39 Derecede Aşk eleştirileri

Senaryosunu Uygar Şirin'in kaleme aldığı...

Yönetmen koltuğunda da Tunç Şahin'in oturmakta olduğu "39 Derecede Aşk"; İzmir'de yaşanan bir "rom-com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 6 Aralık 2024 tarihi itibarıyla Amazon Prime platformunda...

İzleyicisiyle buluşturulan ve oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Bir başkasıyla evlenen sevgilisi tarafından terk edilen...

Sırf o yüzden de...

Alkollü olarak kullandığı aracını çarparak...

Bir ay boyunca hastanede yatmak mecburiyetinde kalan İzmirli Kumru (Ayça Ayşin Turan)...

3 yıl sonra İstanbul'daki bir hukuk bürosunda...

Ortaklık kopartmak arzusundaki...

Hırslı bir avukat olarak çalışmakta...

***

Ve kendisini...

Geçmişte yaşadıkları nedeniyle...

İyice ürkmüş olduğu İzmir'de...

Bir sonraki gün...

Günübirlik bir boşanma davası beklemekteyken...

***

Aynı esnada...

İzmir'deki evinin kapısına dayanan Cemo (Ulaşcan Kutlu) ise Fatih'i (Furkan Andıç)...

Akşama Bodrum'da yapılacak Pinhani konserinde...

Ön grup olarak çıkacaklarını müjdelemek gerekçesiyle...

Uykusundan uyandırmakta...

***

Ama...

Bu iki müzisyen kankanın...

Tam saatinde...

Bodrum'da olmaları için bir araç temin edilmesine ihtiyaç duyulması sebebiyle Fatih'in soluğu...

Araç kiralama şirketi işleten babası Salim'in (Gafur Uzuner) yanında alması gerekecek...

***

Bunun karşılığında da...

Anında otomobillerden birisinin anahtarını kendisine teslim eden babasının tek şartı da...

Ertesi gün...

İstanbul'dan sabah gelip akşama geri dönecek olan bir müşterisine...

Şoförlük hizmeti vermesi olacak...

***

Üstelik...

Söz konusu müşterinin...

Günün sonunda kendisini...

10 üzerinden 8-9 ile puanlaması halinde...

Otomobil tamamen kendisinde kalacaktır...

***

Evet...

Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi...


"Fatih'in, Adnan Menderes Havalimanı'nda karşılayarak şoförlüğünü yapacağı kişi...

Bizzat Kumru'nun kendisidir..."


Demenin ardından...

***

"Spoiler" vermek suretiyle...

Vizyona yeni girmiş olan bu filmi...

Fırsat bulup da henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak adına...

Bizde anlatımımızı...

Burada noktalarız...

Dakika 25...

***

Güzel bir İzmir turunun da atılacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bü türden filmlerdeki bilindik klişe ve esprilere sıklıkla başvurulan, 90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Neden bütün yerli dizi ve filmler özenti klişe. Babası arabaya el koymuşmuş. Başka yazacak bir senaryo konu kimsenin aklına gelmiyor mu?

Zaman geçirmek için izledim. Oyuncu kadrosu iyi ama senaryo hatalarla dolu. İzleyen farkeder zaten. Filmde sanıyorum giyim sponsoru falan yoktu. Başrol kadın bir elbiseyle neredeyse filmi bitirdi.
Çok boş vakit varsa izleyin derim.