Manchevski'nin henüz 25 yaşındayken böyle bir filme imza atması hayranlık uyandırıcı. Ele alınan konuların büyüklüğü, sertliği, risk seviyesi bir tarafa, biçimsel anlamda da yükün altından kalkmayı başararak oldukça başarılı bir iş çıkarmış. Tabii görüntü yönetmeninin desteği ile. Üç farklı hikaye, ortak karakterler. "Kusursuz çember yoktur". Birinci ve üçüncü bölümler su gibi akıyor. İkinci bölüm biraz daha ayrı, ilgisiz gibi görünüyor en başta. Benim en ısınamadığım bölüm bu ikincisi oldu. Ancak filmin bütününe baktığımızda o da yerine oturuyor gibi. Sanıyorum yönetmenin bilinçli bir tercihi, daha bağlı görünen birinci ve üçüncü bölümlerin arasında bir soluklanmak, es vermek. Balkanlar coğrafyasından Londra'ya kısa süreli bir ziyaret. Ancak bu ikinci bölüm de sonuna kadar sert. Soluklanmak dediysem bunu hafiflik, ferahlık olarak algılamayın. Yalnızca bir mekan değişikliği. Müzik kullanımı, mekan kullanımı akılda kalıcı. Rade Serbedzija (bir nebze de Katrin Cartlidge) dışındaki oyuncu kadrosu pek tanınmasa da, bu durum filmin lehine işliyor. O manastırda, o köyde yaşayanların gerçek insanlar olduğu hissine daha kuvvetli kapılıyorsunuz. Balkanlar ile ilgili pek çok film var bunların hemen hepsi başarılı, etkileyici filmler. Yaşananların çarpıcılığının sinema sanatında bu şekilde yerini bulabilmesi sevindirici. "Before the Rain" her yönüyle izlenmeyi hak eden, izlenmesi gereken örneklerden biri.