Nelson Rolihlahla Mandela 18 Temmuz 1918'de Güney Afrika'nın Transkei bölgesi, Thembu kabilesinde doğdu. Liseden sonra gittiği üniversitede siyasi olaylara karıştığı ve boykotları organize ettiği için okulundan uzaklaştırıldı. Transvaal da bir süre madenlerde polis memuru olarak görev yaparken diğer yandan yarıda bıraktığı tahsiline mektupla öğretim yoluyla devam etti.1942'de hukuk bölümünü bitirip avukatlık yapmaya başladı. Ülkenin ilk siyah avukatı unvanını aldı. Irk ayrımına karşı yerli halkın kurduğu Afrika Milli Kongresi (ANC) ne katıldı. Burada da yükselerek ırkçılığa karşı silahlı mücadeleyi üstlendi. Ocak 1962 de kendisine ve ideallerine destek aramak için ülke ülke dolaştı. Afrika ve sosyalist ülkelerden silah ve para desteği aldı. Ülkesine döndüğünde halkı ayaklandırmak, suikast planlamak gibi suçlardan beyaz yönetim tarafından ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. (14 haziran 1964) Mandela, dünyanın en ünlü siyasi mahkumu olarak bilinir. Gerek kurduğu kongrenin desteği, gerek kendi halkının desteği, gerekse günden güne özgürlüğün,eşitliğin anlamını sorgulayıp kararını veren beyazların desteği ,başta hükümet olmak üzere tüm ırkçılığı savunan zihniyetleri sonunda pes ettirdi. Ve 27 yıl sonra 11 şubat 1990 da serbest bırakıldı. Nelson Mandela'nın başında bulunduğu ANC nin hükümete yaptığı baskı sonuç verdi ve 18 mart 1992 de siyahlara eşit vatandaşlık hakkı tanıyan ve Devlet Başkanı De Klerk tarafından planlanan anayasa değişikliği halkoylamasıyla kabul edildi. 10 mayıs 1994 de Güney Afrika'nın seçimle başına geçen ilk siyah devlet başkanı oldu. Nobel barış ödülü başta olmak üzere pek çok ödül alan Mandela'ya, 8 Nisan 1992&8242;de Türkiye*de dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından ?Uluslararası Atatürk Barış Ödülü? verilmesi kararlaştırılmış fakat ANC nin sözcüsü tarafından Türkiye'nin Kürtlere yönelik savaşçı politika ve insan hakları ihlalleri nedeniyle Mandela'nın ödülü kabul etmediği açıklanmış ve Mandela'nın Türkiye'yi ziyaret etmeyeceği bildirilmiştir.Gelelim filmimize;durağan ilerleyen,konunun dram yönüne pek değinilmemiş bir yapım *Goodbye Bafana*? ırkçı zihniyetin işleyişi üzerinde durulmuş üstüne basa basa. Zenci ve siyasi mahkumların olduğu bir hapishane,onlara böcek muamelesi yapan,bıraksalar bir kaşık suda boğmaya meyilli beyaz gardiyanlar, hapishane dışında gardiyanların aileleri,evleri,bütün hepsini üzerinde barındıran bir ada ve hepsinin başında (siyahlarla beyazların ayrı yaşamaları gerektiğine,bunun Tanrının isteği olduğuna ve Tanrının isteklerinin sorgulanamayacağına inanan) beyazlardan oluşan bir hükümet?Filmin içinde beni en çok etkileyen sahnelerden biri;gardiyan Gregory,çocuklarıyla balık tutarken arkadan gelen sesleri duyar ve mahkumların sürüklenircesine kendilerine doğru geldiğini görür,tabiki diğer gardiyanlar eşliğinde. Hemen çocuklarını bi kayanın arkasına saklar çünkü mahkumların çocuk görmesi yasaktır. Mahkumlar gittiğinde Gregory*nin kızı neden saklandıklarını sorduklarında onun verdiği cevap şudur: *onlar cezalandırılmak için buradalar!* filmin bundan sonrası Mandela*nın çekimine kendini kaptıran ve aralarında bi bağ oluşan iki karakterin hikayesidir. Mandela, halkının özgürlüğü için kendi özgürlüğünü,dahası ailesinin özgürlüğünü feda etmiş bir avukattır ve tek isteği beyazlarla eşit haklara sahip olmaktır,hem de kendi topraklarında! Eşitliğe karşı çıkan hükümete kendilerini anlatabilmek için başvurdukları son yol ülkenin değişik kesimlerinde yaptırdığı silahlı ve bombalı eylemlerdir. Özgürlüğe giden her yol mübahtır felsefesiyle hareket eder hepsi. Irkçı ve faşist gardiyanımızın zamanla Mandela*ya hak vermesi ve hatta elinden geleni yapması *bir tarih yazılacaksa bunda benimde rolümün omasını isterim,arkamda böyle bir şey bırakmak isterim* diyen James Gregory*nin bu isteğini gerçekleştirmesine yetmiştir.Dram yönü vurgulu işlense çok daha etkileyici olur dediğim bir filmdi ama bu hali bile beni etkilemeye yetti. Son sahnede Mandela onu karşılayan halkın arasında gezerken resmen tetikte izledim filmi,ya şimdi vurulursa diye:); ben çok beğendim kesinlikle tavsiye ederim arkadaşlar?