaway bunlardan bazıları. Bu arada filmdeki Matt Damon ise başka bir sürprizdi. Senaryo oldukça yaratıcı ve son zamanlardaki diğer Hollywood filmlerinden daha iyi. Yani diğer filmlerde efekt oldu mu patlatalım düşüncesi varken bu filmde ise bu şeyleri bilim için kullanıyor. Ya da mesela filmdeki robotlar cool dursun diye değil de o dünyanın gereksinimlerinden biri de oldukça normal bir şeymiş gibi gözüküyor. Ayrıca filmin 169 dakikalık bir süresi de var ama lütfen ön yargılı olmayın bu konuda çünkü filmi izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Bunun dışında ekibin keşfettiği yerler bile çok yaratıcıydı. Dağ boyutunda dalgaların olduğu, bulutların bile donmuş olduğu bambaşka gezegenler veya solucan delikleri ile karadelikleri keşfetmek gibi. Yani onlar keşfederken sanki biz de oradaymışız hissini çok iyi veriyorlar.
Aslında film bizi olayların en başından bizi bir amaç için kullanıyor ama filmin sonlarına doğru niçin kullandığını müthiş bir derecede açıklıyor. Bu son kısmı çok yaratıcıydı.
Film, kısaca Nolan'ın yeni bir şaheseri ve üstelik çıta olabildiğinden daha yüksekte. (acaba Nolan'ın sonrakı filmi nasıl olacak?) Film bir yandan gelecekte bu tür olayların gerçekten de olabileceğini gösterirken bir yandan da Nolan'ın yaratıcı hayal gücüne tanık oluyoruz. Bunun dışında filmin sonu elbette bir yere varıyor ve bu vardığı yer kimilerine saçma, kimilerine başarısız vb. gelebilir. Ama beni tatmin etti ve bence herkes de bunu başarılı bulacaktır. Bu filmi kısaca mutlaka sinemada, mümkünse IMAX'de izlemeniz gereken, bu yılın en iyi filmi olmuş diyebilirim rahatça. Nolan, oyuncular ve filmin kendisi adeta bir başyapıt. Mutlaka izleyin! 5/5
Christopher Nolan tabiri caizse her geçen gün Steven Spielberg'ün yerini almaya bir adım daha yaklaşıyor. Yönetmenlik kariyeri boyunca "MEMENTO"dan günümüze kadar kötü diyerek eleştirilebilecek hiçbir yapıma imza atmamıştır. Bir ekol haline gelen Nolan yine destansı bir şovu bizlere gururla sunuyor. Şimdiye kadar hep bir merak konusu olan uzaydaki kara delikleri tema edinen filmimiz, çekirdek bir aile üzerinden yola çıkarak duygusal bir etkileşim yapmayı başarıyor. Şayet ölmeden önce izlenmesi gereken filmleri sıralayacak olursak "İNTERSTELLAR" kendine ön saflarda rahat bir şekilde yer edinebilir. Filmin 169 dakika olması sizleri korkutmasın. Şayet film bittiğinde hala devam etmesini isteyeceğinize eminim. Uzun zamandır ilk kez seyircinin salonda pür dikkat kesildiğini ve çıt dahi çıkarmadığını sizlerle gönül rahatlığıyla paylaşabilirim. Akademi ödüllerinde muhakkak taçlandırılacağını düşünüyorum. İlk hafta 159.736 kişi tarafından ülkemizde izlenmiş olan filmimizin daha da çok sinemaseveri salonlara çekeceğine inanıyorum. Özellikle soundtrackleri çok ama çok etkileyici. Ebert & Roeper'in de dediği gibi DÖRT DÖRTLÜK ...
Film gerçekten bilime dayalı. İzlediğin en iyi bilimkurgu filmi diyebilirim. Ben bu filmi dramı olmayan duygusuz film sandım fakat öyle değilmiş. Filmde baba ile kızın arasındaki dramı inanılmazdı ayrıca Nolan finali kesinlikle muhteşem yaptı. Hayatımda bu kadar iyi bir final görmedim. Tek kelimeyle "KUSURSUZ" bir film. Puanım 10/10 100/100 1000/1000 bu film EFSANE daha iyisi olamazdı.
Her zamanki gibi on numara! Yine bir Nolan şaheseri . Sonunda size öyle bir darbe vuruyor düğümü öyle bir çözüyor ki ağzınız açık kalıyor.Bu adamın kafasına zekasına hayranım
İnsan ırkının kıt zekası öyle 3 boyut 4 boyut anlayacak ve bunu filme dökecek kadar geniş değil ve izin de verilmez zaten. Filmde ki zaman olgusu mantıklı ama onun haricinde herşey kendi içinde çelişiyor. Hayal gücü kullanılarak yapılmış bir film. Dialoglar o kadar hızlı ki uzay kavramlarına yabancı olan herkes bu filmden sıkılır. Değişiklik yapalım demişler, olmuş ama mantık hataları filmi komik duruma düşürmüş. Çapında farklı bir film.
Bütün yazılan yorumların bir PR çalışması olduğunu düşündürten film. Öncelikle senaryo orjinal felan değil. Çok daha güzel görsellere sahip olmakla birlikte aynı senaryoyu içeren Armageddon filmi 6.6/10 alırken bu saçma sapan filmin bu puanı almış olması inanılabilir değil.
Hayır bilim kurgu dediğinde bir kurgu olur ve bu kurgu kendi içerisinde bir mantığa dayanır. Matrix de bir bilim kurgu filmi fakat kimse Neo'nun kurşunları durdurmasına, Ajan Smith'in kendini kopyalamasına saçma diyemez çünkü kendi içinde sağlam bir kurguya sahip ve gayet mantıklı.
Ancak bu film baştan aşağıya insan zekasıyla dalga geçiyor. Odanın tabanında birkaç işaret görüp nedense haritadaki koordinatlara gidiyorsun. Sonra tadaaaaa. 10 yıldır bu uzay aracını inşa ediyoruz. Yarın da havalandırmayı düşünüyorduk. Sen de çıktın geldin. Bunu uçurabilecek tek kişi de sensin. Eski bir Nasa çalışanısın. Yarın gel uçalım. Yaw arkadaş bunun bi hazırlığı, bi fiziksel ruhsal testi, rehabilitasyonu olmaz mı? Valeye verirken bile arabayı bir düşünüyorsun, elemanlar dünden bu güne kapılarına gelen birine teslim ettiler ya mekiği.
Neyse şu dünyanın en iyi uzay mekiği kullanana Cooper'a da karadelik, solucan deliği vs. hepsini yolda zenci kardeşimiz anlattı. Cooper'ın bizden bi farkı yok anlayacağınız, bildiğin taksici ama nedense mekiğin başına koymuşlar adamı.
Sonra 30 cm su olan denizdeki 300 metrelik dalgalar mı dersin, çekimiyle güneşleri bile parçalayıp emen kara deliklere girip içeride biraz takılıp sonra da geri gelmek mi dersin, uzay kıyafetinin camına kafa atıp kırmak mı dersin, evlere şenlik bir fim.
"Karadelik ışığı bile yutar" önermesi filmin kurgusuna ait. Sonrasında oraya bir robot gönderiyorsun o da sana mesaj gönderiyor. Mis mis.
1g yerçekimine sahip dünyadan 4 stage roketle ayrılıp %180 yer çekimine sahip yani 1.8g yerçekimli gezegene gidiyorsun sonra da normal uçakvari bir araçla oranın yerçekiminden rahatça kaçabiliyorsun.
Zamanın bükülmesi olayı var bir de. Gezegen karadeliğe yakın olduğu için birkaç saatleri 23 yıla tekabül ediyor. Kabul. Peki gezegenle gezegenin atmosferinde bekleyen araç arasında ne kadar mesafe var ki zenci kardeşimiz 23 yıl boyunca bekliyor orada.
Ha bir de şöyle bir olay var. Bir görev için yola çıkmışsınız. Birileri ayrılmış. 23 senedir ortalarda yoklar. Dönüp - dönmeyeceklerine daire bir izde yok. Görevi devam ettirmek yerine 23 yıl boyunca poponun üzerinde oturup karadeliği seyrediyorsun. Ne güzel.
Filmin bombası da sonunda tabi. Ninen ölüm döşeğinde iken onun 124 yaşında olup da 35 gibi görünen babası çıkıp geliyor. Ninenle konuşuyor. Sen de konuşulanları duyuyorsun ancak bi Allah'ın kulu da dönüp bi büyük büyük babasına bakmıyor. Selam demiyor. Tabi kurgu film ya mal ya adamlar.
Bilimkurgu seven biri için resmen facia bir film.
Ha adam sevmiştir. Ona bişey demiyorum. İster fantastik, ister bilim kurgu olsun benim her filmden beklentim mantıklı bir örüntü ve iyi vakit geçirme. Bu filmi izlerken etlerim döküldü, 3 saat 30 saat gibi geçti ancak bu kadar iyi yorumun hatırına sonuna kadar izledim.
Belki de bu yılın filmi olmaya aday, Christopher Nolan’ın yeni filmi Interstellar, yarın gösterime giriyor. Warner Bros basın özel gösteriminde IMAX versiyonunu izlediğim filmin senaryosunu 2008’de Chris Nolan’ın kardeşi Jonathan Nolan’ın yazdığı senaryo, 2014’de Christopher Nolan’nın yeniden dokunuşları ile hayat bulmuş. Uzun süresi başta sıkıcı gelebilir, ancak özellikle IMAX edisyonunu tercih ederseniz kadrajın dışında kalan bir çok detaya da odaklanabilirsiniz.
Genel olarak uzay filmlerinin çoğu benzer senaryolarla karşımıza çıkıyor ve bu filmde senaryo olarak diğerlerinden pek farklı değil.dünyanın sonuyla ilgili pek çok teori var,yönetmen ve senarist Nolan bunu kendi yorumuyla beyazperdeye aktarmaya çalışmış ama bence mükammel bir film çıkmamış ortaya çok kötüde değil.bana göre filmin en olumsuz tarafı süresinin gereğinden fazla uzatılmış olması.bu filmin maksimum süresi 120 dakika olmalıydı(hatta o bile fazla).bir süre sonra film beni sıkmaya başladı buna rağmen sonuna kadar izledim.uzay sahneleri ilginç ve enteresandı.filmde ayrıca duygusallığada (baba kız sevgisi)yer verilmiş bu yüzden filmin sonu buna bağlanmış.filmi çok dikkatli hatta 2 defa izlemek lazım çünkü bilimsel konulara değinilmiş.oyunculuklar ise fena değildi.sonuç olarak süresi hariç güzeldi.10/6
Christopher Nolan’ın filminin başında dünyanın çürümekte olduğunu görüyoruz. Neden mi? Onun önemi yok. Dünyadan bir şekilde “kaçmalıyız” çünkü filmin vaadi bunun üzerine kurulu. Çıkıp galaksi değiştirmemiz, ışık hızında gitmemiz, cyro-sleep’e yatmamız lazım. Yıldızlararası’nda bu gerçekleşene kadar izlediğimiz her şey koca bir boşluk içeriyor. Belki en başında şunu söylemek lazım, dünyanın kurtulmasını sağlayacak kişi Cooper’ın kızı Murph, her yerde “çok zeki, çok parlak” diye geçiyor. Ama bize neden böyle olduğuna dair bir kanıt sunulmuyor. Büyüyene kadar hayaletlere inanan bir kız olarak kalıyor. Film kabaca “zeki işte uzatma” diyor, daha sonra da bu kızın bu zekiliğinin dünyayı kurtardığını söylüyor. Bu gibi tutarsız senaryo hamleleri filmin her yerine yayılmış durumda.
İnterstellar'ı ilk gün boş salonlarda izleyip filmden zevk alan ve ''ahaa şurda hata buldum'' diye böbürlenmeyen kitlenin yanında, İkinci gün methini duyup giden ve kendini fizik dehası olarak göstermek için hata uydurmaya çalışan kitlenin, yurtdışında ''spagetification''dan dem vurma çabalarının yanında Türk izleyicisinin ''uzay gemisinde garının saçı havalanmıyordu'' yorumunu getirebilmesi beni benden aldı:) 2001 space odyssey i sonuna kadar izleyememiş olmasına ve Kubrick'in sayısız mantık hatasına rağmen izleyen birinden duyduğu için''baba bence gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgu filmi Space Odyssey'' diyen kitlenin ''interstellar'' a bok atma lisansı olmamalı bence. İnception gibi fantazi bir filmin mantığına laf etmeyip ''interstellar''da şu hata beni filmden soğuttu bence inception daha iyiydi yorumunu yapan arkadaşları boğaz köprüsünden atlamaya teşvik ediyorum! İnception'u daha çok beğenebilirsiniz amenna ama şu yorumla gelmeyin, ''mantık hatası'' kelimesini kullanırken insan bir utanır yemin ediyorum! NOT:Yorumumda 2001 Space Odyssey'i İnterstellar ile kıyaslamak gibi bir öküzlük yapmıyorum yanlış anlaşılmasın, eleştirim bunu yapanlara;)
Başyapıt ne demektir nasıl olur diye soranlar varsa bu filmi izlesin. Nolan bizi şaşırtmaya, hayran bırakmaya ve zihinlerimizi yormaya devam ediyor. Bu adam kesinlikle bir dahi. Şimdiden bir sonraki filmi merak etmeye başladım ama önce Interstellar'ın tadını çıkarmak lazım. Film karışık konular içermesine rağmen inanılmaz bir bütünlük sergiliyor. İnsanlığın geleceği ve fizik bilimi hakkında yapılanların en iyisi diyebilirim. Oyunculuklardan bahsetmeye bile gerek yok tek kelimeyle muhteşem. Yalnız Nolan'ın Michael Caine hastalığı devam ediyor. Verilebilecek tüm spoilerlar zaten verildi. Bence izlemeseniz çok şey kaçırmış olursunuz. Ancak çok az da olsa kara delik, yer çekimi gibi konularda bilgi sahibi olmak gerekiyor.
Geç saatlerde uykulu gözlerimle başladığım bu filme, fal taşı gibi açılmış gözlerimle veda ettim. Bilim-kurgu filmlerine böylesine ''hayranlık'' vasfıyla bakacağım aklımın ucundan dahi geçmezdi. Muzzam kurgu, akıl sıra ermeyen senaryo ve buna M. McConaughey'in olağanüstü performansı eklenince ortaya son dönemin ''başyapıtı'' altında değerlendirebileceğim ve benimde çekinmeden güzel atıflarda bulunabileceğim bir sinema projesi çıkmış ortaya. Ayrıca kullanılmayan beyinlere de güzel bir antreman örneği olmuştur. Doğru veya yanlış, eksik veya fazla.. Netice olarak; Lamarckistlerin dediği gibi ''kullanılmayan organ körelir'' bizlere beynimizin keskin sınırlar içinde çizilmiş haritanın dışına çıkmamızı sağlayan en azından ''düşündüren'' ya da ''düşündürmeye sevk eden'' modern sinemanın sinemaseverlere dahice paketlemiş olduğu bir armağandır... *** 10/10 ***
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.