Senaryosunu da...
İki bölümünü yazan Fran Harris'in destek verdiği...
Louise Gallagher ve Stephen Wright ile beraber, serinin yaratıcılarından Declan Lawn ile Adam Patterson'ın kaleme aldıkları ve ilk sezonundaki altı bölümün tamamının yönetmen koltuğunda da Gilles Bannier'in oturmakta olduğu "Blue Lights"; İrlanda'da yaşanan asayiş olaylarına, üç çaylak polisin gözünden bakıldığı...
Ziyadesiyle enteresan, bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, gösterime sokulduğu BBC One ve BBC iPlayer mecralarında sağladığı başarılı performans sonrasında; ikinci sezonunun onayını da almış ve vizyona sokulmuş olan bu İngiliz yapımı televizyon dizisine biraz daha yakından bakalım...
***
Birinci Bölüm "The Code":
İşine gitmek üzere kahvaltısını yapmakta olan ve eskiden bir sosyal hizmetler görevlisi olarak çalışan Grace Ellis'in (Siân Brooke) ergen yaşlardaki oğlu Cal Ellis (Matt Carver); annesinin banyoda unutmuş olduğu beylik tabancasını, elinde sallaya sallaya mutfağa kadar gelir...
Kırk bir yaşındaki acemi polis memuru Grace oğlunu, bir daha tabancasına dokunmaması için uyarırken...
Cal'da annesine, tabancasını sağda solda unutmaması hususunu hatırlatır...
***
Neyse...
Evden çıkarak, elindeki fenerle otomobilinin altında bomba yoklaması yapan Grace; görev yapmakta olduğu, Kuzey İrlanda Polis Teşkilatı'na bağlı...
Belfast'taki kurgusal Blackthorn Karakolu'na doğru yola koyulur...
***
Vardığında da...
Kendisinin eğitiminden sorumlu olan polis memuru Stephen "Stevie" Neil (Martin McCann) ile birlikte; kendilerinden kaçmakta olan, terör ve organize suçlar listesindeki James McIntyre'a (John Lynch) ait bir aracın peşine düşerler...
***
Pek de kolay geçmeyen...
Hatta merkezden destek de istenilen bu kovalamaca...
Gordy Mackle'ın (Dane Whyte O'Hara) kullanmakta...
Ve...
Kendilerinin çalıntı olduğunu düşündükleri aracın, yoldan çıkarak takla atmasıyla sonuçlanır...
***
Elbette...
Kabarık bir suç dosyasına sahip olan Gordy, ufak tefek bir kaç sıyrıkla; hurdaya çevirdiği araçtan çıkartılır çıkartılmaz, mahkemeye sevk edilmek amacıyla tutuklanacaktır...
***
Bu arada...
Aynen Grace gibi...
Deneme süreci içindeki, diğer iki çaylak polis memuru; Annie Conlon (Katherine Devlin) ve Tommy Foster (Nathan Braniff) ile de tanışırız...
***
Derken Tommy...
Kendi eğitmeni, memur Gerard "Gerry" Cliff (Richard Dormer) ile beraber yola koyulurken...
Önlerinde gitmekte olan bir VW Passat marka otomobilin plakasındaki gariplik, Gerry'nin dikkatini çektiği için; kendi araçlarının sireni çaldırılmak suretiyle, sola çektirilerek durdurulur...
***
Gerry, gerçekten de haklı çıkmıştır...
Zira...
Aracın plakasının, sistemde kaydı bulunmadığı gibi...
Tommy'i kontrol etmesi için gönderdiği, aracın içindeki; "cüzdanımı evde unuttum" bahanesini ileri süren erkek sürücü Mark Blundell (Stefan Boehm) ile yanındaki Rachel'ın (Clare Gray)...
Kimlikleri de mevcut değildir...
***
Yalnız...
Tommy'nin bilmediği husus, araçtan inmeyi de kabullenmeyen bu çiftin aslında; MI5'e bağlı, gizli görevdeki insanlar olduğudur...
***
Bunu kısa zamanda fark eden Gerry, anında olaya müdahil olarak...
İşin uzayarak, farklı yerlere gitmesinin önüne geçecektir...
***
Çok geçmez...
Gerry ile Tommy, kendi araçlarının başında...
Evin önünde beklemekteyken...
Kendisini bizzat tutuklayan Stevie ile Grace; Gordy hakkında bilgilendirme yapmak gayesiyle, annesi Angela Mackle'ın (Valene Kane) evine girerler...
***
Çünkü...
Çaldığı James McIntyre'ın aracını pert etmiş olan Gordy'nin başının, büyükçe bir belaya bulaşmış olmasının ihtimali; oldukça yüksektir...
Böyle olunca da...
Telefon numarasının da yazılı olduğu polis kartvizitini Grace; yardıma ihtiyacı olduğu an, kendisini araması için Angela'ya verir...
***
Ancak...
Bu durum, görevlerinin vardiya saatlerindeki çalışma süreleriyle sınırlı olduğuna inanan Stevie'nin canını; ziyadesiyle sıkacaktır...
Yani Stevie'ye göre...
Bu kadar hevesli davranmanın, hiçbir anlamı bulunmamaktadır...
***
Yoksa bırak deneme süresini...
Diyelim, o süreyi geçerek teşkilata kabul edildi...
Bu kez polislik mesleğini, bir yıl dahi sürdürmesi mümkün olamayacaktır...
***
Bu arada James McIntyre...
Aracının, çalınma değil de; kendi rızasıyla alındığını beyan ettiği için Gordy, çoktan salınmıştır bile...
Dakika 20...
***
Şu ana kadar...
Ana karakterlerin, önemli kısmının tanıtımını yaptık...
Fakat...
"Spoilere" neden olarak...
Fırsat bulup da, bu diziyi henüz izleyememiş olanların...
Ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için, anlatımı burada noktalıyoruz...
***
Mevcudunun 37 dakikalık arta kalanı ile "Bad Batch", "The Fear", "Full Moon Fever", "The Q Word" ve "Love the One You're With" isimli bölümlerde...
Jen Robinson (Hannah McClean), Sandra Cliff (Andi Osho), David "Jonty" Johnston (Jonathan Harden), Helen McNally (Joanne Crawford), Anto Donovan (Gerard Jordan), Mo McIntyre (Michael Shea) ve Joseph (Nabil Elouahabi) gibi karakterlerin de, sıklıkla boy gösterecekleri devamında siz değerli sinemasever dostlarımızı; "Bugüne kadar böylesine bir polisiye izlememiştik..." diyeceklerinden kesinlikle emin olduğumuz, dizinin ilk sezonunun tamamı bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,