Ahlaksızlıkta aşırıya kaçanları?! öldürme içgüdüsü üzerine yapılmış, kısmen başarılı sayabileceğim bir film. Senarist Bruce Evans kahramanlarına etrafta sıkça görülebilecek Mr. Brooks, Mr. Smith gibi isimler vererek, aslında öldürmeye yönelik psikopatinin bir çok insanın içinde gizlenmiş olabileceğini ve bunun yanında, etrafta kol gezen Mr. Smith gibi sayısız yavşağa bir gönderme yapmaktadır. Yalnız, öldürme içgüdüsü başlı başına ele alınacak olursa Mr. Brooks sadece ahlaksızlıkta aşırıya kaçanlara karşı bir öldürme güdüsü taşıyor ve nihayetinde bu hastalığından pişmanlık duyuyor olmasıyla izleyicinin hatırında kalan seri katillerden ayrı bir yerde durur. Örneğin, Henry (Henry:Portrait of a Serial Killer) için bütün insanlık öldürülesidir. Çocukluğunda annesinin ahlaksızlığına şahit olması ve bu yüzden yaşadığı travma nedeniyle özellikle kadınlar işkenceyle öldürülmeyi hak ederler ve eylemlerini gerçekleştiren Henry sadece yakalanmayacak kadar zekice tasarlama kaygısı taşımaktadır. Hunhardır, ürperti verir, en ufak bir pişmanlık belirtisi göstermez. Dr. Hannibal Lechter ( The Silence of the Lamb, 1991) insan beyni yerken işi felsefeye ve yapılan eylemin sanatsal değerine taşıyan ürperti verici bir hastadır. Öte yandan Francais Dolarhyde (Manhuter, 1986 ? Red Dragon, 2002) değişmekte olduğunu söyleyen takıntılı, baskın bir kişiliktir ve o da yaptıklarından pişman olmaz. Seven'dan (1995) hatırladığımız John Doe yedi ölümcül günahı işleyenleri vahşice öldürürken fiillerinde işkencenin dibine vurur. Mr. Brooks ise yapacağı eylemleri zekice tasarlayan, her şeyi ilmek ilmek işleyen son derece akıllı bir beyefendidir. Ahlaksızlıkta aşırıya kaçanları kendisine ait bir stil ile öldürür. Aslında bunu yapmak istememektedir. Ama öteki kişiliğine, iç güdülerine, egosuna engel olamaz. Böylece izleyici naifliği altında piskopatisini gizleyebilen ve neredeyse hoş görünen bir seri katil izler. Onun bu özelliği filme realitesini kaybettirir ve izleyiciyi duygulandıran romantik bir drama dönüşür Mr. Brooks.
Bilmiyorum ama ben bu filmi çok beğendim. Yani oyunculuklar güzel, senaryo güzel, kopukluklar yok, ara ara heycana sürükleyen sahneler var. Harcadığınız zamana deyicek bi film. 8/10
Konusunu okuyunca bilindik tarzda bir film izleyeceğinizi düşünüyorsunuz. Ama çok zekice hazırlanmış senaryosu filmi ön plana taşıyor. Bir insanın nasıl çift hayat yaşadığını göreceksiniz.
Filmde çok fazla karakter var. Sürekli bir yerlerden birileri çıkıyor. Buda filmin konusunun dağılmasına neden oluyor. Beklentinizi yükseltmeden izleyebilirsiniz.
Çok iyi bir film.İzlenmeğe değer.Kendisiyle konuşması ve diğer karakterini alt etmesi harika düşünülmüş.Kevin Costner,William Hurt gerçekten büyük oyuncular,ilk sahneden itibaren bunu hissediyorsunuz.Seri katil filmleri içinde yerini almıştır.İyi seyirler.
Sadece hayalkirikligi... Kevin Costnar filmin kalitesini arttirmis ama senaryonun sonu , hatta konusu kesinlikle tatmin edici degil!!!.. elestirmen .. :askerasker85
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.