Hesabım
    Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?

    Gölgelerin Gücü Adına...

    Yazar: Murat Emir Eren

    Hay, Hak...

    Türk filmlerinden yana zengin sezonun şahsen en fazla merak ettiğim yapımı, Neredesin Firuze'siyle umutlandığımız Ezel Akay'ın yeni filmi Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? idi. Velhasıl Akay, Neredesin Firuze'yi sevenler için neredeyse hatasıyla sevabıyla benzer nitelikte bir film olarak yeni yapımını tamamlamış görünüyor. Zira Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü, kurgusundan, süresine, diyaloglarından, oyunculuktaki tercihlerine kadar yönetmenin imzasını taşıyan, iyi niyetli bir film. Niyeti sinema yapmak olan birinin filmi...

    Film, temel aldığı Karagöz ve Hacivat'tan kaynaklanan "mizahi" imaj nedeniyle, izleyeceği filmin komik olduğu inancıyla salona gidecekleri şaşırtabilir, ama şaşırtmasın. Zira hikaye eğlenceli bir biçimde anlatılıyor anlatılmasına ama, bir yandan da film son derece ciddi meselelere el atıyor. Mevzu bahis efsanevi karakterlerin aslında mizah yaparken iğnelemeyi, izleyenlere gözün gör dediğini anlatmayı hedeflediğini düşünürsek eğer, olması gereken de zaten bu. Filmin, gerek mizahın kendisi, gerekse yozlaşmanın tarihi gelişimi üzerine ettiği kelamlar, hikayenin üzerine sinmiş genel "eğlenti" havasının altında kesinlikle ezilmeyen, önemli unsurlar olarak izleyiciye geçiyor. Ayrıca, filmin ses miksajının da katkısıyla bir dezavantaj gibi görünen Eski Türkçe kullanımı ise, kanımca son derece cesur bir karar olmuş. Yerinde olmuş...

    Akay, ilk filminde de birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Hayk Krokasyan'nın da el emeği göz nuru ile, yine görüntülerde hatırı sayılır bir başarı elde etmişse de, bu kez özellikle gündüz çekimlerinde önemli aksamalar, eksiklikler söz konusu. Bunların geneli ise, gece çekimlerinde yer alan atmosferin, filme ruh katan gölgelerin, gündüz geçen sahnelerde kendisini her şeyin meydanda olduğu kişiliksiz bir aydınlığa bırakmasından kaynaklanıyor. Yoğun emek harcanarak kurulan setler ise, yine aynı şekilde gündüz geçen seklanslarda nispeten daha fazla "set" gibi görünmekteyken, gece çekimlerindeki sekanslarda muhteşem bir işe dönüşüveriyor.

    Yine filmin kurgusu, özellikle ilk yarım saat içersinde biraz dağınık ilerlerken, ortalardan itibaren oldukça toparlanarak dolu dizgin devam ediyor ki, Akay'ın kurguyla ilgili bu problemi Neredesin Firuze'de de yer alıyordu. Ve büyük ölçüde de, filmin süresinden kısmamakla ilgili sorunlardı bunlar. Kendileri kalıtsal olarak Hacivat Karagöz'de de mevcut. Bununla beraber, film ilerledikçe pişen, sona doğru olgunlaşan, nihayet gözlerde güzel bir tat bırakan yapısıyla, eksikliklerini affettiriyor kuşkusuz.

    Oyunculuklar bağlamında ise, iki başrol oyuncusundan özellikle Haluk Bilginer'in Karagöz rolünde müthiş bir başarı sergilediğini, neredeyse filmin önemli bir kısmını sürüklediğini belirtmemek olmaz. Ancak Hacivat rolündeki Beyazıt Öztürk için aynı şeyleri söylemek zor. Özellikle filmin ilk sahnelerinde izleyiciyi filme yabancılaştıran bir performans sergiliyor Öztürk. Ancak ilerleyen sahnelerden, hatta garip biçimde sona vardıkça onun da hataları göze batmaz oluyor. Kendisinin performans düşüklüğünün bir diğer sebebi ise bir takım sahnelerde sesin oturmaması. Oyuncu kadrosunda performanslarıyla göz alan diğer isimler ise Güven Kıraç, Şebnem Dönmez ve sanıyorum ilk kez kendi sesiyle rol kesen emektar aktör Serdar Gökhan oluyor..

    Her halükarda, bu topraklardan türemiş bir hikaye karşımızdaki. Belli zümrelere değil sadece dürüste ve doğruya hizmet eden bir mizah ile ünlenip, aynı yolla satırın ucuna dayanan iki cengaverin izlenmesi gereken öyküsü...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top