Kıymık
Yazar: Zafer İlbarsYaratık-korku filmleri arasında hanidir yaratıcı ve özgün bir ürün göremiyoruz. Kıymık'ı da bu yüzden aynı düşük beklenti ve umutsuzluk ile izledim. Bu nedenle büyük hayal kırıklığına uğramadım. Malum, artık bu türde iyi film hayali kurmadığımız için hayal kırıklığı da söz konusu olmuyor fazlasıyla. Alışıldık, beklenen ve rutine bağlanan bir memnuniyetsizlik hissi ile ayrılıyoruz salonlardan.
Hikayemiz zaten oldukça sıradan ve tanıdık. Birbirine aşık bir çift, romantik bir hafta sonu geçirmek için ıssız bir ormanda çadır kurmaya karar veriyor. (Eminim şu sözü okuyan birçok sinemasever ellerini yüzüne götürüp 'yine mi!" tepkisini vermiştir.) Genç çift çadırlarında problem çıkınca bir motel arayışına giriyorlar ve bu esnada polisten kaçan bir suçlu ve kız arkadaşı tarafından rehin alınıyorlar. Bu dört kişi, yolda çarptıkları gizemli bir yaratığın üzerinde bulunan kıymıklar yüzünden araçlarının lastiğinin patlamasıyla zor durumda kalıyorlar. Lastiği değiştirip bir benzincide mola veriyorlar ve ayıklamaya başlıyorlar pirincin lanetli taşlarını.
Sis benzeri bir çıkışsızlık hikayesi bu da. Zaman zaman heyecan yaratmak adına saman alevi gibi parlayan anlar var ama hikaye o kadar kullanılmış ki şimdiye dek yalama olmuş çıkmış. Kahramanlarımızı kapana kıstıran yaratık biraz tuhaf (eh, öyle de olmalı zaten.) Kurbanlarının bedenlerini ele geçiren bir parazit kendine ait bir iskelete sahip olmadığı için insanların iskeletini emiyor ve onları içten öldürüyor. Ürperticiliği canlı bedenleri sarmasından ve içten içe yavaş yavaş öldürmesinden kaynaklanıyor.
Korku sinemasının müptelası olan milyonlarca insan var bu dünyada. Şu filmin klişeliğini, özgünlükten nasibini alamamış olduğunu bu insanlar rahatlıkla söyleyebilecekken, bu filmi yapanlar neden gerçeğe bu kadar körler, anlamak mümkün değil. Yapımcı böyle filmlere para akıtarak kara para falan mı aklıyor acaba? Oyunculuklar desen hepsi abartılı. Kötü adam tiplemesinin aslında iyi bir adam olması klişesi illallah dedirtiyor. Seth adlı karakterin biyolog kimliğinin, böylesine bir öykü içerisinde oldukça işe yarar bir hale gelmesi de biraz zorlama bir tesadüf gibi kalıyor. Bir biyologsun ve yolda başına öylesine bir şey geliyor ki tam uzmanlık alanın dahilinde... Hmmm, ilginç!
Aslında bu tür bağımsız yapımlara sıcak yaklaşır pek çoğumuz. Ama bir film düşük bütçeli oluşunun sıkıntısını ancak bu kadar çekebilir. Özel efektler hiç özel değil! Elinizde bu kadar düşük bütçe varken neden böyle bir film çekmeye cesaret edersiniz ki? Böylesine bir bağımsız film çekmek istiyorsanız hayal gücünüz ve yaratıcılığınız bütçenizden onlarca misli fazla olmalı. Ama görüyoruz ki yaratıcılık bu filmde bütçe kadar güdük kalmış.
Filmi yapanlar çok gerçek karakterlerin gerçekdışı bir olaya maruz kalmaları fikrini kullanmışlar. Bu fikir; The Thing, Alien, Invasion of the Body Snatchers gibi kült klasiklerin etkisinde kaldıklarını belli ediyor. Ama etkilendikleri bu usta işi eserlerin yanında bu filmin yarattığı etki bir 'kıymık' küçüklüğünde kalıyor.