Bu <b>Yaratık</b>’a Şapka Çıkarılır!
Yazar: Orkan ŞancıUzak Doğu, hele ki Kore sinemasının yaratıcılığı karşısında şapka çıkarın. Üçüncü sınıf video filmi olmaya gayet müsait böyle bir öyküden, iki saatlik keyifli bir aksiyon çıkarmak, neresinden baksanız büyük bir sinema becerisi gerektiriyor.
1969 doğumlu Joon-Ho Bong, türe hakim genç bir yönetmen olarak bütün gelgeç referansları, zeka dolu ayrıntılarla altüst etmenin nasıl yapılacağını gösteriyor. Tür demişken, sinema tarihindeki 'yaratıklı' filmlerin tamamı desek daha yerinde olur. Zira Yaratık, bir yaratık filmi olmakla ciddi olarak ilgilenmediğinden, aksiyondan gerilime, bilimkurgudan komediye, ama en lezzetlisi de drama uzanan geniş yelpazede seke seke çaydan geliyor.
İki gergin sahnenin arasına komik bir espri sıkıştırıyor, ciddi olunması gereken yerde (cenaze merasimi) olabilecek en absürd durum komedilerinden birini tercih ediyor. Bunu yaparak kendiyle dalga geçiyor, ama seyircisiyle asla. İyi de ediyor, zira filmin başlıca karakteri olan 'yaratık', filmin en zayıf halkası. Görsel efektlerin günümüzde ulaştığı nokta düşünülürse son derece yapay tasarlanmış bir yaratık, kuşkusuz tek başına cazip gelmeyecekti. Ancak Bong'un ustalıkla kurduğu sinematografi, birkaç sahnede ciddi ciddi gerilim yaratmayı başarıyor.
'Kötü adam', yıllar önce sevgili ABD'li dostlarımızın denize attığı zehirli atıklardan yiye yiye şişmiş, şimdi de insan yiyen bir tür açgözlü. Böyle bir yaratığın ortaya çıkma nedeni olarak ABD'nin gösterilmesi, filmin belgeselci yanı olduğunu da ortaya koyuyor(!)... Onunla mücadele yoluna baş koymuş ekibimiz ise birbirinden orijinal tipler. Yaratığın kaçırdığı kızının hayatta olduğuna inanan acılı ve bir parça kafadan darbeli baba, 'ağır vasıta' bir okçu, üniversite mezunu işsiz/gergin genç adam, en nihayetinde de ekibin ulu Manitu'su, kederli büyükbaba...
Dörtlü, dertlerini anlatabilmek için ne orduyu ne de sivilleri ikna edebilince silahlarını kuşanıp yaratık avına çıkıyor. Böyle bir olay kurgusunun neresine zeka dolu referanslar, ayrıntılar ve de dramatik çekimler konuldu diyorsanız, bunu ancak gördüğünüzde keşfedebileceksiniz. Ancak avcılarımızın bir ambarda karınlarını doyurduğu sahnedeki fikir, sinemasal ruhunuzu okşayacaktır. Benzer fikri finalde de görebileceksiniz.
Yaratık, neredeyse tüm sahnelerinin son derece akıcı, yerinde kesmelerle kotarıldığı, gayet sağlam bir sinematografiye sahip. Aynı ciddiyeti, öyküsünü seyirciye sevdirme konusunda da gösteriyor; üstelik tüm bunları kendini ciddiye almayarak yaptığı için değeri büsbütün artıyor.
Belki de ancak Kore sinemasında olabilecek kadar matrak, bir o kadar da samimi bir duygusallık barındırıyor. Kim-Ki Duk'tan sonra bu yeni, genç ve hızlı Kore'linin adını daha yakından takip etmek gerekecek.