Kazanmakta olduğu gibi kaybetmekte bir erdemdir. Önemli olan dersler çıkarabilmek ve kaybetmekten korkmamaktır. Kaybederken de kazanabilir insan. Karşıdakiler ne der, çevremdekiler ne der acaba endişesi içinde olup mücadeleden vazgeçenler kaybeder her zaman. Yaptığınız iş çok basit, sıradan bir işte olabilir ama sizin bir hedefiniz ve idealiniz varsa onun peşinden koşmalısınız.
Bu film insanı sakinleştiren huzur veren filmler arasında. Into The Wild, Good Will Hunting, Dead Poets Society, Rain Man, As Good As It Gets, Scent of a Woman gibi gibi filmlerin bir benzeri bir film. Bu saydıklarım kadar kaliteli değil belki ama en az onlar kadar bir düşünceyi temsil ediyor. O düşünce de mücadele bence. Azim ve kararlılıkta diyebiliriz.
Erkek kardeş Dwayne'nin özverisi ve sabrı gibi, hedefi uğruna aylarca susup, o iş için kendini nasıl konsantre olduğunu görüyoruz. Bir başka özveriyi de baba Richard'ta görüyoruz. Her ne olursa olsun, kafasına koyduğu şeyi yapma uğruna önüne çıkan her engeli aşmaya çalışıyor. Büyük Baba ise biraz daha insanların boşa giden hayatlarını sorgulattırıyor. Kendisi çok pek istediği gibi yaşayamamış. Tavsiyeleri pek iç açıcı olmasa da, bazı şeylerin gençken yapıldığını anlatıyor bizlere. Ve tabi küçük Olive sonlara doğru biraz şaşırtsa da , genel olarak o da hedefi doğrultusunda çalışan ve pes etmeyen bir karakter. Amerikanın en önemli Proust araştırmacılarından birini olduğunu söyleyip duran amca ise, çok değerli bir bilgi, ders veriyor. Hayatınızda acı çektiğiniz ve zorluklar yaşadığınız dönemler, dönüp baktığınızda en çok tecrübe kazandığınız ve size bir şeyler katan zamanlardır. Mutlu mesut, boş geçen yıllar daha sonra size pek bir şey katmadığını görürsünüz...
Tatlı, güzel, samimi bir film. Yer yer oldukça güldürdü ama daha önemlisi düşündürdü. Yüzde güzel bir tebessüm bıraktıran filmlerden. İyi seyirler... 7.0/10