Hesabım
    Pirana 3D
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Pirana 3D

    Pirana 3D

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Fransız yönetmen Alexandre Aja, korku sineması ve psikanaliz ilişkisini ciddiye alan Yüksek Tansiyon ile dikkatleri üzerine çekmiş ve ’Amerika’ya remake çekmeye giden Avrupalı yetenekli sinemacılar’ konvoyuna katılmıştı. Önce ’eh idare eder’ diyebileceğimiz Tepenin Gözleri gelmiş, efsanevi filmin güncellenmesinin ardından ise bir uzakdoğu filminin yeniden yapımı olan Aynalar çıkmıştı karşımıza.

    Aja, remake denen acayipliğin tüm dezavantajlarını taşıyan filme orijinallik katmayı başarmıştı ama adını duyurduğu film gibi tansiyonları yükseltemiyordu. Bu arada yönetmenin remake hastalığının devam ettiğini Pirana 3D projesiyle fark ettik. Bir Jaws kopyası olmasına rağmen kült bir filme dönüşen 1972 tarihli Piranha’nın güncellenmiş 3D versiyonunu izledikten sonra, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Aja bu sevimsiz remake olayını çözmeye başlamış. Pirana 3D eğlenceli, sürükleyici, b filmler alemine göndermelerle dolu, zevkli bir Tarantino eğlencesi.

    Öncelikle filmin adını orijinalinden daha havalı kılan şu 3D mevzusunu açmaya çalışalım. Üçüncü boyut yavaş yavaş yayılırken, bu imkanın hakkını veren bir korku filmi henüz gelmedi. Doğrusu, korku potansiyeli de yüksek üç boyutlu bir film gelene kadar da biz ’bir korku filmi niye 3D çekilir’ diye düşünmeye devam edeceğiz.

    Zamanında bir Audition’ı 3D izlemiş olsaydık yine böyle konuşabilir miydik? Neyse, gelelim Pirana’ya. Bu filmde arada sırada kameranın önünde beliren sivri dişli balıklar ve zıplayan gögüsler üç boyutun içini doldurmaya çalışıyor. Bu anlamda enerjisi bitmeyen bikinili kızların dişlek ve etobur hayvanlardan rol çaldığını da hatırlatalım.

    Quentin Tarantino’nun ise bu filmi sevdiğine eminiz. Üstelik sadece vaftiz oğlu Eli Roth filmde feci şekilde ölen bir sunucuyu canlandırıyor diye değil. Çünkü bir röportajında ailesinin kendisinden sanat filmleri yapmasını beklediğini söyleyen yönetmenimiz Aja, klasik istismar sineması yöntemlerine başvuruyor. Bu anlamda bütün hafifliğine rağmen senaryonun göndermeleri iyi hesaplanmış. Bitmeyen Jaws göndermeleri, pornocu sinemacılar, çatlak profesörler, seksi kızlar (yüzlerce) ve hatta Lucio Fulci’nin zombilerini hatırlatan sualtı lezbiyen dansı.

    Korku sineması kitaplarında suyun altından saldıran canavarların bireyin cinsellik korkusuyla olan ilişkisinden bahsedilir. Bilinçaltının kaba bir sembolü olan denizin içinden, doğrudan sudaki kişinin cinsel organlarına saldıran bir yaratık. Korkunç bir bilinçaltı oyunu. Filmde de Tarantino’nun çok güldüğünü düşündüğümüz bir sahne var: İstismarcı porno filmler yönetmeninin balıklara yem olan cinsel organı. Sahneyi yorumlamak için kitap karıştırmanıza gerek yok, ekibimiz eğleniyor. Ama eğlendirmeyi de başarıyor.

    Yüksek Tansiyon’u izlediğimizden beri Aja’nın yetenekli bir yönetmen olduğunu düşünüyoruz. Bu gerçeği ısmarlama remake projelerinde bile (yeteri kadar olmasa da) hissettirmeyi başarıyor. Pirana 3D, yönetmenin artık remake yapmaktan sıkıldığını ve bu işi başka türlü yapmanın yollarını aradığını hissettiriyor. Üstelik bize bulmuş gibi geldi. Tarantino’nun geçmişi bilen, saygı duyan eğlenceli gore tekniklerinden yararlanıyor ama dramatik yapının önemini bir an bile unutmuyor ve kumsalın kana boyanması gibi son derece kozmetik eğlenceler arasında bile hikayesini elden bırakmıyor.

    Ayrıca filmin renkleri üzerinde de durmak gerekiyor. 70’lerde çekilen ve binlerce defa çamur kopyalarıyla izlenen bir film Criterion Collection tarafından temizlenip önümüze getirilmiş gibi. Aja, tıpkı Tarantino ve takipçileri gibi eğlenceli tür filmi yapma formülünü geçmişin istismar filmlerinde buluyor ve ortaya Russ Meyer, Lucio Fulci gibi sinemacılara saygılarını sunan, ciddi bir film beklenmemesi halinde tadına varılabilecek bir eğlence çıkıyor. Kumsalda okunmak üzere tavsiye edilen yaz kitapları vardır ya, Pirana 3D de onlar gibi hafif bir yaz eğlencesi. Size denizi bile unutturabilir.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top