Güldürebilen Beşli
Yazar: Ertan TunçHollywood; bir zamanlar, televizyon ve video kültürüyle savaşmak için "büyük prodüksiyonlar" devrini başlattı. Çok başrollü, sağlam bir teknik kadroya sahip, herkese hitap etme ihtimali taşıyan öğeler barındıran özel bir biçim yakaladı. Biz -her zaman olduğu gibi- yine 30 yıl geriden geldik ve Türk sineması yeniden üretmeye başladı. Önemli aktör ve aktrislerin bir araya geldiği kendi çapımızda büyük yapımlar gerçekleştirmeye başladık. İki çeşit Türk filmi gişede üstünlüğünü ortaya koydu. Ya çok sağlam senaryosu ve başkalığı olan ya da öyle veya böyle komedi filmi olan.
Maskeli Beşler, sadece gülmek, eğlenmek için gidilebilecek ikinci kategoriye ait bir film. Oldukça da iyi. Çünkü sadece "o adam" için bile gitmeye değer en az 6 kişi oynuyor bu filmde. Benim favorim Şafak Sezer ve Peker Açıkalın. Hakikaten yer aldığı tüm karelerde dikkatleri üzerine çeken bir farklılığı, bir hususiyeti var Şafak Sezer'in. Çünkü Şafak Sezer, diğer oyunculardan rol çalıyor. Rol çalmak/çalabilmek iki önemli özelliğe gösterge teşkil eder. Bunlardan birincisi iyi oyuncu olmak, ikincisi bencil olmak. Bir de karşısında daha iyi oyuncular olan adamların rol çalması zordur. Marlon Brando'dan, Jack Nicholson'dan, Şener Şen'den rol çalamazsınız. Şafak Sezer, bir yandan yarattığı Tezcan karakterine canlılık ve güç katarken, öte yandan da arka planda olduğu kimi sahnelerde bile marjinal davranışlarıyla bakışları kendine odaklatabiliyor. Ama yemek sahnesinde ne kadar yırtınarak ağlasa da, Sümer Tilmaç'ın iki damla gözyaşının içinde boğulup gitmekten de kurtulamıyor.
Peker Açıkalın ise sinemasal duruşuyla çarpıcılığını ortaya koyuyor. Kendi bulduğu ve Türkçe'ye kazandırdığı kelime yapılarıyla, kıyafetiyle ve dahası kusursuz simâsıyla, orijinal, benzersiz bir oyuncu. Tansiyon korkusuyla yaşamak zorunda kalan Horozcu Bahattin tiplemesi üzerine ayrı bir film çekilse olur. Bir başka önemli tipleme de Cengiz Küçükayvaz'dan geliyor. Küçükayvaz'ın Kamil tiplemesinin tek eksiği, oyuncunun diğer filmlerde çizdiği portrelerden farkı olamaması. Ama Kamil ve Tezcan'ın fazladan aldıkları son dubleden sonra gittikleri soygun sahnelerine gösteriş kattıkları bir gerçek.
Sinemasal açıdan bakıldığında; Maskeli Beşler'in keyifli bir seyirlik haline gelmesini sağlayan en önemli unsurun müzikleri olduğunu belirtmek gerekir. Cem Karaca'dan, Orhan Gencebay'a, Zeki Müren'den Ruhi Su'ya kadar birçok ustaya saygı duruşunda bulunuyor film. Önemli olan ise hapishanedeki Ruhi Su göndermesi haricinde olan parçaların oyuncuların içinde bulunduğu durumu özetleyen ve bu yönüyle de senaryoya omuz çıkan eserler olması. Bir de post-production aşamasında eklendiğini düşündüğüm Çemberimde Gül Oya parçası var ki, değme gitsin. Haluk Levent'in yorumu hakikaten harika.
Senaryo açısından değerlendirmek gerekirse, kurgusal yapıyı güçlendirmek için genişletilen sahnelerin, 1976 yılındaki giriş sahnesinin ve beşlinin hapishaneye düşüşlerinin hakkını vermek gerekir. Bahattin'in her soygundan sonra hemen Salih Abi'yi araması da heyecanı arttırıcı bir öğe olarak başarıyla kullanılmış. Takip ve soygun sahnelerinin çok kötü olduğunun altını çizmek gerekiyor lakin aktörlerin üstünlüğü ve ufacık bir arabanın içinde bile sergiledikleri oyunculuk tüm bunları çaktırmadan örtbas ediyor. Örneğin hayvanat bahçesi sekansında sıradan bir takip sahnesi olmasına rağmen, hatta takip bile yok denilebilir, bireysel performanslar sayesinde senaryonun eksiklikleri (kurgu, nedensellik vb.) görmezden gelinebiliyor.
Yönetmen Murat Aslan oyuncuları öne sürüp, kendini gizlemeyi başarıyor fakat çekim teknikleri kullanmasını gerektiren sahnelerde de bu huyunu devam ettiriyor. Örneğin açılıştaki gerilimli hırsızlık sahnesi. Burada en azından Ruhsar Hanım'ın çirkin "güzellik maskesi" bize hissettirilmeye çalışıldığı gibi korku unsuru olarak kullanılabilirdi. Soygun sahnelerinin anlatımı, takip sahnelerinin çekimi daha inandırıcı olabilirdi. Murat Aslan'ın varlığını hissettirdiği en önemli sahne Ortaköy'deki tartışma sahnesi. Burada konuşmalardan önce havalanan kuşlar-Boğaz Köprüsü-Ortaköy Camii çok güzel bir açıyla çekilmiş harika görüntüler arz ediyorlar.
Maskeli Beşler, bir takım bariz noksanlıklarına rağmen, oyuncularının karakterlerini yorumlayış biçimiyle değer kazanan iyi bir izlence. 5 haftada çekildiği için bazı aceleye gelen yerler olmuş ama bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başı sonu belli, anlatmak istediğini anlatan, komik tiplemelere ev sahipliği yapan, seyircisini güldürmeyi başaran eğlenceli bir film.