Altın Şans - Beyazperde.com eleştirisi : Altın Şans

Bir Erkek 10 Günde Nasıl Terk Edilir. 2003 yılının eğlenceli romantik komedisinde birbirlerine yakıştıkları kanıtlanan ikili, yönetmen Andy Tennant tarafından Altın Şans'ta yeniden bir araya getirildi. Kate Hudson ve Matthew McConaughey Altın Şans'ta göze hitap eden bir çift olmayı sürdürüyorlar. Filmde göze onlardan daha çok hitap eden ise mekanlar...

Amerika'nın Key West adası olarak geçen ama aslen çoğunlukla Avustralya'nın cennet şehirlerinden biri olan Queensland'de çekilmiş olan film, neredeyse içmeye hazır olacak kadar temiz bir okyanus, sarıdan çıkmış beyaza terfi etmiş kumlar, altın gibi bir güneş sunuyor gözlerimizin önüne. Adeta fotoğraf bakar gibi, ilgiyle geziyor gözlerimiz görselliklerin üzerinde. Tam da yazı beklediğimiz bu günlerde adeta ilaç gibi geliyor bu güneş kokan görsellikler.

Verdiği fotografik hazları bir yana bırakırsak film içerik açısından, ben hem romantiğim, hem komediyim, ama aynı zamanda aksiyon ve macerayım gibi bir iddiayla karşımıza geçiyor ve bu noktada Micheal Douglas ve Kathleen Turner'ı iyi bir ikili haline getiren 1984 yapımı Amazon'da Fırtına (Romancing the Stone)'yı akıllara getiriyor ama sanki Andy Tennant, tüm bu türleri bir araya koymada Robert Zemeckis kadar bile başarılı olamıyor.

Tarihle ve kaybolmuş hazinelerle oldukça ilgili ve dolayısıyla oldukça uyumlu bir ikiliyken Finn'in sorumsuzlukları yüzünden bitmekte olan evliliklerine bir şans daha vermek durumunda kalan Tess de aslında Finn kadar maceracı ve atak bir kadın figüründe... Filmde bir yandan bu ikilinin kendi aralarındaki romantizmi, bir yandan onların hazine bulma maceralarının ortasında kendilerini bularak bu ikiliye yardım etmekte olan zengin baba - şımarık kız tiplemelerinin oturmamış ilişkilerinin yeniden canlanmasını, bir yandan hazinenin peşindeki diğer adamlarla olan mücadeleyi yani işin aksiyon/macera kısmını, bir yandan o diğer adamların hayatlarını takip etmek durumunda kalıyoruz ki, bu kadar çok hikayeyi aynı anda ve hem de romantik, komik ve aksiyonlu bir şekilde anlatmak isteyen yönetmen galiba tam da burada çuvallıyor.

Aklıma kariyer ya da hobi anlamında her şeyi yapmak isteyip hiçbirinde başarılı olamamış gençlere rehber danışmanların önerdiği bir yöntem geliyor: Tek bir alana odaklanın. Tek bir konuda çok başarılı olun.

Oyunculuklara baktığımızda Kate Hudson'ın, annesi Goldie Hawn'dan almış olduğu o komediye oldukça yatkın jest ve mimiklerinin filme hoşluklar kattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Matthew McConaughey ise yakışıklılığının önüne geçen bir komedi oyunculuğu sergileyememiş ne yazık ki. Bu noktada Karayip Korsanları'ndaki müthiş performansıyla, yakışıklılığının önüne geçen oyunculuğuyla, Johnny Depp'i anmadan geçemeyiz. Aslında Karayip Korsanları'nı, film türü, hikaye işlenişi ve oyuncu seçimleri bakımından da bu tarz karışık türleri denemek isteyen yönetmenlere ders verecek nitelikte bir yapıt olarak örnek gösterebiliriz çünkü Karayip Korsanları'nda gerçekten de hem güldük, hem heyecanlandık, hem filme kendimizi kaptırdık, hem görselliklerden oldukça etkilendik - ki bu görsellikler Allah'ın verdiği doğal görselliklerin kamera ile bize yansıtılması şeklinde değil, animasyonlarla, efektlerle, makyajla yapılmış seyirliklerdi. Altın Şans ne kadar altın rengiyse Karayip Korsanları o kadar siyahtı ama göz bazen siyahı tercih edebiliyor. Ya da gönül.