“Sling Blade”, başrolde oynayan Billy Bob Thornton’un, senaryosunu da yazıp yönettiği son derece etkileyici bir film…
Karl Childers karakteri üzerine kurgulanan filmin senaryosu, daha önce yazdığı “Some Folks Call It a Sling Blade” (1994) isimli kısa filmin hikâyesinden uyarlayan Billy Bob Thornton’a, senaryo kategorisinde 1 Academy ödülü getirmiş… Bunun dışında 12 ödülü daha bulunan yaklaşık 1 milyon dolar bütçeli filmin, 24,4 milyon dolarlık bir hasılat ile gişede de başarılı olduğunu görüyoruz…
Benzer şeyleri filmin, 8/10 (79.511 oy) ve 3.9/5 (55.954 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.3/10 (51 yorum) ve 84/100 (26 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip Metacritic yorum ortalamaları için de söylemek mümkün…
Buraya kadar yazdıklarımızı şöyle kısaca bir toparlayacak olursak, oldukça düşük bir bütçeyle çekilen “Sling Blade”in, her şeyi ile üzerimizde olumlu bir izlenim bıraktığını söyleyebiliriz… En azından şimdilik, kâğıt üzerinde öyle gibi…
Peki, gerçekte durum nasıl?
Gelin isterseniz bunu anlayabilmek için, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmimize biraz daha yakından bakalım…
Oyuncu kadrosu denilince de filmde dikkat çeken iki ana karakter ve iki başrol oyuncusu var… Biri, tabii ki de zihinsel engelli Karl Childers karakterini canlandıran Billy Bob Thornton, diğeri de Karl Childers’ın küçük dostu Frank Wheatley’i oynayan Lucas Black…
Fakat özellikle Billy Bob Thornton, filmin senaristi ve yönetmeni olmanın avantajlarını da kullanarak bu rolde resmen döktürmüş…
Ancak haksızlık olmaması adına, başta sarhoş ve saldırgan Doyle Hargraves rolündeki Dwight Yoakam ile eşcinsel Vaughan Cunningham rolündeki John Ritter olmak üzere kadrodaki diğer oyuncuların da, bir tiyatro sahnesinde temsil sergiler kalitede bir performansla bu ikiliye eşlik ettiklerini de peşinen söylememiz lazım…
Oyuncularla ilgili bu faslı kapatmadan ekleyeceğimiz son şey, J. T. Walsh, Robert Duvall ve Jim Jarmusch gibi isimlerin de, bir iki sahnelik görüntüleriyle de olsa, varlıklarıyla filme renk kattıkları olacak…
İşin teknik kısmına gelince… Hikâyesi, Arkansas’daki küçük bir kasabada bir iki açık ve kapalı mekânda geçen filmin, mekân, dekor, kostüm, makyaj, ses, ışık, kamera ve kurgusunda da her şey yolunda görünüyor… Ama bize göre bu fasıldaki en önemli husus, Bob Dylan, U2, Peter Gabriel, Neil Young, Emmylou Harris ve Brian Eno gibi önemli müzisyenlerin albümlerinin yapımcısı olmanın yanı sıra “Trainspotting” (1996) dâhil pek çok filme eserleriyle katkı veren Grammy ödüllü Daniel Lanois’in filme derinlik kazandıran harika müzikleriydi…
Sonuç olarak, olmayan bütçesinin her bir kuruşunun doğru kullanıldığını gördüğümüz ve arşivimize de dâhil ettiğimiz bu filmi biz, yıllar öncesinde olduğu gibi bu akşam da yine büyük bir ilgi ve keyifle izledik… Sadece oyunculuk ve özgün senaryosu ile bile 4 puanı birden fazlasıyla hakkeden bu filmi, eğer bugüne kadar halen izlemediyseniz, kendinize bir iyilik yapın ve en kısa sürede mutlaka izleyin deriz…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 6 Eylül 2018 günü saat 01.48’de yazılarak paylaşılmıştır...