Estetik değerler subjektiftir ama böyle bir film nasıl olur da beğenilebilir, aklım almıyor. Filmi izlerken "post-modernizm diye acaba birileri bizimle dalga mı geçiyor" diye uzun uzun düşündüm.
iklimler dört dörtlük bi film.Nuri Bilge Ceylan yazan ve yönetenin yanısıra oynayan olarak da çok iyi ancak filmin kurgusu için aynı şeyi söyleyemem.Kadın erkek ilişkisinin bu yönden anlatılmasını çok beğendim, içinde herşey var sevgi,nefret,kıskançlık.Bir sürü tezat içiçe çok iyi harmanlanmış.İsa her ne kadar sevimli bi karakter olarak gözükmese de filmin sonunda çekip gidişi hala Bahar'ı sevdiğinin ve onu kendinden korumak istediğinin bi kanıtı.
nuri bilge ceylanı kamera arkasına davet ediyor, fotoğrafçılığından gelen avantajı kullanarak bizi sadece kartpostal guzelliğindeki kareleriyle kandıramayacağını buradan haykırmak istiyorum sayın izleyiciler.
Filmlere kolay kolay kötü demem. sonuçta bir emek harcanır hepsine.. ama hiçbir filmde bu kadar sıkıldığımı da hatırlamıyorum. Ödül almış başarılı bir yönetmen olması bu filmi hiç de iyi kılmıyor.. konu desen belli değil, sonuç belirsiz, oyunculuk basit. Hangi yönden beğenilip ödül almış pek anlayamadım. sanat buysa ben sanattan anlamıyorum demek ki.
gündelik hayattaki insanlar arası sığ iletişimi filmde de neden görmek isteyeyim ki? beni aşan,hayal dünyamı besleyen değişik birşeyler sunulması lazım.Gündelik hayatta bu tarz ilişkiler,insanlar ve diyaloglar zaten bol miktarda var.Başroldeki erkek tipi her yerde karşınıza zaten çıkıyor.Bize bizi anlatan filmler bana birşey ifade etmiyor.
çok birşeyler beklemeden izlemenin etkisi olsa gerek ki ben filmi çok beğendim...konunun işlenişi ve filmin doğallığı bir kenara görüntü kalitesi ve çekimler olağanüstüydü...göz zevkinize sunulan enfes bir ziyafet;tam bir görsel şölen...
bahar parantezinde değişen iklimler ve sıkıntının, ilişkiyi yürütememenin getirtiği zorluklar, başka yönlere doğru kaçış(masumiyetten şeytani olana) özlemin körüklediği masumiyete yeniden kavuşma istemiyle bembeyaz bir iklime gidiş ve orada aslında olamayacağını farkedip hayal kırıklığı.. masumiyetin devamlı ağlayan haline(filmde bir kere kahkaha attı ve bu durumu garipsendiği) şeytani olanın ardarda attığı kahkahalar(baharın attığı kahkahaya kızan isa bunlara katıldı bile). ve bunların içinde nbc klasiği fotoğraf gibi film kareleri. oyunculuklar gerçekten doğal ve hayatın içinde olduğu gibi. sizi bilemem ama ben bir nbc filminden ne bekliyorsam fimde fazlasıyla buldum.. nbc filmlerinden gerçekten zevk alan insanlara tavsiye ederim..
yahu bir filme amerikan vurdu-kırdısı veya müthiş bilgisayar efektleri ya da usta bir romancının hiç umulmayan bir şekilde bitip şoke eden kurgusu beklentisi içinde gidip aradığınızı bulamayınca da burada ah vah ederek bir fikri olmayanların kafasını karıştırmasanıza. uzak’tan sonar performansın aynen sürdüğünü gördüm, bravo NBC, dört dörtlük bir film!
ya gerçekten kötü bi filmdi..hayatımda bu kadar sıkıldığımı hatırlamıorum..bitse de gitsek dedim her dakikasında içimden! tamam durağan ona bişey diyemem ama en azından o durağanlığı konuşmalarıyla süsleselermiş o da yoktu..sadece uzun gülme sigara içme ve ağlama sahnelerinden oluşan bi sıkıcı bi 97dk dı..ben zamanıma üzüldüm
türk sineması işte budur diyebileceğimiz kalitede bir başyapıt. harika görsellik doyumsuz manzaralar ve aynı zamanda insanın içine tutulan aynadan görünen manzaralar... o dayanılmaz boşluk; isa' yı serap' a , bahar' ı ağrı' ya götüren. beni en etkileyen kısım insan hayatının anlamsızlaştığı o anı yansıtabilmek ağrıdalar bahar isa' ya rüyasını anlatır, sonra isa o' nu dinlemez neyi dinler bilmiyorum karşısında o' nu bir seven varken kimi dinler... her nayse sonra düşünmeksizin "film setin kaçta başlıyor" der "benim de gitmem" lazım der. -bahar' ın gözlerindeki ifade- bu arada pasmanika rumuzlu arkadaşın müzikle ilgili yorumlarına katılmıyorum, tek bir mlodi var Bach dan hatırladığımız o duygusal piyano gelip giden bir rüzgar gibi, veya hafifçe hissettiğimiz ama tam yakalayamadığımız bir koku gibi. son manzara ise empresyonist ressamların arayıp da bulamadığı tipten harikaydı. yaşım gereği "uzak" filmi bu kadar etkilemese de nuri bilge nin bu filmi biryerlere götüren bir film, tüm arkadaşlara öneririm.
Duygularımız da değişir tıpkı ’’iklimler’’de olduğu gibi.Her başlanan ilişkide mevsimlerin kah aydınlığını kah burukluğunu yaşarız.Büyük bir tutkuyla bağlanırız kimi zaman birine.Mutluluğun ışığında kavrulur yüreğimiz.Kendimizi bir başkası olarak hissetmemizi sağlayacak bir limandır karşımızdaki.Bu limanda demirlemek,sevgilinin aydınlığa uzanan gözlerinde mutluluğu yakalamak isteriz;ama ’’değişimin’’çarkları ilişkiye bakışımızı dönüştürür.İklimlerde olduğu gibi hızla akar herşey ve son kertede mutluluğu algılayışımız değişmiş biz de dönüşmüşüzdür.Zaten her ilişkide ironik bir yan vardır.Dokunulmasını en az isteyeceğimiz,ruhumuzun en hassas köşelerinden birini açmışızdır karşımızdakine.Özgürlüğünden feragat etmektir bu bir ölçüde.Aşıklar özgürlüklerini yitirmiş tutsaklardır artık...Zaten insan çok sofistike bir varlıktır.Çoğu kez peşinde koştuğumuz şeyi tam olarak anlamlandıramayız.Aşkı aradığımızı düşündüğümüz bir kapıda kimi zaman yakaladığımız yakıcı bir şehvettir.Şehvetin tutsaklığında aldatırız sevdiklerimizi...Sonrasında ayrılığın ağır hüznü ve ortak bir geçmişin ruhları kuşatması.’’Ayrılık da sevdaya dahil’’der ya hani şair;belagatımızın dayandığı nokta işte budur.’’İklimler’’yaşadığımız ilişkilerdeki dalgalanmaları ve başkalaşımı sembolize eder. Nuri Bilge Ceylan’ın alter-egosu olarak okuyabileceğimiz İsa karakteri ile Ebru Ceylan’ın canlandırdığı Bahar karakteri(her ikisinin oyunculuğunu da başarılı bulduğumu belirtmek isterim.)hiç de uzağımızda değildir bizlerin. Sessizliğin dramatizasyona eşlik ettiği,milimetrik bir kamera ve ışık kullanımının haşmetine tanık olduğumuz usta işi bir filmdir ’’İklimler’’.İlaç gibi bir film de olduğu söylenebilir hatta;zira film en iyi melankolik ruhlarda karşılığını bulur.İsa(NBC)insan ruhunun bütün iyi ve kötü yanlarını sunar.İlk bakışta antipatik bir karakter gibi gelebilir ama ruhlarımızdan bir parçadır aslında o.Kararsızlıklarımızın,bencilliklerimizin,şehvet ile aşk arsında gidip gelen benliğimizin bir karşılığını sunar bizlere Nuri Bilge Ceylan ve en önemlisi mutluluklarımızın ve hüzünlerimizin resmini en iyi şekilde nakşeder.Hala bir yönüyle bağlı olduğu İsa’yla otel odasında son bir gün geçiren Bahar ise ertesi gün semada yükselen bir uçağın ardında gözyaşı dökmektedir.Bu iki sekanstaki karşıtlık bile herşeyi özetler niteliktedir. Velhasıl ’’İklimler’’ilişkilerimizdeki mevsimsel dalgalanmaların filmidir...
Nuri bilge ceylan'ı bir yönetmen olarak başarılı buluyorum,çünkü sahneleri, kareleri çok iyi yakalıyor.Görüntüler şahane, göz dolduruyor, filmin her bir sahnesi sanki birer fotograf karesi...ancak kendisinin oyunculugunu yönetmenligi kadar basarılı bulmadım. Filmde o kadar çok diksiyon hatası varki. Özenilmemiş, uğraşılmamış. Nuri bilge ceylan metnini sadece ezberlemiş , onu sindirmemiş, rolünü hissetmemiş. Filme gelicek olursak, film yönetmenin diğer filmleri gibi durağan ve sakin. Çok farklı olduğu söylenemez, uzak'ı izleyenler yakın seyleri bulacaklar iklimlerde..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.