Not: yönetmen Richard LaGravenese;
Baş yapıtlık harika senaryosunu, baş yapıt bir filme dönüştürmesine ramak kalmışmış. Ama yine de gelmiş geçmiş en güzel romantik-drama filmlerinden birine imza atmış.
Film(izlemeyenler için): Sevginin, sevilmenin ve hayatımızdaki sıradan olayların bile ne kadar kıymetli ve paha biçilmez olduğunu anlamak isteyenler, drama ve romantik film severleri, filmi izlesin bayılacaklar(hanımlar peçetelerinizi hazırlayın).Romantik film sevmeyenler(ağır tempolu ve felsefi filmlere alışık olmayanlar) izlemesin. Çünkü izlerse böyle harika bir filme çok kötü-sıkıcı vs gibi yorumlarla kendilerini güldürüyor ve acındırıyorlar.
Oyuncular: Gerard Butler ;
Bu oyuncuyu ilk olarak "Zaman Ötesi -Timeline-2003" filminde yan karakter olmasına rağmen oyunculuğu ile başrol oyuncusu Paul Walker gibi birini ezip geçmesi ile dikkatimi çekmişti. Ve maalesef yapımcılar bu yetenekli adamı çok geç keşfettiler.Daha çok başarılara imza atar.
Hilary Swank:
Bu kadın oyuncu olmak için doğmuş. 35 yaşına yeni gelmesine rağmen 2 oscar alarak "fazla söze gerek yok beni izleyin yeter" diyor sanki. Sanırım Meryl Streep in tahtına Kate Winslet baraber en büyük aday.Oyuncular ders almak için, seyircilerde keyif almak için swank i izlemeye devam etsinler lütfen.
Yönetmen-senarist:Richard LaGravenese;
Özgürlük yazarları filmiyle ve balıkçı kral gibi bir filmin senaristi olmakla zaten çok şey söylüyor. Toplum yapısı, Sosyal sorunlar ve insan psikolojilerini, film ve senaryolarında devamlı kullanıyor. Ve sıradan bir yönetmen-senaristlikten çıkıp topluma yön veren, seyirciyi eğiten bir yönetmen-senarist oluyor. Ama onun adına yazık bu senaryoyla baş yapıt bir film yapabilirmiş,direkten dönmüş. Yinede alkışlanmayı hak ediyor ve takip edilesi bir yönetmen oluyor..
Film Kritik:
Evet filmimiz ilk 5 dksındaki sıradan 2 sevgilinin sıradan günlerde,sıradan tartışmalarını çok gerçekçi ve sempatik anlatıyor. Seyirci bu "ne ya" bu sıradanlıklarımı izleyeceğiz yani derken tam, hayatın acı gerçeklerinden birini sevdiğimiz bir insanın ölümünü tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor film. Ve sonra herkesin aslında her gün yaşadığı o sıradan tartışmalar, sıradan olaylar bir anda dünyanın en romantik en paha biçilmez anları olduğu görülüyor/anlaşılıyor/anlamlaştırılıyor. Evet hal böyle olunca bu detayı görenler için, karşımıza sinema tarihinin çekilmiş en güzel romantik-drama filmlerinden biri çıkıyor. Sıradan bir kadının yani ne çok güzel, ne seksi ne de çok özel meziyeti olmayan bir kadının ve belki fiziki manada etkileyici ama sıradan bir iş, sıradan bir hayata sahip ve özel meziyetlere sahip olmayan bir erkeğinde,
yani tüm sıradan insanlarında sevdiği-sevildiği zaman, sevginin kıymetini bildiği zaman,
o şiirlerdeki,filmlerdeki,şarkılardaki aşkı elinde tutabileceğini söylüyor film bize. Ve geç olmadan elimizdekilerin kıymetini hayatın, anın kıymetini bilmemiz gerektiğini gösteriyor. Yani Ölüm ve hiçlikle kıyaslama yapıldığında sıradan hayatların,hayatımızın, Allah (cc)den bizlere ne kadar büyük bir armağan, bir hediye, iltifat olduğunu anlıyoruz. Anlayanlar ise zaten cennette yaşıyorlar&61514;.
Filmde bir güzel mesajda; ölümün her zaman yanı başımızda olduğu, birden tüm bu rüyanın bitebileceği, hazırlıklı olmamız gerektiği anlatırken, "Gerry" karakteriyle de,
Ölümün, aşk-sevgi gibi manaların yanında önemsizleştiğini bir insanın-sevgilinin ölüme giderken, ölümü hiç düşünmeyip arkasında bıraktığı yakını- sevgilisi için duyduğu kaygısını,sorumluluğu geride kalanın mutlu olması için yaptığı çabayı bize göstererek işte sevginin ve aşkın tanımı diyor.
Evet filmden çok etkilenerek bu kadar çok yazdım, çünkü hayattan çok etkileniyorum.
senarist-yönetmenlik çalışması yapan ve düşünen ben ve benim gibi sinefiller için, bu film ders niteliğinde.
Not:Hayatın Anlamı ; sevmek,Sevilmek ve Arkandan geride kalanlar için güzel-yaralı miraslar bırakmak.