harika bir film değil.çok güzel bir film de değil.fena değil.film ne yazık ki finalinde değil ortalarında doruk noktasına çıkıyor ve böyle olunca da bittikten sonra biraz sönük kalıyor.bahsettiğim o orta kısımlarda gerçekten oldukça sağlam eğlenceli sahneler vardı,benim de filme başlamadan önce pek de yüksek olmayan beklentim bu sahnelerle birlikte biraz da olsa arttı fakat sonra yine durgunlaştı diyebilirim.konu çekici aslında,güzel de ilerliyor,jack black şahsi çıkışlarıyla eğlendiriyor sizi fakat film benim gözümde bir türlü sıyrılamadı,kurtulamadı.örneğin mos def biraz sıkıcı kalmış.aslında rolü biraz bunu gerektiriyor ama daha farklı olabilirdi yine de.konu bazen dağılıyor,bazen mahallenin ve samimiyetin,birlikte olmanın önemine giriyor,fakat onu tamamlamadan başka bir yerlere giriyor,ve aynı şekilde bu böyle devam edip film bitiyor.söylemek istediğini tam olarak ve etkileyici bir biçimde söyleyemiyor kısacası.komedi istiyorsanız daha güzellerini bulabilirsiniz bence.fakat yine de söylemeliyim ki çok berbat ve sıkıcı bir film de değil kesinlikle.
Lütfen Basa Sarin'i bagimsiz komedi tarzini , eski filmlere ,eski mahallere , VHS'ye, Betamax'a özlem duyanlara öneriyorum. Yeni nesil için çok fazla bir sey ifade etmeyecegini düsünsemde yasi 27-40 arasi kusaga nostaljik tatlar sunan bir film. Iyi seyirler.
Bir yönetmenin filme katkısı nedir diye sorulduğunda cevap olarak bu film izlenmeli..Evet,hayalgücünün sınırlarını zorlayan Michel Gondry olmadan bir hiç bu film.Jack Black,Danny Glover vs. vardır,ama asıl adam kamera arkasındaki dehadır.Özellikle ünlü filmlerin yeniden çekimlerindeki amatörlük,aslında Gondrynin el işi göz nuru işleri...Oyuncuların şaklabanlık yapmadığı,yaratıcı eğlence..8/10
Bu film bana göre aslında ABDde olan bir kavramı hatırlattı, o da her alanda eski ile yeni yaşatma kavramını. Gitmeyler belki bilmez ama ABDde böyle bir olgu var ben oraya gittiğimde şahit oldum ve üstelik her alanda. Mesela, Amerikada ne kadar DVD dükkanı varsa halen o kadar VHS ve Betamax dükkanları mevcut, mesela ne kadar modern sinema varsa o kadar halen Kazablanka, Yağmur Gibi Geçti filmleri sunan sinemalar mevcut. Çünkü adamlar da halen bunları kullanan insanlar var, bizde böyle bir girişim olsa o dükkan sahibi veya onlardan nimetlenmek isteyen müşteriler herhalde eski kafalılıkla itham edilirdi (burada fazla bilgi göz çıkarmaz ama ABDde öğrendim bir başka ilginç nokta adamlarda VCD diye bir olay yok hatta böyle kavramı bilmiyorlar (!) bile). Filme gelince herkesin sevemeyceği bir film ama ben çok hoşlandım. İlk yarı biraz yavandı ancak ikinci yarı çok eğlendim. En iyi seyrettiğim Jack Black performansı.
çok değişik ve tatlı senaryosu olan sıcak bir film. film çekimlerini ve tekniklerini görünce çok hoşuma gitti. ilköğretim öğrencilerinin teknoloji tasarım dersinde ortaya çıkardığı ürünler gibi değişik ve güzel olmuş.
Beyazperdenin 4 puan verişine aldanıp izledim ama bana göre kesinlikle 4 puanlık bir komedi değil; sadece fena değil hepsi bu! Çok güldüğüm bir shnesi olmadı hiç, idare ederdi...
eglenceli, sirin, sicak bir filmdi. acikcasi filmi yonetmeninin 'michel gondry' oldugunu ogrendigimde izlemeye karar verdim ve en kisa zamanda izledim. kendisinden daha da siradisi filmler izledigimiz icin bu filmi tam onun tarzi olarak gormedim.jack black filmi basindan sonuna kadar ustlenmis ve renk katmis. hos birkac saat gecirmenizi sagliyor, ben sahsen cok guldum. oneririm. 7/10
tek kelimeyle "eglenceli" bir gondry filmi. kendisinden eternal sunshine of the spotless mind ve la science des rêves ardından yine bireylerarası aşk temalı bir film bekleyenler bu beklenti içine girmeden izlemeye giderlerse daha çok eğlenebilirler. başarılı, eğlenceli ve zekice bir komedi filmi. fats waller'a bir saygı duruşu olan film iki gerizekalının hikayesini anlatıyor. kısaca bir film kiralama dükkanının sahip olduğu bütün video kasetler bir kaza sonucu siliniyor ve bu dükkanın sorumlusu olanlar "kendi imkanları" ile müşterilerin sipariş verdiği filmleri baştan çekiyorlar. bu ilginç kanca güzel bir şekilde işlenince de çok keyifli bir film çıkıyor ortaya. akıllı espriler, berbat imkanlar, saçma sapan kolpalıklarla dolu film - örneğin patlamış beyin efektini margarita pizza ile karşıladıkları bir sahne var. karakterlerin gerizekalı olması da filme renk katıyor.
[/spoiler]
filmde ilgimi çeken bir konu the lion king'in "o" sahnesinin evrensel olduğunu anlamam oldu. 40 yaşındaki barmen dönüp "aa mufasa'nın öldüğü sahnede ben de ağlamıştım" filan deyince derin bir oh çektim. rush hour 2'nin gökdelen sahneleri, boks maçındaki yumruk efektleri, hayalet avcıları'nın hayaleti ise takdire şayandı.
bir de filmde çok hoş bir sahne vardı. en son çektikleri belgeseli izledikleri odada, belgeseli izleyen herkes ağzında mayışmış bir gülümseme ile ekrandaki tuhaf şeyi izliyordu keyifle. işte o an filmdeki o belgeseli izleyen topluluk, emek'te be kind rewind'ı izleyen topluluğun yansımasıydı. kendimi o an beyaz perdede gördüm, filmde oynamış gibi hissettim. bu da böyle bir anımdır.
[spoiler]
kimsenin izlemedigi super filmler kategorisine kafadan giris yapabilecek filmlerden birisi
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.