Senaryosunu, başroldeki Mümtaz karakterini de canlandıran Giray Altınok'un Kerem Özdoğan ile birlikte kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Ömer Faruk Sorak'ın oturmakta olduğu "Başka Bir Sen"; zengin oyuncu kadrosu ile de dikkatleri üzerinde toplayan...
Sevimli bir "rom com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Seyircisiyle, Disney+ platformunda buluşturulan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Aracının...
Emirgan sahilindeki yolda arızalanması sebebiyle...
Yolun ortasında durmak mecburiyetinde kalan Mümtaz...
Öfkelenerek...
Kendi kendine söylenmekteyken...
***
Birden...
Paldır küldür bir biçimde...
Aracının arka camından içeri...
Mümtaz'ın aracını fark edemeyerek...
Bisikletini durduramayan...
Kafasındaki kaskı ile Derya (Ezgi Mola)...
Aniden dalıverir...
***
Ama...
Hızla yaklaşmakta olan asıl büyük felaket öncesindeki...
Çiziksiz ve çürüksüz olarak ucuz atlatılan...
Bu görünmez kaza...
Onlar açısından...
Sivrisinek ısırığı kadar önemsiz kalacaktır...
***
Zira...
Her ikisi birden...
İlk kazanın olduğu yerde...
Bir kamyonun altında kalarak hayatlarını kaybederlerken...
Böylelikle de hikaye...
Tüm beklentilerin aksine...
Henüz başlamadan nihayetlenmiş de olmaz...
***
Çünkü...
Bu son büyük kazadan beri üç yıldır...
Mümtaz ile Derya...
Hemen her gün...
Bambaşka bir yerde...
Bambaşka birisi olarak uyanır olmuş...
***
Yani...
Aynen kelebekler misali...
Her ikisi de...
Günübirlik yaşayan ve gün tamamlandığında da...
Ertesi gün...
Bir başkasının bedeninde...
Yeniden canlanmak üzere hayata veda eden...
Birer varlığa dönüşmüş...
***
Ve bu genel çerçevedeki...
Tüm yaşadıklarını da izleyiciye...
Sırasıyla aktarmaya başlamışlardır...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalayacağız...
Dakika 11...
***
Mümtaz ile Derya'nın yollarının...
Değişik kimlik ve vesilelerle...
Sıklıkla kesişeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; pek çok ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran, 100 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,