Ters Açılı Öpüşme
Yazar: Bige AkdenizChunking Express ile çağdaş aşk filmlerinin önünü açtı Wong Kar Wai (izlemediyseniz, hiç durmayın hemen izleyin!). Romantizmin öncü yönetmeni oluverdi ve izleyen filmleri ile de bizi düş kırıklığına uğratmadı. İmkansız aşk, platonik aşk, cevapsız kalmış aşklar gibi temalar, bu film dahil olmak üzere WKW'ın vazgeçemediği unsurlar oldu. Post-modern rüzgarından etkilendiğindendir, aşk onun filmlerinde bir yap-boz gibi farklı renklere ve formlara dönüştü. Zaman kavramı da başka bir oyuncağı oldu.
Bir de tabii ki çok karakterli ve çok hikayeli anlatımlarından vazgeçemedi. Ve kadınlar. Hong Kong dövüş sanatları filmlerinin fetiş oyuncularını bu türün dışına çıkartıp Batı tarafından keşfedilmesini sağlayan yönetmen bence WKW'dır. Bu kadınları Hollywood'un kadın oyuncu idolleri kadar efsaneleştirdi... Şimdilerde her "auteur" (usta mı desek?) yönetmen gibi, yeni yollar arıyor WKW.
Benim Aşk Pastam'dan önce yaptığı 2046, aslında WKW'ın Batı'ya doğru yol aldığına dair sinyaller veriyordu. 2046'da, 60'ların Hong Kong'unun Amerikan kopyası halinin çekiciliğine kapıldığı apaçık ortadaydı. Ve Amerika'da Amerikalı ve İngiliz oyuncular ile çekilen Benim Aşk Pastam, WKW'ın Amerikan filmlerine, şehirlerine ve kültürel incilerine adanmış bir aşk filmi gibi. Evet, bu film daha çok, WKW'ın Amerika'ya olan hayranlığının itirafı gibi... O yüzden "made in Uzakdoğu" filmlerinin acısı bol aşklarından bu filmde pek bulamayacaksınız. Kendisini Amerika'nın yollarına koyuvermiş bir ustanın Uzakdoğu'da yaptığı leziz pastaların kırıntılarını bulabileceğiniz bir film bu. Uzakdoğu malzemesi ile yapılan bir pasta ile Amerikan marketlerinde satılan malzemeler ile yapılan bir pasta aynı olabilir mi? Ne yazık ki olmuyor.
Özellikle WKW hayranları baştan böyle bir yabancılaşma ile karşı karşıya kalacaklar. Her ne kadar bazı WKW formülleri iyi gitse de Amerikan dekoruna, bazıları eğreti duruyor. Örneğin şu anlatıcı üst ses. Mandarin lehçesinde kulağa güzel gelirken, nedense İngilizce'de pek bir aykırı durmuş. Bir de şu cafcaflı renk kullanımı. Uzakdoğu'nun o ilginç mekanlarında romantizmi doruğa çıkartırken, burada gerçekten ekrana atılmış pasta gibi duruyor (hangi sahneyi kastettiğimi filmi izlerken anlayacaksınız). Yani WKW'ın stil sahibi Uzakdoğu macerası Amerika yollarında sekteye uğramış.
WKW'ın eski filmlerinde de öyle incelikli senaryolar yoktu. Her şey ifade seviyesinde inanılmaz etkileyicilik kazanıyordu. Benim Aşk Pastam'da ifade zayıf kalınca, senaryo da göze batmaya başlıyor. Anlatılan hikayeler sıradanlaşıyor, karakterler uzak plan kalıyor. Özellikle ilk sahnedeki atmosfere bakın. Tiyatro oyunu sahneleniyormuş gibi bir hissiyat vermiyor mu?
Filmin kadın kahramanlarına gelirsek. Norah Jones'un canlandırdığı kadın kahraman başta çok sıkıcı bir görüntü verse de, daha sonra biraz daha ivme kazanıyor ve birazcık daha renkleniyor. Ama yine de bir filmin ana kahramanına yakışmayacak kadar soğuk ve sıradan bir karakter. Daha sonra beliren, Rachel Weisz ve Natalie Portman tarafından canlandırılan kadınlar ise daha ilginç ve kesinlikle daha izlenmeye değerler, ama ne yazık ki çabuk gelip geçiyorlar. Biz daha doyamadan. Erkek kahraman rolünde ise gözlerimiz WKW'ın fetiş oyuncusu Tony Leung gibi birisini arıyor. WKW'ın romantizmine Jude Law çok toy kalmış.
Her ne kadar WKW hayranlarını tatmin etmeyecek bir film olsa da, akıcı ve Hollywood romantizmine alternatif bir film. Ayrıca bir yol filmi olsa da, Paris, Texas'ın yanından bile geçemez.