Hesabım
    Jumper
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Jumper

    Hoplaya Zıplaya Aksiyon

    Yazar: Zafer İlbars

    Şenlikli aksiyonlara izleyicisini alıştırmış olan yönetmenimiz Doug Liman, yine aynı limanlara demir attığı yeni filmiyle karşımızda. Haliyle yönetmenliğini üstlendiği Jumper'ın konusunu da düşününce kendisinden bilim kurgu soslu bir aksiyon beklemek doğal bir hak oluyor bizim için. Zaten istediği yere anında ışınlanan 17 yaşındaki, deli dolu bir karakter de mevzu bahisse bu durum kaçınılmaz hale geliyor. Anakin Skywalker rolüyle popülerleşen Hayden Christensen'ın varlığı da bu çizgi roman uyarlaması havasında olan filmimizi birçok kişi için daha cazip hale getiriyor. Üst üste koyduğumuzda yükselen bir beklenti çıtası yaratan Jumper'ın kağıt üsünde taşıdığı iddiayı, perde üzerinde de devam ettirdiğini söylemek güç.

    Elbette filmimiz konu ve şekil itibariyle alengirli. Ne hoş bir fantezi; pasaportsuz, masrafsız, dertsiz, tasasız istediğin yere sıçramak, öyle değil mi? Ama maalesef film isminde taşıdığı sıçrama faaliyetini olay dizisinde bir türlü gerçekleştiremiyor. Kahramanımızın, güçlerinin farkına vardıktan sonra bunu eğlenmek için kullanması, örneğin lise aşkını yeniden bulup yakınlaşmaya çalışması bir yere kadar öyküyü eğlenceli kılıyor. Ama bundan ötesi yok filmde. Yani temeli olan bir senaryoyla, bahşedilmiş yeteneğinin yarattığı ağırlık ve sorumluluk sonucu çatışmalar yaşayan bir karakter tasarımıyla karşılaşmamız söz konusu değil. Süper güce sahip olan her kişiliğin bildiğimiz anlamda süper kahramana dönüşemeyebileceği anlatılmaya çalışılıyorsa (ki bu bile net değil!), bu açıdan da dramatik yanı ihmal edilmiş bir film diyebiliriz. Yani iyi niyetle yaklaşsanız da, neresinden tutarsanız elinizde kalacak bir film.

    Tamamıyla aksiyon sahneleriyle albeni yaratmaya çalışan, derinlikten uzak filmimiz, dramatik olmaya çalıştığı anlarda da bu çabaya bulaşmasına gerek olmadığı kanısı uyandırıyor. Yani bu anlamda eğreti bir zahmete de giriyor film. "Keşke hiç zahmet etmeseydiniz" şeklinde bir tepki vermeyi de kaçınılmaz kılıyor. Bir çizgi roman uyarlaması olsaydı, belki orijin olarak çıkış noktasından ötürü bir noktaya kadar sorgu sual etmezdik. Ama böyle bir kaynak da yok ki, bu kadar geniş ve temelsiz, üstelik bitince büyük bir boşluk hissi yaratan kısalığını görmemezlikten gelelim. Üstelik filmin seyirciyi kavrayacak yegâne kozu olan aksiyonu kullanıp, filmi bu seri aksiyon içerisinde kısa olarak kabul edilecek bir sürede bitirmek hissedilen bu boşluk duyusunu artırmaz mı? Artırır elbette, öyle de oluyor nitekim!

    Haritadan yer beğenip gönlünce zıplayıp sıçramak gibi ayrıcalıklı bir gücün kahramanımızın yanına kar kalacağını beklemek de fazla iyimserlik olurdu tabii. Bu nedenle bir süre sonra varlıklarının mantığını tam olarak kavrayamadığımız adamlar "Jumper" diye tanımlanan ve kahramanımız David'le sınırlı kalmayan bu ayrıcalıklı kişileri avlamaya çalışıyorlar. Elbette bu durum David'in keyfini kaçırıyor bir süre sonra. Bir de üstüne aşk meşk durumları eklenince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Gelgelelim karakterimizin bu içinden çıkılmaz halleri yoluna koymak gibi bir derdi de yok. Zaten kısa bir süreye sığdırılan bu zıp zıp macera, tasasızlık içinde erkenden bitiveriyor.

    Filmde genç kızlarımızın ilgisi için David Christensen ve bir başka jumper Jamie Bell, erkeklerimizin ilgisi için de Rachel Bilson sunuluyor. Samuel L. Jackson ve Daniel Lane nitelikli aksiyon bekleyip de hayal kırıklığına uğraması olası izleyici için hiç olmazsa varlıklarıyla bir teselli unsuru oluşturuyor. Kayıtsız şartsız aksiyonu sevenlerdenseniz ve hızlı bir dünya turu yapmak istiyorsanız Jumper sayesinde eğlenebilirsiniz tabii. Ama belli sayıda seyircisi olsa da, esktra bir seyirci çekmek konusunda ciddi şüpheler doğuran bu film, eksik kalmış birçok noktasıyla unutulmaya mahkum bir izlenim veriyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top