Yeni bir Mustafa AKKAD mı doğuyor heyecanını yaşatan Ferecullah Silahşör'ü rahmetle anıyoruz.
Değerli izleyiciler takdir edersiniz ki dini kişilikleri ve hadiseleri filme almak bugüne değin pek çok yönetmenin, senaristin kolaycılığa kaçarak tercih ettiği bir yol olarak gözümüze çarpmaktadır. Ortaya konulan onlarca yapımın tek kelimelik özeti yapmacıklık, abartılı dramlar, oturmamış oyunculuklar, bayağı mekanlar, kötü açılar... Bu silsilenin Mustafa Akkad'ın The Message (Çağrı) filmiyle son bulduğunu, dini bir filmin modern bir sanat anlayışıyla icra edildiği zaman öngörülemez bir ilgi kazanacabileceğini gözlemlemiştik. Üstelik Merhum Akkad sadece başarılı olmak, para kazanmak, ismini öne çıkarmak değil kendisine misyon edindiği ilahi sorumlulukla tüm zorluklara rağmen The Message'ı çekmiş, kutlu peygamberin asırlar öncesi mesajı bu defa beyaz perdeyi aydınlatmıştı.
Ferecullah Silahşör de aynı saikle hareket eden usta bir yönetmen. Rüşdünü yıllar önce çektiği Mağara Arkadaşları filmiyle ispat etmiş biridir bana göre. Takdir edersiniz ki dizi ve sinema derin ayrımları olan iki türdür. Fakat Hz. Yusuf her bölümü bir sinema filmi olacak kadar iddialı ve başarılı bir yapım. Kostüm, mekan, olay örgüsü... Gözüme batan, rahatsız eden detaylar yok denecek kadar az. Ferecullah her şeyden önce bir dönem filmi çektiğini öylesine güzel idrak etmiş ki bu devasa yapımın İran'ın bir çölünde çekildiğinin farkına varabilmek ne mümkün? Hz. Yusuf insanlığın reçetesi olan kutsal kitabımızda anlatıldığı şekilde yansıtılıyor ve kurgusal etmenler hakikatin aslını gölgelemeyecek şekilde kuyumcu titizliğinde yerleştiriliyor. Baş Kahin Ank Mahu (telaffuz edilen şekli) Nur SUBAŞI seslendirmesiyle öyle güzel oturuyordu ki defalarca izledim ve zannediyorum ki defalarca izleyeceğim. Hz. Yusuf dizisi bize gösteriyor ki merhum Akkad'ın açtığı kutlu yol boş kalmayacak.