Ortalama puan
4,2
257 Puanlama
The Fall hakkında görüşlerin ?
5,0
22 Aralık 2016 tarihinde eklendi
KUSURSUZ TEK KELİME İLE BAŞYAPIT
Bir çocuğa gerçek hayat, ironik de olsa, en iyi masallarla anlatılır. Filmin masalcı karakteri Roy, kendi masalını anlatarak kendisinin yapamayacağı şeyleri Alexandria’dan yapmasını istiyor. Tabi Alexandria masalın sonunu dinlemek isterse… Bu sayede Roy masalını anlatıyor fakat biz herşeye Alexandria’nın hayal dünyasından bakıyoruz. Çünkü minik kızın da dediği gibi masal her ne kadar Roy’un da olsa aslında Alexandria’nın da.
Film mükemmel siyah-beyaz sahneler ve bu sahneler ile eşsiz uyumlu klasik müzikle başlangıç yapıyor ve evet tanıdık melodiler de Ludvig Van Beethoven’in 7. Senfonisinden. Açılış sahnesindeki siyah beyaz görüntülerin aksine filmin geri kalanı bayağı bir renkli.
Alexandria minik bir çiftçi kızı, çalışmak zorunda ama çiftlikteki çalışma koşulları ona bir kırık kola mal olmuş ve bu yüzden hastanede. Roy ise aşık olduğu kadın tarafından bir başkası için terkedilmiş, ilk işinde sakatlanan ve Alexandria ile aynı hastaneye yatırılan bir dublör. Bu iki farklı insanın masalla devam eden arkadaşlığı kızın yazdığı bir notun Roy’a geçmesi ile başlıyor.
Masalın 6 tane kahramanı var. Eski bir köle olan Otta Benga, patlayıcı uzmanı Luigi, karısının intikamı peşindeki Hintli, yarı çatlak ingiliz bilimci Charles Darwin, ormanlarla konuşabilen, karnında kuşlar besleyen Mystic ve Red Bandit. Ve tabi ki bu 6 kahramanın ortak amacı her birine bir şekilde kötülük yapan Vali Odius’tan intikam almak. Masal tek ama Alexandria’nın hayal gücü sayesinde masalın geçtiği mekanlar 16 farklı ülkede çekilmiş. Sahneler 5 ya da 10 saniyelik olsa bile…
Roy bize çok güzel bir tablo çizmeye çalışıyor zira Tarsem de bunu sinamatografik açıdan çok iyi başarmış, filmin görselliği mükemmel. Tarsem’in çizmeye çalıştığı tablo aslında karanlık ama diyor ki:” izlediğinizden daha karanlık bir film yapmak istemiştim ama Catinca(Alexandria) bunun önüne geçti”. Böylelikle filmin sonunda da minik kızın umudu bu mükemmel görsellikteki tabloyu değiştiriyor.
Bu filmde diğer filmlerin aksine işlenen çok fazla alt metin var çünkü her ismin, filmdeki neredeyse her ögenin bir manası var ve yazarlar bunları çok zekice kurgulamış.
Film hakkında birçok güzel şey söylenebilir sadece masumiyetin kullanılışıyla ilgili bile sayfalarca yazılabilir. Ama bu kadar söyleyecek sözü olan bir filmi kimsenin duymaması da filmin başka bir ironisi olsa gerek. Özellikle sinemasever diye adlandırılan kesimin muhakkak izlemesi ve tabi ki arşivcilerde bulunması gereken bir film.

Tarsem’den bu kadar bahsetmişken David Fincher ve Spike Jonze isimlerini film başlarken görmek şaşırtmasın. Çünkü 2006 yılında Tarsem’in yönetmenliğinde piyasaya sürülmeye çalışılan bu film gişeyi bırakın birkaç festivalde bile kendine zor yer bulmuştur. Bu cümleler bir önyargı oluşturmasın gerçi filmi izlemeye başladığınızda ilk önce müzik sizi saracak ve Alexandria ile tanışınca film bitene kadar başından kalkamayacaksınız. Masal ise diğer masallardan çok farklı diyarlara götürecek sizi. Bütün bunların farkına varan gerçek sinemacılardan bu iki insan da 2008 yılında filme destek olmuşlardır. Böylelikle film milyonlarca fazlası olması gerekirken yaklaşık 3 milyon dolarlık gişeye ulaşabilmiştir. Bence bu yüzden yılda iki kere film yapmak yerine birkaç yılda böyle bir film ortaya çıkarmak gerçek sinemadır. İyi seyirler…
4,0
26 Nisan 2009 tarihinde eklendi
Film inanılmaz güzeldi. Küçük bir kızın sinemada bu kadar başarılı olabileceği alıma bile gelmezdi. hayal dünyasını anlatan fantastic bir film. 10/8,5
3,5
21 Ekim 2010 tarihinde eklendi
Yönetmenin hayal gücüne hayran olmakla birlikte filmi çok fazla beğenmedim.Ama genel anlamda farklı ve izlenilmesi gereken filmlerden biri.Özellikle Alexandra nın hikayeyi dinlerken hayal ettiği kişileri gerçek hayatta tanıdığı insanlarla özdeşleştirmesi ve hapşırdığı sahne ile Troyun yaptığından pişman olarak itirafta bulunduğu sahneler aklımda iz bırakanlar.
5,0
14 Mart 2009 tarihinde eklendi
Bambaşka birşey bu film.
5,0
13 Ocak 2010 tarihinde eklendi
benim filmim denilecek güzel bir film... arşivime alıp aklıma geldikçe izleyeceğim kalitede....
4,5
29 Aralık 2008 tarihinde eklendi
Sinemanın görsel açıdan ne kadar zengin bir dünya olduğunu gösteriyor öncelikle film bize, zaten filmin yönetmeninin Jennifer Lopezli 'Hücre' filmini yönettiğini (filmin yapımcıları David Fincher ve Spike Jonze!!!)bilince beklentimiz görsel anlamda artıyor. Film Hücre ile karşılaştırıldığında, dramatik yapısı görselliği ile daha uyumlu, belki de doğru proje olduğundandır. Sadece seyredin ne demek istediğimi anlayacaksınız.
3,5
11 Şubat 2011 tarihinde eklendi
Masal tadında eğlencelik bir film.
İzlenmesi tavsiye olunur.
7/10
4,5
15 Kasım 2009 tarihinde eklendi
yönetmenin görselliğe biraz fazlaca önem verdiğini düşünsem de, film gerek senaryo gerek oyunculuk açısından iyiydi. iyi film bulmanın zor olduğu şu zamanlarda bu filmi izleme şansı bulduğum için çok mutluyum.söylenenlerin alsine kesinlikle çocuk filmi değil, özellikle son sahneleri izleyip Alexandrianın gözyaşlarına katılınca ne demek istediğimi anlayacaksınız.
4,5
1 Ekim 2009 tarihinde eklendi
Her bir sahnesi adeta sanat eseri, bu kadar klişe bir cümle başlangacını ciddi anlamda hakeden bir film, hisli ve fazlasıyla izleyiciye hisliliğini yansıtıyor, beklenilmeksizin çok ama çok beğendiğim, kesinlikle alın ve izleyin.9.5/10
4,0
31 Temmuz 2010 tarihinde eklendi
Eşsiz görselliği ve masalsı atmosferi ile aşmış yapım.Gerçek dünya ile hayal alemi arasında gidip gelen yapım özellikle sanat yönetimi,kostüm ve görüntü dallarında olağanüstü bir seyirlik.Küçük kız ve dublörü oynayan aktör çok başarılıar.Bu olağanüstü filmiyle Tarsem Singh yeteneğini kanıtlayıp gelecek vaadeden bir yönetmen olduğunu kanıtlamıtır.10/10
4,0
29 Kasım 2010 tarihinde eklendi
haRika bir masaL ;)
3,5
18 Eylül 2010 tarihinde eklendi
Meyve toplarken kolu kırılan 10 yaşındaki Alexandra ve dublör olan,çekimlerde sakatlanan Roy.İkisinin hayatı bir hastanede kesişiyor.Roy çok kötü bir ruh haline sahiptir,karamsardır.Hayata tutunacak birşeyin olmadığını düşünmektedir.Ve karşılaştıkları anda kendimizi bir renkli mi renkli bir hikayenin içinde buluyoruz.Bu hikayeyi Roy anlatıyor.Tabi hayal gücü, sınırı yok.Aynı zamanda eğlenceli de bir hikaye.Ama Roy giderek kötüleşen ruh halinden dolayı, giderek hikayeyi dramatikleştiriyor.Ne olursa olsun hayata tutunmanın önemini vurgulayan bir film.Sonuçta hayatta yaşamaya değecek muhakkak birşeyler var.Genel olarak ilk başlardaki ağır tempodan dolayı biraz sıkılmıştım.Sonra giderek eğlenceli bir hal aldı film.Ama hikayede mizahın suyunu çıkardıkları kısımlar da var.Pek ahım şahım bir film değil,ama keyifliydi kendi açımdan.(7/10)
2,5
30 Kasım 2009 tarihinde eklendi
oscar alırdı ama neyde?
1.goruntu
2.kostumler
3-renk

senaryoya mukemmel demem ıcın akıcılık olmalı ama fılm sureklıbkonu degısıyor ve ne amaçla degıstıgı muaAmma...buda seyır zevkini bozuyor.tim burton fılmlerı gıbı.begenmedım sıkıldım.6 puan...
4,0
23 Temmuz 2010 tarihinde eklendi
Enteresan bi tadı var. 8/10Aldığı yüksek puanı hak ediyor.
4,5
18 Eylül 2009 tarihinde eklendi
ama ben burdaki küçük kız alexandriaya bayıldım...!!!! filmi anlatmaya gerek yok ztn,ilgiyle izledim :DD
Daha Fazlasını Göster