Adam Sandler ve yapım şirketi Happy Madison'ın işlerine hep biraz haksızlık edildiğini düşünürüm. Çoğunlukla absürde, yer yer bel altına kayar bu filmlerin mizahı ama samimidirler çünkü ekibin derdi öncelikle kendilerini güldüren, eğlendiren işler çıkarmaktır. Her zaman mayası tutmaz bu işlerin, kabul. Bazen (her ne kafasıyla yazıyorlarsa artık o senaryoları) sırf kendileri güler, biz boş boş bakarız. Fakat hemen her filmlerinde gülünecek bir şeyler bulmak da mümkündür bana sorarsanız.
Yoksa Al Pacino, Johnny Depp gibi isimler bu filmlerde yan rollerde oynamaya, hatta kendilerini rezil etmeye neden razı olurlar sizce? Maksat geyik, hepsi de bunun farkında.
Jack ve Jill (Jack and Jill), çeşitli ikiz kardeşlerin gerçek röportajlarıyla açılıyor. Açıkçası, filmin en keyifli kısımları da bunlar. Sonra her ikisi de Adam Sandler tarafından canlandırılan Jack ile Jill'i tanıyoruz. Jack, başarılı bir reklam yönetmeni. Evli ve biri evlatlık olmak üzere iki çocuğu var. Şükran Günü için ziyaretlerine gelecek olan tek yumurta ikizi kız kardeşi Jill ise, Sandler'ın fiziksel özelliklerinden dolayı mecburen, kaba saba ve bu yüzden de hep yalnız kalmış bir kadın. Jack ona tahammül edemiyor. Ancak bir reklam filminde oynaması için ikna etmeye çalıştığı Al Pacino, Jill'e kafayı takınca kız kardeşinin suyuna gitmeye çalışıyor. Falan filan...
Evet, falan filan... Ne pek zeki bir film karşımızdaki ne de bunun için çaba harcıyor. Bu malzemeden çıkarabileceği her tür komiği çıkarmaya çalışıyor sadece. Bu süreçte bazen zırvalıyor bazense başarılı oluyor. Al Pacino filmin en eğlenceli unsuru. Ya da belki sadece bizim için öyle... Dolu bir salona Kral Lear oynarken cep telefonuna cevap vermesi ve seyircilerin önünde uzun uzun konuşmaya başlaması, tek Oscar'ının Jill tarafından parçalanması gibi sahneler bir sinema yazarını elbette güldürüyor. Ama envai kaba mizah türevi de mevcut. Ve dürüst olalım, bunların bazılarına da gülüyoruz. Tek derdi bu zaten Sandler'ın, herkesin içinde gülecek bir şeyler bulabileceği filmler yapmak.
Bunları yaparken, araya biraz daha ciddi işler sıkıştırmaya da devam eder umarız. Reign Over Me (Reign Over Me), Punch-Drunk Love (Punch-drunk love) gibi filmlerdeki performansları, şaklabanlıktan çok daha fazlasına yeteneği olduğunu ispatlamıştı herkese. Ama böyle filmler yapmaya devam etmeyi de istiyorsa, bunu da küçümsenecek bir niyet olarak görmüyorum.
Jack ve Jill, Sandler'ın en iyi işlerinden biri değil, duygusal alanlara girmek için kasmasına da hiç gerek yokmuş ama vaadi ve kitlesi belli, kendi seyircisini de pekala tatmin edecektir...