Zafer ve Gurur
Yazar: Ayşegül KesirliGeçtiğimiz günlerde Alfred Hitchcock'un fazla ilgi görmemiş filmlerinden "Marnie" üzerine kısa bir belgesel izliyordum. Konu, Hitchcock'un senaryo yazarı Evan Hunter'la niçin yollarını ayırdığına geldiğinde anlaşmazlığın filmde var olan tecavüz sahnesinden kaynaklandığını öğrendim. Evan Hunter'a göre izleyicilerin filmin başkarakterini bir tecavüzcü olarak gördükten sonra aynı karaktere bir daha sempati duymaları mümkün değildi. Bu nedenle de Hunter, Hitchcock'un filmde görmeyi arzu ettiği bu sahneyi yazmamakta ısrar etmiş ve filmle ilişiği kesilmişti. Bunun üzerine Jay Presson Allen, Hitchcock'a mümkün olduğunca 'edepli' bir tecavüz sahnesi yazmış ve sorun hallolmuştu. İzleyicilerin bu sahnenin ardından başkaraktere ne gözle bakacağı ise Sean Connery'nin karşı konulmaz cazibesine bırakılmıştı.
Mike Figgis'in unutulmaz filmi "Internal Affairs" (1990)ın bayat bir yeniden çevrimini andıran "Zafer ve Gurur"u izlerken de aklıma Hunter'ın Alfred Hitchcock ile yaşadığı bu senaryo çıkmazı geldi. Çünkü "Zafer ve Gurur" da, bir yandan başkarakterlerinin korkunç icraatlarını gözler önüne sererken bir yandan da onlara sempati duymamızı bekleyen çelişkili bir film ve yönetmen Gavin O'Connor'ın yeni çalışması ne yazık ki "Marnie" kadar şanslı sayılmaz çünkü Colin Farrell'ın imzası niteliğindeki klişe mimikleri ve sokak çocuğu cazibesi canlandırdığı karakterin korkunç icraatlarını örtbas etmeye yetecek kuvvette değil.
Colin Farrell, Amerikan Sinemasında sık sık kendisine yer bulmuş sıradan bir kirli polis hikayesine odaklanan "Zafer ve Gurur"da son birkaç yıldır üzerine yapışan 'sert erkek' imajını iyice pekiştiriyor. Önceden kullanılmış yüz mimiklerini ve hırçın tepkilerini eski bir gömlek gibi üzerine geçiren Farrell, Jimmy Egan rolünde oldukça pasif kalıyor. Bununla birlikte, Farrell'ın oyunculuğuna yönelttiğimiz tüm eleştirilerin Edward Norton için de geçerli olduğunu üzülerek belirtmek gerek. Filmin yıldız oyuncu kadrosunu sağlamlaştıran Norton, "Kızıl Ejder" filminde canlandırdığı Will Graham karakterine oldukça yakın duran melankolik Ray Tierney rolünde, çoğunlukla eski performanslarını tekrar ediyor. Böylelikle "Zafer ve Gurur," oyuncu kadrosunda yer alan Jon Voight ve Noah Emmerich gibi usta isimlerin de fazla etkinlik gösterememesiyle başarılı bir aile dramı olma hedefinden giderek uzaklaşıyor.
Öte yandan, iki yıl arayla üst üste Oscar'a aday olmuş Edward Norton, çiçeği burnunda Altın Küre Ödüllü Colin Farrell ve Oscar Ödüllü Jon Voight gibi birbirinden başarılı aktörlerin aynı anda beklenenin altında performanslar sergilemeleri aslında oldukça şüpheli. Bu nedenle de "Zafer ve Gurur"un başarısızlığının faturasını tamamıyla oyuncu kadrosuna kesmemekte fayda var. Çünkü karakterlerin yüzeysel yaradılışlarının temelinde çoğunlukla filmi dibe çeken senaryo aksaklıklarının yattığını öne sürmek de mümkün.
Öncelikle, "Zafer ve Gurur"da geçmişte yaşanmış bir travmadan dolayı acı çektiği söylenen Ray Tierney'nin ruh hali izleyiciye hiçbir zaman içtenlikle hissettirilmiyor. Bu samimiyetsiz tavır, karizmatik polis memuru Ray'in seyredenlerle kurduğu ilişkiyi mesafeli bir boyuta taşımakla kalmayıp, onun diğer karakterlerle olan ilişkilerini de sığ ve şablon bir şekle sokuyor. Böylelikle, tek bir karakterde kendini hissettiren ufak bir sorun filmin senaryosuna bir virüs gibi hızla yayılarak, hikayeyi baştan aşağı çökertmiş oluyor. Dolayısıyla, filmin amaçladığı gibi karakterlerin ego çatışmalarını ve sorunlu aile ilişkilerini gözler önüne seren derinlikli ve etkileyici bir drama dönüşmesi imkansız hale geliyor.
Dahası, filmin gidişatını problemli yapan tek unsur sadece karakterlerden yayılan bu gaddar virüs de değil. Yazının başında da belirttiğim gibi "Zafer ve Gurur," içerisinde birçok çelişkili üslup oyunu ve yan öykü barındıran ve zaman zaman görsel anlatımına hikayenin kendisinden daha fazla önem veren bir film. İzleyenlerin filmle ve karakterlerle sevgi-nefret ilişkisi üzerine kurulu nevrotik bir bağ kurmasına neden olan bu çelişkili tutum, ne yazık ki filmin etkileyicilik potansiyeli olan her anını nötrlüyor. Bu nedenle de Gavin O'Connor, sofistike bir dil ve karmaşık bir duygusal zemin yaratayım derken, bir çuval inciri berbat etmiş oluyor.
Anlayacağınız "Zafer ve Gurur," benimsediği bu çelişkili sinema anlayışı, yavan hikayesi ve gereğinden fazla abartılmış gerilim sahneleriyle sinema tarihinin başarısız filmleri arasında yerini almak üzere vizyon salonlarından geçip, gidiyor. Bu nedenle "Zafer ve Gurur"un, erkeksi imajına, başarılı oyuncu kadrosuna ve kendisine enteresan bir aile dramı süsü vermiş hikayesine kanmayın; Gavin O'Connor'ın filminin beklentilerimizi boşa çıkartmaktan başka vaat edebileceği hiçbir şey yok.