Oceans’ın Meyvelerinden <br>Yemeye Devam!
Yazar: Ali ErcivanOscar'lı yönetmen Steven Soderbergh'in sineması birkaç ayrı koldan yürüyor. The Good German ya da şimdilerde üzerinde çalıştığı Che Guevera biyografisi Guerilla gibi büyük yapımların yanında, Bubble gibi gerek bütçesi, gerekse biçimi ve içeriğiyle bağımsız, alternatif işlere de imza atmaktan geri durmuyor. Ayrıca George Clooney ile birlikte yine benzer bir geniş yelpaze içinde, farklı filmlerin yapımcılığını üstleniyorlar. Ve bütün bunların yanında, Ocean serisi gibi, hem seyirci hem de kendileri için saf eğlenceye yönelik popüler sinema örnekleri gelmeye devam ediyor.
Bir yeniden çevrim olan serinin ilk filmi Ocean's Eleven'ı, birinci sınıf bir popüler sinema örneği olarak gördüğümü söylemeliyim. Titizlikle kurulmuş ve kusursuz bir şekilde kotarılmış, son derece keyifli bir filmdi; dolayısıyla büyük bir gişe başarısına da ulaşmıştı. Yıldız isimlerden oluşan kadrosu ve ilk filmin başarısının da katkısıyla, devam filmi Ocean's 12 de gişede başarılı oldu ama genel seyirci ve eleştirmen tepkisi daha negatifti. Bunun, ikinci filmin klasik sinema kurallarını eksiksiz bir şekilde uygulayan, kitabına uygun bir yapımdan ziyade, sanki ekibin kendilerini eğlendirmek için çektikleri ve mantık, aşırılık gibi dertleri kafalarına takmadıkları bir film olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Kurgu ve ışık tercihleriyle tipik büyük yapımlardan ayrılan, Julia Roberts'ın canlandırdığı karakterin Hollywood yıldızı Julia Roberts'ın yerine geçmesi gibi seyirciyi yadırgatabilecek, self-conscious ('kendi kendinin bilincinde' mi demeliyim bu tanımı Türkçe'ye çevirmeye çalışırken?) adımlar atan, popüler olmak için fazla umursamaz bir filmdi Ocean's 12.
Şimdi karşımıza gelen Ocean's 13'e çoğu kişinin gereksiz bir devam filmi gözüyle baktığı doğrudur. Beyazperde'nin bir başka yazarı olan Ayşegül Kesirli arkadaşımın görüşüne ben de katılıyorum doğrusu; ardı ardına devam filmleri izlediğimiz ve yadırgamadığımız bir dönemde, Ocean filmlerinin sürüyor olmasına takılmak bana da tutarsızlık gibi geliyor. İkinci filmin genel bir hayal kırıklığı yaratmış olmasından kaynaklanıyor belki bu önyargı ama bana sorarsanız, Ocean's 13, kesinlikle son dönemde izlediğimiz en tatmin edici devam filmi.
Julia Roberts ve Catherine Zeta-Jones hariç, önceki filmlerin oyuncu kadrosunun eksiksiz olarak biraraya geldiği Ocean's 13'de, bu kez ekibimiz Al Pacino tarafından canlandırılan acımasız oteller zinciri sahibini alaşağı etmeye çalışıyor. Pacino'nun dışında filmin kadrosuna eklenen diğer oyuncu da, filmin tek kadın karakteri olan Ellen Barkin. Geri kalan ekipse, Eddie Izzard ve Vincent Cassel'e kadar korunmuş.
Bu kez, ekibimizin anavatanı Las Vegas'a dönen film, serinin gidişatını da iyiden iyiye belli ediyor. İkinci film kadar uçmuş olmasalar da, bu serinin tüm ekip için bir eğlence olduğu belli. Bu filmleri öncelikle kendilerini eğlendirmek için yapıyorlar. Fakat bu seyirciyi dışlayan bir durum değil. Böylesine eğlenerek yapılmış bir filmden keyif almamak, o duygunun seyirciye de geçmemesi mümkün mü?
Soderbergh'in kamera ve ışık tercihleri, ekran bölme teknikleri, iyice '60lı ve '70li yılların soygun filmlerini hatırlatır hale geliyor bu filmde (ilk aklıma gelen, orijinal The Thomas Crown Affair filminin biçimi oldu). Bu, ilk filmin görsel üslubundan oldukça uzağa düşen ama ikinci filmi de düşününce serinin belirleyici tonu olduğunu fark edeceğimiz bir tercih. Zaten bu filmden sonra insanların ikinci filme bakışlarının değişeceğini, Ocean's 12'nin de daha olumlu anılacağını tahmin ediyorum. Çünkü artık Soderbergh'in bu seride izlediği yol kendini daha belli ediyor ve son iki filmde yaptığı birçok şeyin geyik muhabbeti muamelesinden fazlasını görmeyi hak ettiklerini, bizim de tüm yapım ve oyuncu ekibi gibi kendimizi eğlencenin akışına bırakmamızın en hayırlısı olacağını anlamamızı sağlıyor. Ocean serisinin her adımı tam birer keyif filmi.
Bence Ocean's Fourteen, Ocean's Fifteen, Ocean's Sixteen de yapılır; hatta yapılsın da... Klasik soygun filmlerinin tadını özlemişiz. Steven Soderbergh, The Thomas Crown Affair ya da İtalyan İşi gibi filmlerin yakın tarihli modern yeniden çevrimlerinin değil, 1960'ların sonunda yapılan orijinallerinin izinde, tadında filmler yapıyor. Kendisinin, Hollywood'un altın dönemlerine duyduğu ilginin lezzetli meyvelerini yemeye devam etmeyi umuyoruz.