Tam Bir Film Değil
Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu2024 Eylül ayının son atışı olarak Netflix kataloğundaki yerini alan yerli yapım "Tam Bir Centilmen", hafta sonu boyunca “en çok izlenenler” listesine girmeyi başarsa da damakta bıraktığı sinematografik tat pek de top 10 listesine yakışır cinsten olmadı.
Filmin başrolünde, şimdiye kadar aynı platformda Hakan: Muhafız, Kağıttan Hayatlar, Kübra ve Terzi adlı yapımlarda ana karakter olarak izlediğimiz Çağatay Ulusoy yer alırken, kendisine oyuncu kadrosunda Şenay Gürler, Ebru Şahin, Nazlı Bulum ve Haki Biçici gibi isimler eşlik ediyor. Yönetmen koltuğunda ise Eyvah Eyvah 3, Ekşi Elmalar, Deliha 1-2 ve Organize İşler: Sazan Sarmalı gibi sektördeki pek çok büyük işte yardımcı yönetmen olarak pişmiş ve Aykut Enişte serisine yönetmen olarak imza atmış Onur Bilgetay oturuyor. Filmin belki de en çok tartışılması gereken yönü olan senaryo ise yakın dönem televizyon seyircisini ekrana kilitleyen Bu Şehir Arkandan Gelecek, Masumlar Apartmanı ve Ömer gibi dizilerin senaryolarında kalem oynatan Deniz Madanoğlu tarafından yazılmış.
İstanbul'un lüks ve şatafat içindeki dünyasında geçen, türü itibariyle romantik komediye de kayabilecekken dramla soslanan film, orta yaştaki zengin kadınlara istediklerini verme konusunda mahir olan Saygın’ı (Çağatay Ulusoy) hikayenin orta yerine konumlandırıyor. Hadi açıkça söyleyelim, Saygın centilmen bir jigolo; işini hem iyi yapıyor hem de kadınların kendilerini değerli hissetmelerini sağlıyor. Eh kendisi de bu durumdan pek şikayetçiymiş gibi görünmüyor, en azından filmin başlangıcında. Yani baş karakterimizin öyle pek de bir iç buhranı ya da çekişmesi yok. Fakat henüz üniversite öğrencisi olan Nehir (Ebru Şahin) ile tanıştıktan sonra, bir miktar bocalamalar yaşıyor; ilgisini bu genç kadına yöneltmek istiyor, “işini” boşluyor, bu da aşk kılıfı altında senaryoya yediriliyor. Tabii yerseniz! Bu gitgeller içerisinde Saygın’a tamamen sahip olmak isteyen Serap (Şenay Gürler), hayat arkadaşı Kado (Haki Biçici) gibi isimler de olmadık tesadüflerle çakışarak, hikayelere bir girip bir çıkıyorlar.
Bu tahmin edilebilir akış içerisinde karakterlerin gelişimi ve motivasyonları da oldukça zayıf işlenmiş. Saygın’a atfedilen birtakım çocukluk travmaları, arada merak uyandırsa da izleyiciye duygusal bir alt hikaye vermekten uzak. Şenay Gürler’in canlandırdığı Serap karakteri ise “femme fatale” olarak çizilmeye çalışılırken, maalesef deneyimli oyuncunun tüm çabalarına rağmen bir noktadan sonra gülünç bir çizgiye evriliyor. İkilinin ilişkisi inandırıcılıktan uzak ilerlerken, maalesef Saygın ile Nehir’in arasında alevlenen aşka da pek inanamıyoruz. Hadi belki Nehir’in Saygın’a ilgi duyması için daha fazla motivasyonu var ama ya Saygın’ın? Ah Saygın...
Filmin en cazip yönü belki de yaratmaya çalıştığı görsel atmosfer. Nihayetinde BDSM materyallerinin bir görünüp bir kaybolduğu, “marjinal” seks alemlerinin kurgulandığı yerli yapım işlerini her hafta görmüyoruz, yeri dijital platform bile olsa. Gönül isterdi ki “Tam Bir Centilmen” filmi için "BluTV’nin Çıplak dizisinden sonra gelen en cesur yerli işlerden biri" diyebilelim ama o evrende de her şey sakil, her şey dekor kalmış gibi görünüyor maalesef. Hele Selen Uçer ve Kubilay Tunçer'in resmen harcandığı sekanstan başlı başına bir hikaye çıkabilirdi. Ona da yazık olmuş...
Sonuç olarak, "Tam Bir Centilmen" vaat ettiği dramdan ve hikaye derinliğinden uzak, karakterlerini bir oraya bir buraya savuran, romantizmi +18 sahnelerin çekiciliği ile bezemeye çalışırken beklenen o cazip atmosferi de tam anlamıyla yaratamayan bir yapım. Çağatay Ulusoy seyircileri için Terzi’den sonra gerçek bir hayal kırıklığı.