“Chronicle of an Escape” ya da özgün İspanyolca adıyla “Crónica de una fuga”, Arjantin sinemasının önemli isimlerinden Uruguay doğumlu Israel Adrián Caetano’nun yönetmenliğini yaptığı bir film… Claudio Tamburrini’nin 1977 yılında askeri cuntası döneminde Arjantin’de yaşadıklarını anlattığı otobiyografik kitabından uyarlanan filmin senaryosunu, yönetmen Caetano’nun da dâhil olduğu üç kişilik bir ekip yazmış…
Gösterime girdiği yıl Cannes’da Altın Palmiye ödülüne aday olan filmin, Rotten Tomatoes profesyonel yorum ortalaması 5,8/10… Aynı Rotten Tomatoes’un ve IMDB’nin izleyici puan ortalamalarıysa sırasıyla 7,3/10 ve 3,8/5…
Yani bu sefer, normal sinema izleyicisinin profesyonel sinema yorumcusundan çok daha fazla beğendiği bir filmle karşı karşıyayız…
Bunlardan hangisinin daha doğru bir karar olduğunu anlamak için yönetmen Caetano’nun, “Çekimler sonsuz bir mücadeleydi: Neredeyse tamamı dört duvar arasında çekilen filmin, oyunculuk, kadraj ve ışıkla elde edilecek sonuçlarına güveniliyordu… Bu tutukevinden, korku, paranoya ve davranış bozukluğu (nevroz) yaratmak her zaman kolay değildi… Mücadelemiz, bu mahkûmların katlandıkları çılgınlığı yeniden nasıl canlandıracağımız üzerineydi” dediği filmi daha yakından incelemek, incelemek içinde önce izlemek gerekiyor…
O halde şimdi ne yapıyoruz?
Tabii ki, koltuğumuza kurulup filmi izlemeye başlıyoruz / (Saat: 22.30)…
Filmi izlemeyi biraz önce bitirdik / (Saat: 00.20)…
İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre çoğunluğu rejim karşıtı 30 bin Arjantinlinin kaybolduğu 1976-1983 askeri cunta dönemi sivil polis uygulamalarından bir kesit sunulan filmde, bize göre eksik veya yanlış yapılmış herhangi bir şey yok…
Bu film hakkında yapılabilecek en büyük yanlış, gerçek bir insanlık suçunun anlatıldığı bu hikâyeden başrollerinde Sylvester Stallone, Michael Caine, Max von Sydow ve Pele’nin oynadığı “Escape to Victory” (1981) gibi bir Hollywood prodüksiyonu çıkmasını beklemek, çıkmayınca da mırın kırın etmek olur…
Bizce yönetmeninden set işçisine kadar herkesin işini kusursuz yaptığı aşikar olan düşük bütçeli bu film, en azından o dönemde kaybolan binlerce insanın anısına saygı gereği, izlenilmeyi fazlasıyla hak ediyor…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Evet filmin senaryosu, esas olarak Claudio Tamburrini’nin “Pase libre – la fuga de la Mansion Seré” isimli otobiyografik kitabına dayanmaktadır… Ancak filmin yapım çalışmalarına başlanılmadan, gerçeklere tam anlamıyla vakıf olabilmek adına, yönetmen Caetano ve senaryo ekibindeki Esteban Student ile Julian Loyola, filmde anlatılan olayların mağdurlarından Claudio Tamburrini ve Guillermo Fernández ile Stockholm’de (İsveç’ten iltica hakkı alan Tamburrini orada yaşamaktadır) yüz yüze görüşmelerde yapmışlardır,
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 12 Temmuz 2018 günü saat 00.54’de yazılarak paylaşılmıştır...