Hesabım
    Özgürlüğün Rengi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Özgürlüğün Rengi

    Özgür Ama Duygusuz

    Yazar: Zeren Somunkıran

    Nelson Mandela dünyanın efsaneleşmiş en ünlü mahkumlarından biri, belki de tek mahkumu idi. Mücadelesinin ve savunduklarının evrensel düzeydeki değeri, zamanla tüm dünyadan büyük bir destek almasını sağlamış ve eşitlik mücadelesinin sembollerinden biri haline gelmiştir.

    Böylesi efsaneleşmiş isimler üzerine film yapmak, olduğundan da zor bir durum. Çünkü filmden beklentiler, hakkında film yapılan ismin ağırlığı kadar çoğalıyor aynı zamanda. Bille August’un filmi Özgürlüğün Rengi de, benzer bir yükü üzerinde barındırıyor. Çoğu zaman da bu yükün altında ezildiğini söylemek çok da yanlış olmaz.

    Filme, çoğu insanın yapması muhtemel haksızlığı yapmak istemiyorum. Özgürlüğün Rengi’ni Nelson Mandela’nın mücadele hikayesi referansı ile izlemek, filmden beklediklerinizi yükseltecek ve dolayısı ile de bu beklentileri karşılayamamanıza neden olacaktır. Fakat bu film, Nelson Mandela’nın hikayesini kendine çıkış noktası olarak alan, faşist bir adamın değişim öyküsü aslında.

    James Gregory, Güney Afrika’da doğup büyümüş beyaz bir Güney Afrikalı’dır. Siyahların ülkede eşitlik uğruna bir süredir vermekte oldukları silahlı mücadeleye karşı son derece sert fikirleri olan James, bir gün Nelson Mandela’nın da yatmakta olduğu cezaevine gardiyan olarak gönderilir. Siyahların en ağır muamelelerle sindirilmesi gerektiğini düşünmekte ve bunu bizzat kendisi de uygulamaktadır. Fakat James’e özel bir görev verilecektir. Siyahların yerel dillerini konuşabildiği için Mandela’nın gardiyanı olarak görevlendirilir. Amaç, bu sayede ona yakın olmak ve bir şekilde bilgi sızdırmaktır.

    Ülkedeki ’terörist’ hareketin lideri olan bu adamın karşısına son derece bilenmiş bir şekilde çıkmasına rağmen, zamanla Mandela’nın sıcak, insancıl ve maruz kaldığı onca acı olaya rağmen soğukkanlı tutumundan etkilenmeye başlar. Bundan sonra ise James için hayat, Mandela’dan önce ve sonra olarak ikiye ayrılacaktır.

    Film, James’in ve ailesinin içine düştükleri kopuşları, nedenleri ile birlikte düzgün bir kurgulama içinde sıralasa da izlediklerinizden fazlaca etkilenmeniz pek de mümkün olmuyor ne yazık ki. Filmin en büyük sorunu da burada başlıyor zaten: duygusuzluk. Bu tarz politik filmlerin içine düştükleri en büyük handikabın, filme duygusunu verecek olan tek şeyin, ezilenlere yapılan kötü muamelelerin görüntülerini gösterme düşüncesi olduğu kanısındayım. Cezaevinde dövülen, aşağılanan insanları görmek, filmin derdini hissetmenize tek başına yeterli olmuyor. Bunun haricinde de sağlam bir dramatik yapı ve kurgu da gerekiyor.

    Filme, Mandela’nın mücadele öyküsü değil de, bir adamın dönüşüm hikayesi olarak baksak bile ortalamanın üzerine çıkması pek mümkün değil. ’Tarih sayfalarından kareler’ şeklinde ilerleyen didaktik anlatım, sahneler arasındaki akışkanlığı bozuyor. Aslında bu yazıya 'dersimiz tarih; konumuzsa Nelson Mandela' gibi bir giriş yapsaydık da yanlış olmazdı. Çünkü filmde verilmeye çalışılan duygu ve olaylar, tarih dersi monotonluğunda ve duygudan yoksun ilerliyor.

    Elbetteki Mandela’nın karısı ile doğru dürüst konuşturulmamasına ya da oğlunun kaza süsü verilerek öldürülmesine üzülüyorsunuz. Ama bunu bize hissettiren film değil, olayın kendisi. Filmin, mevcut olanı aktarmaktan başka bir artısı olamıyor. Bu durumda da, izlediklerinizin ders kitabı okumaktan pek de farkı kalmıyor.

    Ayrıca filmdeki zaman ve mekan geçişlerinin akışkanlığı sağlanamadığı için yeni bir konunun başladığı her sahnenin başında seyircinin yeniden ve yeniden konsantre olması gerekiyor. Bu da, filme bütünü ile yaklaşmayı ve filmin içinde kaybolup gitmeyi engelliyor.

    Duygusal yönden ne kadar kuru bir film olursa olsun, Güney Afrika’daki eşitlik mücadelesi ve Mandela gibi 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir mücadelenin hikayesi ile ilgili fikir edinebilmek adına izlenmeyi hak edebilecek bir film Özgürlüğün Rengi. Ülkenin geçmişi ve Mandela’nın hikayesi üzerine uzun uzun bilgiye sahip olanlara pek fazla bir şey veremeyebilir ama çok da fazla fikri olmayanlar için en azından oldukça öğretici bir film olacaktır.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top