Hesabım
    Mr. Bean Tatilde
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Mr. Bean Tatilde

    <b>Mr. Bean</b>’in Devrimci Ruhu <b>Tatilde</b>

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Sinemanın izleyiciyi gündelik dertlerinden uzaklaştıran bir kaçış sanatı olduğunu düşünenler, her kaçanın bir kovalayıcısı olduğunu görmezden geliyorlar zaman zaman. İzlediğiniz sırada size dertlerinizi unutturur gibi yapan çoğu filmde, gündelik gerçekliğinizden kaçarken kendinizi bir anda bilinçaltınız tarafından kovalanırken buluyorsunuz.

    Uyanıkken pek de farkında olmadığınız en gizli korkularınız, nedenini bilmeden gözyaşlarına boğulmanıza veya kahkahadan yerlere yatmanıza sebep olacak kırılma noktalarınız, çoğu zaman bir sinema filmini izlerken karşınıza çıkar. Her insanın bilinçaltı kendisine özeldir. Bu yüzden de bir filmi izlerken korkmak, ağlamak veya gülmek sinemaya gittiğiniz günkü ruh halinize bağlı olduğu kadar bilinçaltınızda biriktirdiğiniz malzemelere de bağlıdır.

    Mr. Bean Tatilde’yi izlemeye gittiğim gün inanılmaz sıkıntılıydım. Hiçbir şeye gülecek halim yoktu. Fakat filmi izledikten sonra fark ettim ki Mr. Bean, doğrudan bilinçaltıma müdahale eden ve ne kadar sıkıntılı olduğumu umursamadan beni gülümsetebilen bir karaktermiş.

    Aslında Mr. Bean Tatilde, Rowan Atkinson?ın oyunculuğunu ve başarıyla çizilmiş Mr. Bean karakterini bir kenara bırakırsak epeyce ortalama bir film. Birbirini izliyormuş gibi yapan alakasız olaylardan ibaret gidişatı, sanki bir film değil de her hafta farklı bir olayı konu edinen bir televizyon dizisi izliyormuşuz gibi hissettiriyor. Bu başına buyruk olay örgüsünde yeterince özenli çizilmeyen yan karakterler, hikayeye herhangi bir katkıda bulunmadan şöyle bir boy gösterip, ortadan kayboluyorlar sanki.

    Her ne kadar hikaye içinde girdiği her ortamı birbirine katan bir baş belası olarak tanımlansa da, aslında filmin bu darmadağınık atmosferini toparlayan kişi hiç kuşkusuz Mr. Bean. Tahmin edebileceğiniz gibi filmin bütün olay örgüsü, hiçbir şeye aldırış etmeden kendi bildiği gibi yaşayan Mr. Bean'in davranışlarına bağlı.

    Bean nereye giderse filmi de beraberinde gittiği yöne çekiyor. Özünde karmaşa ve dağınıklık barındıran, girdiği hiçbir yoldan başına bir iş gelmeden çıkamayan Mr. Bean, esasında tam da düz bir çizgi halinde ilerleyen bir filmin tertipli anlatımını bozmakla yükümlü. Bu yüzden de, kopuk olay örgülerinden oluşan Mr. Bean Tatilde’nin bu parçalı anlatımı, izleyicileri rahatsız edecek herhangi bir durum yaratmıyor. Aksine filmin bir televizyon dizisini andıran başına buyruk anlatımı, Bean'in karakteristik özellikleriyle birebir örtüşerek anlamlı bir fonksiyon kazanıyor.

    Mr. Bean, tatil maceralarının anlatıldığı yeni filminde, bir önceki filmi Bean’e kıyasla, çok daha sempatik, çok daha sevecen bir karakter olarak çizilmiş. Bütün çocuksuluğuna rağmen çok daha olgun bir duruşu var. Film boyunca hemen hemen hiç konuşmuyor. Kimseyle kendi rızasıyla iletişim kurmuyor. Buna rağmen Rowan Atkinson'ın kendine has yüz mimikleri ve elastik beden dili sayesinde Bean, her derdini anlatmayı başarıyor. Zaten film boyunca başına gelen bütün garip olaylara karşın Mr. Bean'in sadece tek bir amacı var; plaja ulaşarak sıcak kumların ve mavi denizin tadını çıkarmak. Bu yolda başına ne gelirse onun için bir engel, bir karın ağrısı.

    Bean'in plaja ulaşma amacı, hem karakterinin bahsettiğimiz gibi sevecen, çocuksu bir olgunluğa erişmesini, hem de filmin insanın içini ısıtıp, gülümsemesine vesile olacak sıcacık bir konuya sahip olmasını sağlamakta. Bununla birlikte bana kalırsa Mr. Bean Tatilde’de karşımıza çıkan Bean, ilk filmde olduğu gibi evinizde misafir etmekten rahatsızlık duyacağınız bir ucube değil, tersine beraber vakit geçirmek isteyeceğiniz biri. Sizin içinizde barındırdığınız bütün gündelik hırslardan, mutsuzluklardan arınmış, neredeyse ermiş bir karakter. Filmi bizim için izlenesi yapan da, Bean'in bizde olmayan bu tip özellikleri.

    Kendi gündelik hayatımızda kimsenin bize sözlü veya yazılı olarak dayatmamasına rağmen bir takım davranış kurallarına uymakla yükümlüyüz. Sokakta nasıl yürüyeceğimize, nasıl oturup nasıl kalkacağımıza, bir restoranda nasıl yemek yiyeceğimize bu kurallar karar veriyor. Doğduğumuz andan itibaren bu kuralları yerine getirmeyi öğreniyoruz ve öğrendiklerimizi topluma uyum sağlayan, akıl sağlığı yerinde bir insan olabilmek için uyguluyoruz. Zaman zaman sokakta yürürken içimizden çığlık çığlığa bağırmak veya beceriksiz dans hareketleri yapmak gelse de, bir türlü bilinçaltımızdaki kontrolsüz, kayıtsız karakteri ortaya çıkaramıyoruz.

    Mr. Bean, bana göre tamamen toplumun koyduğu bu görünmez kuralları görmezden gelen, bu kurallara karşı duran, gerçekten de devrimci bir karakter. O an içinden ne geliyorsa, kimsenin ne diyeceğine, dışarından nasıl görüneceğine aldırış etmeden yapabiliyor. Daha da önemlisi, bu davranışları bir şeye karşı olmak için değil, karşı olmak doğasında var olduğu için yapıyor. Mr. Bean Tatilde, Bean'in bu devrimci yanını daha da net gözler önüne sermekte. Bu yüzden de, gündelik hayatın sıkıcı kurallarına boğulmuş bir izleyicinin, Mr. Bean gibi samimi ve bağımsız bir karakterle karşılaştığı bu yeni filmi izlerken içten içe ona hayran olmaması mümkün değil bana kalırsa.

    Mr. Bean Tatilde’nin son zamanlarda izlediğim en komik filmlerden biri olduğunu söyleyemem. Komik olması da hikayeyi sulandırmaktan ve Mr. Bean karakterinin derinliğini azaltmaktan başka bir işe yaramazdı kanımca. Doğrusunu söylemek gerekirse Mr. Bean Tatilde, uzun zamandır izlediğim en deşarj edici filmler listesinde ilk beşe girebilecek bir yapım. Sıkıntılı bir gününüzde, bilinçaltınızda yatan devrimci karakterle karşılaşıp arınmak ve kendinizi bir nebze de olsa iyi hissetmek için tercih edebileceğiniz bir film.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top